Her ırmak gibi o da derelerden beslenir
Deli-dolu akar hep kayalardan seslenir
Yedi iklim dört bucaktan akmaktadır sular
Yürekleri, nice çorak gönülleri sular
Dereler kurursa eğer ırmak kalır mı hiç
O zaman kuraklıklardan dilediğini seç
Her türden çiçek kurur gül kurur bülbül susar
Hayatın tamamını ayrık otları basar
Kalpler ürpertiyi unutur gönüller hüznü
Bilginler tefekkürü hatipler de sözünü
Söz tohum gibidir elbette taşa ekilmez
Halkın ocağına incir ağacı dikilmez
Hüzün ırmağını beslemek, beslenmek ondan
Başka ne götürebilir ki bu fani handan
Acımak, acı duymak, acıları paylaşmak
Her derde derman her zulme fermançün çalışmak
Rahmet yüklü bulutlar o derelere akar
Derken ırmağa dönüşür de merhamet kokar
Bir mazluma ilişirse göz, yaşı sel olur
Ağlayan her göz suyunu, o ırmaktan alır
Merhamet mi ondan o mu merhametten
Hüznü olmayanda ne kalır etten kemikten
Bir canlının, hele hele insanın acısı
Bir mazlumu, yoksulu kıvrandıran sancısı
Vicdanında velvele koparmıyorsa senin
Ne etkisi olabilir hayatında dinin
Bir mazlumun âhı bir yoksulun aç sabahı
Yakmıyorsa seni, engelse dünya tamahı
Dönüp de bir bakmalısın hüzün ırmağına
Neden nasıl ulaşmıştır kuraklık çağına
Ey Karaca sakın kurutma hüzün ırmağını
Gül yetiştir de bülbülsüz bırakma bağını
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025