Şu incir çekirdeğini dolduramayacak büyüklükteki corona denen virüs, çok dostu, çok canı bizden hunharca söküp götürdü. Her yiten can bizlerden çok şey kopardı. Onları tanısak da tanımasak da.
Her gün açıklanan vefat sayıları aslında yitirilen canların bir bir adı. Her açıklamayla birlikte yüreklerimize düşen acının adı aslında. Hemen her yuvadan bir can, ya da bir can dost sonsuzluğa göçtü, şu incir çekirdeğini bile dolduramayacak kadar vasıfsız, ama dağ gibi canları ölümün koluna atacak kadar sinsi, hain virüs yüzünden.
İşte şu anda bile adını yazarken hâlâ vefatına inanamadığım Prof. Dr Haydar Baş'a yaptığı.
Hepimizin tanıdığı, Haydar Baş, kendisine kurulan nice tuzaklara göğüs germiş, haksızca açılan davaları bir bir kazanmışken, bir büyük savaşçıyken, her savaştan galip çıkmışken, nasıl olur da şu coronaya yenik düşer?
Kızgınım Haydar Bey. Çok kızgınım size.
Her şeyi bilirdiniz. Mücadele insanıydınız. Niye Haydar Bey niye savaşmadınız, yaşama azminizi, hayata olan coşkulu ve tutkulu inanç ve mücadelenizi corona denen pis düşman karşısında kaybettiniz.
Ülkemize, sevdiklerinize çoook çooook değerli miras olarak düşünce ve eserlerinizi bıraktınız ama tam bu günlerde, şimdi yapacağınız çok şey vardı.
Ekonomimizin zor sınav verdiği şu günlerde kim bilir neler anlatacaktınız?
Size nasıl kızmam. Evet evlâtlarınız, yol arkadaşlarınız sizin mirasınızı elbette geleceğe taşıyacak ve ilkeleriniz yaşatılacak. Ama yetmez. Sadece nefes alıp vermeniz bile bir güç, kuvvetti.
Televizyonunuzda dost canlısı, dürüst, insana insan olarak değer veren, bilgiyi kutsal sayan çok önemli isimlerle çalışmak beni ne kadar mutlu ederdi. Sizle sohbetler, kitap alışverişleri, saatlerce yaptığımız programlar zihnimde hep taptaze...
Dinimizi istismar edenlerle, FETÖ denen alçakla yürekli mücadeleniz ve o sümüklü teröriste yazdığınız unutulmaz mektup tarihte yerini aldı.
Atatürk ilke devrimlerinin ne güzel bir savunucusuydunuz.
Katıldığım tüm toplantılarda (O güzel yürekli kadınlarımızla) önce İstiklâl Marşımız söylenir, sonra kadınlarımızın kurtuluş savaşında kahramanlıklarını anlatan tarihi filmler izlenir ve muhteşem konuşmalarla bilgi dağarcığı beslenirdi.
Siz böyle isterdiniz.
HOŞ GELDİN ATATÜRK kitabınız satış rekorları kırmalı, okullarda okutulmak üzere tavsiye edilmeliydi. Ama olacak.
Atatürk bu kadar güzel daha nasıl anlatılsın?
Ah Haydar Bey Ah…
Ölüm kelimesini zaten sevmezdim. Ayrılıklar bana göre değil çünkü. Tüm sevdiklerim sesini duyacak veya yaşadığını bilecek kadar etrafımda olmalı derim hep. Ama olmuyor olamıyor.
Çok kızgınım size. Savaşmadığınız için corona illetiyle.
Sanki bir yerlerden çıkıp gelecek gibisiniz.
Haydi Sayın Baş, şaka yaptım diyerek çıkın gelin.
Milli Ekonomi Modeli'ni uzun uzun anlatın.
Sonra Haydar Bey, hayata olan tutkunuzu anlatan şarkıyı birlikte söyleyelim. Hep kulaklarımda çınlar bu güzel şarkı. Sizin şarkınız.
"Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulur kalplere sevda otağın
Kim bilir hangi gönüldür durağın
Her gören göğsüme taksam seni der
Kimi ateş gibi yaktın beni der
Kimi billur bakışından söz eder
Kim bilir hangi gönüldür durağın."
Zaman nasıl hızlı akıyor anlamak zor. Neredeyse bir yıl olacak Haydar Bey size veda edeli.
Dedim ya haydi bir yerlerden çıkıp gelin.
Siz HOŞ GELDİN ATATÜRK kitabını yazdınız.
Biz HOŞ GELDİN HAYDAR BAŞ kitabını yazalım.
Haydi...
- Yeter artık, durun biraz yahu! / 25.01.2022
- Erkek olmak için kadın mı öldürmeli? / 17.11.2021
- Zor kış / 08.11.2021
- Gençlik bir çağ değildir / 26.10.2021
- O bir Kuvâyi Milliye destanı yazıyor / 18.10.2021
- Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın / 03.10.2021
- Eğitimde salgın sorunu ve çağdaş eğitim / 28.09.2021
- Türk demek Türkçe demektir / 27.08.2021
- Merhaba diyorum yeniden / 14.08.2021