Bugün sizlere "Abdulhamid'in Hatıra Defteri" isimli bir eserden her satırı ibret ve belge olabilecek bilgiler aktaracağım.
Yazı dilinde "Hatıra"ların önemli bir yeri vardır. Çocukluğumdan beri TV'de, radyo ve gazetelerde yayınlanan hatıralara yakın alakam vardır. Hatıralar hele sahibi tarafından anlatılıyorsa hem bilgi, hem belge, hem de yakından tanıma bakımından canlı bir imkan, neşeli bir anlatımdır.
Elimdeki eserde II. Abdulhamid anılarını anlatırken "Ermeni vatandaşlar" hakkındaki düşünce ve tespitlerini şöyle ifade ediyor, bir isme dikkat çekerek:
"Piyer Kıyar'ı ismen bilirim. Yirmi üç sene önce İstanbul'a gelmişti. Ermeni mekteplerinde fesad muallimi idi...
Ermeni gençlere felsefe ve edebiyat tarihi ile birlikte 'Türklerin boyunduruğundan kurtulmak için çalışmak' dersleri vermiş..."
Abdulhamid bu adamdan bahsederken "Piyer Kıyar Avrupa'ya gittikten sonra çıkarcı insanlık dünyasına fitne ve fesatları yaymaya devam etmiş" diyor. Burada Abdulhamid akıl ve izan sahiplerine şu önemli soruyu soruyor:
"Mesela İzmirli Ubeydullah Efendi kalkıp da Hindistan'a gitseydi ve orada azınlığı değil, çoğunluğu yapan Müslümanların bizim Ermeniler kadar da temel haklara sahip olmadığını görüp, üzüntüsünden ve kederinden bu çaresiz kalmış Müslümanlara, 'Sizin de yoksul olmamak, zulüm görmemek, hakarete uğramamak gibi bir hakkınız vardır' deseydi ve demekte direnseydi, en çok insansever, haksever ulularından geçinen Hindistan valisi bizim Türk hocasının sarığına teşekkür mü ederdi?"
"Ermeni meselesi, Ermeniler meselesi değildir. Rahat bir yürekle söyleyebilirim ki, Ermeni kavmi (milleti) Osmanlılığı en iyi benimsemiş, onu en iyi temsil etmiş bir kavimdir. Medeniyetimize hizmet etmişler, devletimizin bekasına çalışmışlar, hizmetleriyle ve sadakatlarıyla mümtaz Osmanlılar çıkarmışlardır.
Ermenilerin bizden hiç bir şikayetleri yoktu. Fakat Ruslar, Bulgaristan üzerindeki emellerine ulaşınca, Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni bir parça daha koparmak çin, Ermenileri parmaklarına doladılar. Gönderdikleri ajanlarla, önce papazları, öğretmenleri ele geçirdiler, sonra da buldukları macera düşkünü Ermenileri bizim aleyhimize çevirdiler..."
"... Rusların hesabı, kendi Ermenilerinin ağızlarına bir parmak bal çalmak, Türkiye'nin başına bir gaile çıkartmaktan ibaretti.
Çok geçmeden buna Fransızlar ve İngilizler de katıldılar. Osmanlı ülkesinden koparılacak yeni parçalarda, onlar da söz sahibi olmak istiyorlardı. İlk Ermeni komitesinin Türkiye'de değil de Paris'te kurulmuş olması, her şeyi ortaya koyar; fitnenin başı dışarıda idi..."
Koca hünkârın bu cümlesi günümüzü anlamak açısından da önemlidir. Yıllardan beri ülkemiz üzerine oynanmak istenen ayrılık oyunlarının fitne başları hep dışarıda değil mi?
Devam ediyor "Ulu Hakan", "Ermenilerin muradı, Müslümanları kışkırtmak, üstlerine saldırtmak, sonra da dünyayı ayağa kaldırmaktı. Bundan sonra Avrupa devletleri işe karışacaklar, bu iki unsurun bir arada yaşayamayacaklarını ileri sürerek muhtariyet isteyeceklerdi.
Papazlar, öğretmenler, ajanlarla sürdürülen bu tahrikler, önceleri pek itibar görmedi. Birçok Osmanlı Ermeni, bu kışkırtmaları hoş karşılamadı. Bunun üzerine kurulan çeteler, önce bu namuslu Ermeni vatandaşlarımızı yola getirmek için bunları kesip öldürmeğe başladılar. Bu namıslu Ermeniler, bir taraftan hükümetten, bir taraftan çetelerden çekiniyorlardı. Sonra, sonra bunlar da çeteleri desteklemeye, beslemeğe, saklamaya başladılar.
Birinci safhası böyle biten oyunun ikinci safhasına geçildi. Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da "Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hala bizimle birlik olmuyorsunuz" demeğe başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde, vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı..."
(Abdulhamid'in Hatıra Defteri, İsmet Bozdağ, Kervan yy. s. 54-57).
