Erken seçimin artık ufukta belirdiği günler yaşıyoruz?
AB ile Kopenhag'ta yapılacak görüşmelerde Türkiye'ye bir takvim verilmesini bekleyenler erken seçimin erken olacağı fikrini seslendiriyorlar.
Sesi gür fakat; mutlu azınlığa dahil bir kısım işadamlarımız ise ne pahasına olursa olsun AB'ye girilmesi gerektiğini belirtiyorlar? Bu pahanın içinde ilk madde olarak Kıbrıs, sonra Ege ve Güneydoğu var?
AB'nin dolaysıyla da Yunanistan ve Rum Kesiminin Kıbrıs konusunda dayatmaları oldukça ilginç ve bir o kadarda gayri hukuki?
Çünkü; ortada çok büyük bir hukuksuzluk var. Yunanistan ve Rum tarafı açıkça aramızdaki antlaşmaları çiğniyorlar.
Çünkü; 1960 Garanti
Antlaşması göre;
Madde 1"(Kıbrıs Cumhuriyeti) her ne şekilde olursa olsun herhangi bir devletle kısmen veya bütün olarak siyasi veya ekonomik bir birliğe girmemeyi taahhüt eder."
Madde2:
"Benzer şekilde, Yunanistan, İngiltere ve Türkiye de kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, doğrudan veya dolaylı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir devletle birleşmesini veya Ada'nın bölünmesini sağlamayı amaçlayan bütün faaliyetleri yasaklamayı taahhüt ederler."şeklindedir.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti
Anayasası, Madde 50.1 (a) ise :
"Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, Yunanistan ve Türkiye'nin birlikte üye oldukları uluslararası kuruluşlar ve ittifaklara katılması veya savunma ve güvenlik meseleleri hariç, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı, gerek ayrı ayrı gerek birlikte, dış işlerine taalluk eden herhangi bir yasa ve karar üzerinde nihai veto hakkına sahip olacaklardır." der.
Denktaş ve Kipriyanu Arasında 19 Mayıs 1979 tarihli anlaşmanın 8.maddesine göre de: "Cumhuriyetin bağımsızlığı, egemenliği toprak bütünlüğü ve bağlantısızlığı, bir başka ülke ile kısmen veya bütün olarak birleşmesi veya taksim ve ayrılmanın herhangi bir şeklinde karşı gereken garantiler olacaktır."denir.
BM Güvenlik Konseyi Kararları bu yönde hükümler içermektedir : 649, 716, 750, 774, 939 sayılı kararlara göre " ... bir çözüm, bir başka ülke ile kısmen yada bütün olarak birleşme veya taksim ve ayrılmanın herhangi bir şeklini içermez."biçiminde kaleme alınmıştır.
Belki bu tarz bir yazıyı okumaktan sıkıldınız ama görüldüğü gibi her yönden haklı olduğumuz bir davada sırf ekonomik krizlere bahane edilerek Kıbrıs elimizden alınmaya çalışılıyor.
Bu hukuksuz duruma Türkiye'nin seyirci kalamayacağı açıktır?
AB ile Kopenhag'ta yapılacak görüşmelerde Türkiye'ye bir takvim verilmesini bekleyenler erken seçimin erken olacağı fikrini seslendiriyorlar.
Sesi gür fakat; mutlu azınlığa dahil bir kısım işadamlarımız ise ne pahasına olursa olsun AB'ye girilmesi gerektiğini belirtiyorlar? Bu pahanın içinde ilk madde olarak Kıbrıs, sonra Ege ve Güneydoğu var?
AB'nin dolaysıyla da Yunanistan ve Rum Kesiminin Kıbrıs konusunda dayatmaları oldukça ilginç ve bir o kadarda gayri hukuki?
Çünkü; ortada çok büyük bir hukuksuzluk var. Yunanistan ve Rum tarafı açıkça aramızdaki antlaşmaları çiğniyorlar.
Çünkü; 1960 Garanti
Antlaşması göre;
Madde 1"(Kıbrıs Cumhuriyeti) her ne şekilde olursa olsun herhangi bir devletle kısmen veya bütün olarak siyasi veya ekonomik bir birliğe girmemeyi taahhüt eder."
Madde2:
"Benzer şekilde, Yunanistan, İngiltere ve Türkiye de kendilerini ilgilendirdiği ölçüde, doğrudan veya dolaylı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir devletle birleşmesini veya Ada'nın bölünmesini sağlamayı amaçlayan bütün faaliyetleri yasaklamayı taahhüt ederler."şeklindedir.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti
Anayasası, Madde 50.1 (a) ise :
"Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, Yunanistan ve Türkiye'nin birlikte üye oldukları uluslararası kuruluşlar ve ittifaklara katılması veya savunma ve güvenlik meseleleri hariç, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı, gerek ayrı ayrı gerek birlikte, dış işlerine taalluk eden herhangi bir yasa ve karar üzerinde nihai veto hakkına sahip olacaklardır." der.
Denktaş ve Kipriyanu Arasında 19 Mayıs 1979 tarihli anlaşmanın 8.maddesine göre de: "Cumhuriyetin bağımsızlığı, egemenliği toprak bütünlüğü ve bağlantısızlığı, bir başka ülke ile kısmen veya bütün olarak birleşmesi veya taksim ve ayrılmanın herhangi bir şeklinde karşı gereken garantiler olacaktır."denir.
BM Güvenlik Konseyi Kararları bu yönde hükümler içermektedir : 649, 716, 750, 774, 939 sayılı kararlara göre " ... bir çözüm, bir başka ülke ile kısmen yada bütün olarak birleşme veya taksim ve ayrılmanın herhangi bir şeklini içermez."biçiminde kaleme alınmıştır.
Belki bu tarz bir yazıyı okumaktan sıkıldınız ama görüldüğü gibi her yönden haklı olduğumuz bir davada sırf ekonomik krizlere bahane edilerek Kıbrıs elimizden alınmaya çalışılıyor.
Bu hukuksuz duruma Türkiye'nin seyirci kalamayacağı açıktır?
Hüseyin Muradoğlu / diğer yazıları
- Benzer ikizler : İran -Türkiye / 04.04.2021
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006
- Dost düşmanlar : Türkiye - Rusya / 28.03.2021
- İttifaklar üzerine / 21.03.2021
- Türkiye-Amerika savaşı mı? / 13.03.2021
- Merhaba / 07.03.2021
- Bir diyalogcu siteye sorularımız ve cevapları / 15.09.2006
- Atatürk'ten üç hatıra anlayana (!) / 05.09.2006
- Aşağılık kompleksini yenmek lazım / 04.09.2006
- Cadı kazanı / 01.09.2006
- Zafer mi, yenilgi mi? / 24.08.2006