Çarşamba günü "Derviş'in gözü İhale Yasası'nda" başlıklı makaleyi keşke yazmasaydım. Ekonomimizin eğer çökecek birazcık daha alanı, batacak birazcık daha yeri olsaydı inanın göçmüştü. Çöküşün faturası belki de sözkonusu yazı sebebiyle bu fakire çıkartılacaktı. Zira yazının yayınlanmasından hemen sonra Kemal Derviş ile Bayındırlık ve İskan Bakanı Abdulkadir Akcan arasında bir gürültü, bir patırtı koptu ki, izahı ne mümkün.
IMF değil AB talimatlı
Malumunuz, Bakan Akcan konuyla ilgili önceki gün emsallerine göre oldukça uzun süren bir basın toplantısı yaptı. Özetle, Devlet İhale Yasası'nın IMF'in talimatlarıyla değil, AB'nin müktesebatı çerçevesinde çıkartılacağı ve yasanın Derviş'in dediği gibi 15 Ekim gibi kısa bir zamanda çıkartılması zorunlu değil, 2001 yılı sonuna kadar "süreli bir düzenleme" olduğu kabilinden açıklamalarda bulundu. Bakan Akcan "Bu tasarıyı birilerinin (yani Derviş'in) ifade ettiği gibi 15 Ekim'de kanunlaştırmak veya Meclis'e sevketmek gibi bir zorunluluk yerine, 2001 yılı içinde içinde kısa vadede kanunlaştırılması öngörülmüş müktesabat içinde mütalaa etmek gerekir.
Sonuç itibariyle 2001 yılının tamamlanmasına 2 aylık bir süre vardır" dedi.
Bu patırtıları dışarıdan gözlemleyenler zanneder ki, iki bakan arasındaki patırtı, yasanın dışarıdan talimatla çıkartılması sebebiyle ulusal ve ekonomik bağımsızlığımızı törpülediği endişesiyle koptu. Hayır, hayır... Sağolsunlar, kimsenin öyle bir endişesi yok. Ne o bakanın, ne bu bakanın. Ne iktidarın, ne muhalefetin... İşler nöbete bağlandı; bazan AB konuşuyor, bazan IMF. Biz de kanun yapımında otomasyon sistemine geçtik.
Devlet kurullara teslim
Derviş'in gelişiyle birlikte devletin tüm mekanizması kurullara ve üst kurullara bağlandı. Birçok sahada bakanlıklara gerek bile kalmadı. Bankacılıktan enerjiye, asgari ücretten yüksek öğretime aklınıza gelebilecek her alanda yüzlerce kurul sözkonusu. İşte bunlardan bir tanesi de yeni yasayla oluşturulacak İhale Üst Kurulu.
İhale Üst Kurulu; Maliye Bakanlığı'ndan 2, Bayındırlık ve İskanBakanlığı'ndan 3, Sayıştay, Danıştay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'ndan birer tane olmak üzere toplam 9 üyeden oluşacak.
Bu kurul kime, hangi bakanlığa bağlı çalışacak? İncir çekirdeğini dolduran tartışmanın özü bu.
Yağlı börekte mutasyon
Zira Türkiye'de yılda 30-35 bin kamu ihalesi yapılıyor. Otoyaldan bilmem neye, toplu iğneden demir filizlerine kadar binlerce iş. Her ekonomik sarsıntıda yeni bir keşif bedeli ... Başka ne olsun. Bu ihaleler, yağma Hasan'ın böreği gibi. Koalisyonların kurulma aşamalarındaki pazarlıklar, hangi bakanlıkların, hangi kurumların kime bağlı olacağı konusundaki çetin tartışmalar göz önüne alınırsa, bu ihalelerin partiler ve onlarla dirsek teması halinde bulunanlar yahut "sihriyet bağı" olanlar için ne derece önemli olduğu aşikardır.
Yeni İhale Kanunu, kamu ihalelerini "Yağma Hasan'ın böreği" olmaktan kurtarıyor ve "Yagma Hans'ın böreği" şeklinde mutasyon geçirip Hans'lara sofrada yer açılıyor. İhalelere yabancıların katılımının önündeki engeller kaldırılıyor. Çünkü böyle isteniyor.
Devlet stratejik inisiyatifini kaybediyor
Üst kurul bağımsız olacağı için mesela ABD, Almanya, Fransa... vb. bazı devletlerin bizim devletimize uyguladığı gibi, stratejik yahut siyasi sebeplerle ülkemizin bir başka ülkeye ihalelerde "çekince koyma" gücü kalmıyor. Yabancılar karşısında milli ihalelerde devletin gücü ve stratejik insiyatifi yok ediliyor. Devreye Uluslararası Tahkim de gireceği için, gören görür soframızdaki global gümbürtüyü. Devletimizin stratejik inisiyatifini sıfırlayan bu yasayla, kendi soframızda kuralları niye AB veya IMF koyuyor, diyen yok. Yoksa bazı kurullarda olduğu gibi İhale Üst Kurulu, içten bağımsız ama IMF ve AB bağımlısı mı olacak, konusu kimsenin umurunda değil.