Yazımıza devam edeceğiz...
Yazı dilinde "Hatıra"ların önemli bir yeri vardır. Çocukluğumdan beri TV'de, radyo ve gazetelerde yayınlanan hatıralara yakın alakam vardır. Hatıralar hele sahibi tarafından anlatılıyorsa hem bilgi, hem belge, hem de yakından tanıma bakımından canlı bir imkan, neşeli bir anlatımdır.
Elimdeki eserde II. Abdulhamid anılarını anlatırken "Ermeni vatandaşlar" hakkındaki düşünce ve tespitlerini şöyle ifade ediyor, bir isme dikkat çekerek:
"Piyer Kıyar'ı ismen bilirim. Yirmi üç sene önce İstanbul'a gelmişti. Ermeni mekteplerinde fesad muallimi idi...
Ermeni gençlere felsefe ve edebiyat tarihi ile birlikte 'Türklerin boyunduruğundan kurtulmak için çalışmak' dersleri vermiş..."
Abdulhamid bu adamdan bahsederken "Piyer Kıyar Avrupa'ya gittikten sonra çıkarcı insanlık dünyasına fitne ve fesatları yaymaya devam etmiş" diyor. Burada Abdulhamid akıl ve izan sahiplerine şu önemli soruyu soruyor:
"Mesela İzmirli Ubeydullah Efendi kalkıp da Hindistan'a gitseydi ve orada azınlığı değil, çoğunluğu yapan Müslümanların bizim Ermeniler kadar da temel haklara sahip olmadığını görüp, üzüntüsünden ve kederinden bu çaresiz kalmış Müslümanlara, 'Sizin de yoksul olmamak, zulüm görmemek, hakarete uğramamak gibi bir hakkınız vardır' deseydi ve demekte direnseydi, en çok insansever, haksever ulularından geçinen Hindistan valisi bizim Türk hocasının sarığına teşekkür mü ederdi?"
"Ermeni meselesi, Ermeniler meselesi değildir. Rahat bir yürekle söyleyebilirim ki, Ermeni kavmi (milleti) Osmanlılığı en iyi benimsemiş, onu en iyi temsil etmiş bir kavimdir. Medeniyetimize hizmet etmişler, devletimizin bekasına çalışmışlar, hizmetleriyle ve sadakatlarıyla mümtaz Osmanlılar çıkarmışlardır.
Ermenilerin bizden hiç bir şikayetleri yoktu. Fakat Ruslar, Bulgaristan üzerindeki emellerine ulaşınca, Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni bir parça daha koparmak çin, Ermenileri parmaklarına doladılar. Gönderdikleri ajanlarla, önce papazları, öğretmenleri ele geçirdiler, sonra da buldukları macera düşkünü Ermenileri bizim aleyhimize çevirdiler..."
"... Rusların hesabı, kendi Ermenilerinin ağızlarına bir parmak bal çalmak, Türkiye'nin başına bir gaile çıkartmaktan ibaretti.
Çok geçmeden buna Fransızlar ve İngilizler de katıldılar. Osmanlı ülkesinden koparılacak yeni parçalarda, onlar da söz sahibi olmak istiyorlardı. İlk Ermeni komitesinin Türkiye'de değil de Paris'te kurulmuş olması, her şeyi ortaya koyar; fitnenin başı dışarıda idi..."
Koca hünkârın bu cümlesi günümüzü anlamak açısından da önemlidir. Yıllardan beri ülkemiz üzerine oynanmak istenen ayrılık oyunlarının fitne başları hep dışarıda değil mi?
Devam ediyor "Ulu Hakan", "Ermenilerin muradı, Müslümanları kışkırtmak, üstlerine saldırtmak, sonra da dünyayı ayağa kaldırmaktı. Bundan sonra Avrupa devletleri işe karışacaklar, bu iki unsurun bir arada yaşayamayacaklarını ileri sürerek muhtariyet isteyeceklerdi.
Papazlar, öğretmenler, ajanlarla sürdürülen bu tahrikler, önceleri pek itibar görmedi. Birçok Osmanlı Ermeni, bu kışkırtmaları hoş karşılamadı. Bunun üzerine kurulan çeteler, önce bu namuslu Ermeni vatandaşlarımızı yola getirmek için bunları kesip öldürmeğe başladılar. Bu namıslu Ermeniler, bir taraftan hükümetten, bir taraftan çetelerden çekiniyorlardı. Sonra, sonra bunlar da çeteleri desteklemeye, beslemeğe, saklamaya başladılar.
Birinci safhası böyle biten oyunun ikinci safhasına geçildi. Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da "Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hala bizimle birlik olmuyorsunuz" demeğe başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde, vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı..."
(Abdulhamid'in Hatıra Defteri, İsmet Bozdağ, Kervan yy. s. 54-57).
Yazımıza devam edeceğiz...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021