Her mümin kadın; Hz. Peygamber'in "Fâtıma Benim ruhum ve canımdır" dediği Hz. Fâtıma'nın manevi derecesine hayrandır. Ancak hiçbir annenin; Hz. Fâtıma'nın ve evlatlarının başına gelenlerin kendi başına gelmesinin hayaline bile dayanacak gücü yoktur. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Resûlullah'ın, "Fâtıma insan şeklinde bir nurdur" dediği kızı Fâtıma'sının evlatlarına reva görülenler başka hiçbir annenin başına gelmemiştir.
Hz. Fâtıma'nın hedef seçilmesi soykırımdan başka bir şey değildir. Hz. Fâtıma'nın çocukları, çocuklarının çocukları… Her dönemde hedef seçilmişlerdir. En vahşi şekilde kendini gösteren bu saldırı Hz. Fâtıma'nın çocuklarına yapılmıştır. İnsanlık tarihinde yer alması, insanlık adına bir utanç olan en vahşi hali ise Kerbela'da yaşanmıştır.
Dedesinin, ciğerparem dediği, cennet gençlerinin efendisi, Hz. Ali ve Hz. Fâtıma'nın evladı Hz. Hüseyin'e reva görülen tam bir soykırım vahşetidir. Hz. Fâtıma'nın evlatlarına bu kadar saldırılmasının sebebi; Hz. Fâtıma'nın temelini attığı; İslam'ın tek ve gerçek yaşama geçmiş hali olan Ehl-i Beyt'in yaşam şeklini ortadan kaldırmaktır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1948 tarihinde kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin 2. maddesinde soykırım, şu şekilde ifade tanımlanmıştır:
"Bu Sözleşmede soykırım, tamamen veya kısmen, ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu yok etme niyetiyle işlenen aşağıdaki eylemlerden herhangi biri anlamına gelir:
Grubun üyelerini öldürmek,
Grup üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar vermek,
Kasten veya tamamen veya kısmen fiziksel yıkımını meydana getirmek üzere hesaplanan grup yaşam koşullarını uygulamak,
Grup içinde doğumları engellemeye yönelik tedbirler almak,
Grubun çocuklarını zorla bir başka gruba nakletmek."
Görüldüğü üzere günümüz hukukunda da soykırımın iki unsuru olan; zihinsel unsur ve fiziksel unsur Hz. Fâtıma'nın evlatlarının yaşadıklarının bir soykırım olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Soykırımın en vahşi şekli olan kindar ve kudurmuş köpek saldırısı her devirde Hz. Fâtıma'nın evlatlarını hedef seçmiştir. Bu vahşi soykırım tehdidi kıyamete kadar da Hz. Fâtıma'nın evlatlarının peşini bırakmayacaktır. Bir radar gibi Hz. Fâtıma nurunu taşıyan Ehl-i Beyt yolundaki insanlara önce eziyetle başlayan ve adım adım ortadan kaldırmaya giden süreç bu misyonun Kerbela'dan beri gelen karakteridir. Soykırımın adım adım süreç halinde ilerlemesi Müslümanım diyen kalabalıkları bu sürece fikren hazırlamak ve reva görülen saldırıları sindirmeleri içindir.
O halde nasıl ki Kerbela vahşileri her dönemde bir radar biri Hz. Fâtıma'nın evlatlarını bulup hedef seçiyorsa; ben Müslümanım diyenlerin de bu soykırım tehdidine karşı iman radarı ile Hz. Fâtıma'nın evlatlarını bulup, onları korumak hayatının gayesi olmalıdır. Aksi takdirde yaşadığı, şeklen İslam olsa da gerçekte bu suça ortak olmaktan başka bir şey değildir.
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021