Bu vatanperverliği görüyor musunuz?
İşte böyle, dostlar... İhale Yasasıyla ilgili kavga, maalesef kayıkçı kavgası. Yazık.
IMF değil AB talimatlı
Malumunuz, Bakan Akcan konuyla ilgili önceki gün emsallerine göre oldukça uzun süren bir basın toplantısı yaptı. Özetle, Devlet İhale Yasası'nın IMF'in talimatlarıyla değil, AB'nin müktesebatı çerçevesinde çıkartılacağı ve yasanın Derviş'in dediği gibi 15 Ekim gibi kısa bir zamanda çıkartılması zorunlu değil, 2001 yılı sonuna kadar "süreli bir düzenleme" olduğu kabilinden açıklamalarda bulundu. Bakan Akcan "Bu tasarıyı birilerinin (yani Derviş'in) ifade ettiği gibi 15 Ekim'de kanunlaştırmak veya Meclis'e sevketmek gibi bir zorunluluk yerine, 2001 yılı içinde içinde kısa vadede kanunlaştırılması öngörülmüş müktesabat içinde mütalaa etmek gerekir.
Sonuç itibariyle 2001 yılının tamamlanmasına 2 aylık bir süre vardır" dedi.
Bu patırtıları dışarıdan gözlemleyenler zanneder ki, iki bakan arasındaki patırtı, yasanın dışarıdan talimatla çıkartılması sebebiyle ulusal ve ekonomik bağımsızlığımızı törpülediği endişesiyle koptu. Hayır, hayır... Sağolsunlar, kimsenin öyle bir endişesi yok. Ne o bakanın, ne bu bakanın. Ne iktidarın, ne muhalefetin... İşler nöbete bağlandı; bazan AB konuşuyor, bazan IMF. Biz de kanun yapımında otomasyon sistemine geçtik.
Devlet kurullara teslim
Derviş'in gelişiyle birlikte devletin tüm mekanizması kurullara ve üst kurullara bağlandı. Birçok sahada bakanlıklara gerek bile kalmadı. Bankacılıktan enerjiye, asgari ücretten yüksek öğretime aklınıza gelebilecek her alanda yüzlerce kurul sözkonusu. İşte bunlardan bir tanesi de yeni yasayla oluşturulacak İhale Üst Kurulu.
İhale Üst Kurulu; Maliye Bakanlığı'ndan 2, Bayındırlık ve İskanBakanlığı'ndan 3, Sayıştay, Danıştay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'ndan birer tane olmak üzere toplam 9 üyeden oluşacak.
Bu kurul kime, hangi bakanlığa bağlı çalışacak? İncir çekirdeğini dolduran tartışmanın özü bu.
Yağlı börekte mutasyon
Zira Türkiye'de yılda 30-35 bin kamu ihalesi yapılıyor. Otoyaldan bilmem neye, toplu iğneden demir filizlerine kadar binlerce iş. Her ekonomik sarsıntıda yeni bir keşif bedeli ... Başka ne olsun. Bu ihaleler, yağma Hasan'ın böreği gibi. Koalisyonların kurulma aşamalarındaki pazarlıklar, hangi bakanlıkların, hangi kurumların kime bağlı olacağı konusundaki çetin tartışmalar göz önüne alınırsa, bu ihalelerin partiler ve onlarla dirsek teması halinde bulunanlar yahut "sihriyet bağı" olanlar için ne derece önemli olduğu aşikardır.
Yeni İhale Kanunu, kamu ihalelerini "Yağma Hasan'ın böreği" olmaktan kurtarıyor ve "Yagma Hans'ın böreği" şeklinde mutasyon geçirip Hans'lara sofrada yer açılıyor. İhalelere yabancıların katılımının önündeki engeller kaldırılıyor. Çünkü böyle isteniyor.
Devlet stratejik inisiyatifini kaybediyor
Üst kurul bağımsız olacağı için mesela ABD, Almanya, Fransa... vb. bazı devletlerin bizim devletimize uyguladığı gibi, stratejik yahut siyasi sebeplerle ülkemizin bir başka ülkeye ihalelerde "çekince koyma" gücü kalmıyor. Yabancılar karşısında milli ihalelerde devletin gücü ve stratejik insiyatifi yok ediliyor. Devreye Uluslararası Tahkim de gireceği için, gören görür soframızdaki global gümbürtüyü. Devletimizin stratejik inisiyatifini sıfırlayan bu yasayla, kendi soframızda kuralları niye AB veya IMF koyuyor, diyen yok. Yoksa bazı kurullarda olduğu gibi İhale Üst Kurulu, içten bağımsız ama IMF ve AB bağımlısı mı olacak, konusu kimsenin umurunda değil.
Bu vatanperverliği görüyor musunuz?
İşte böyle, dostlar... İhale Yasasıyla ilgili kavga, maalesef kayıkçı kavgası. Yazık.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019