İmam Ali’den sözler -2-
İman hakkında sorduklarında söyle buyurdu: "İman, dört esas üzerinde durur: Sabır, yakin, adalet ve cihat
25.07.2025 00:11:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İman hakkında sorduklarında söyle buyurdu: "İman, dört esas üzerinde durur: Sabır, yakin, adalet ve cihat.
Sabır da dört çeşit üzeredir: Şevk, korku, züht ve bekleyiş. Cennete şevk duyan, şehvetlerden uzak durur; cehennemden korkan, haramlardan sakınır; dünyada zahit olan, musibetleri hafif görür; ölümü bekleyen, hayırlı işlere koşar.
Yakin de idrak etmede basiretli olmak, hikmeti incelikleriyle kavramak, ibretlerden öğüt almak ve öncekilerin sünnetlerine uymak olmak üzere dört kısımdır.
O halde idrak etmede basiretli olana, hikmet açıklanır; hikmeti açık olarak gören, ibreti tanır; ibreti tanıyan, öncekilerle yaşamış gibi olur.
Adalet de derin düşünmek, ilmin hakikatine ulaşmak, güzel hüküm vermek ve hilimde metin olmak üzere dört kısımdır.
O halde doğru idrak eden, ilmin derinliğini kavrar; ilimin derinliğini kavrayan da şeriat kaynağından kanmış olarak döner; hilim sahibi olan, yaptığı işlerde aşırılığa kaçmaz ve insanlar arasında övgüye layık bir şekilde yaşar.
Cihat da dört kısımdır: İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, her yerde doğruluk ve fasıklara kin duymak.
O halde iyiliği emreden müminleri güçlendirmiştir; kötülükten sakındıran kâfirlerin burnunu yere sürünüştür.
Her yerde doğruyu söyleyen üzerine düşeni yerine getirmiştir; kim de fasıklara kin duyar ve Allah için gazaplanırsa, Allah da onun için gazaplanır ve kıyamette onu razı eder.
Küfür de dört esas üzerindedir: Gereksiz yere derinleşmek, niza, haktan sapmak ve düşmanlık.
Gereksiz yere derinleşen, hakka ulaşamaz; bilgisizce çok niza eden hakkı asla göremez; haktan sapan güzeli kötü, kötüyü ise güzel zanneder ve dalalet sarhoşluğuyla sarhoş olur; düşmanlık edenin ise (kurtuluş) yolları zorlaşır, işleri içinden çıkılmaz hale gelir ve (dalaletten) çıkış yolu oldukça daralır.
Şek ve şüphe de dört esas üzerindedir: Münakaşa, korku, tereddüt ve boyun eğmek. O halde kim münakaşayı din (adet) edinirse, gecesi sabah olmaz (dalaletten kurtulmaz); karşısındaki olan şeyler kimi korkutursa, (bir şey elde etmeksizin) geriye döner; kim şüphede tereddüt (şaşkınlık) içinde olursa, şeytanların tırnakları onu çiğner; kim dünya ve ahiretinin yok olmasına boyun eğerse, dünya ve ahirette helak olur."
"Hayrı yapan, o hayırlı işten daha hayırlıdır; kötülüğü yapan da o kötülükten daha kötüdür."
"Cömert ol; saçıp savuran değil. İtidalli ol; zorlaştırıcı değil (zira bu ifrat veya tefrite neden olur)."
"En değerli zenginlik, arzuları terk etmektir."
"Kim halkı sevmedikleri şeylere koşarsa, hakkında bilmedikleri şeyleri söylerler."
"Kim uzun arzulara kapılırsa, amelini çirkinleştirir."
Şam'a sefer ederken, geçtiği Enbar şehrinin büyükleri, saygı ifadesi olarak atlarından inip önünde koştuklarında; "Bu yaptığınız nedir?" diye sordu.
Onlar; "Bu bizim âdetimizdir; emirlerimizi böyle ulularız." Dediler.
İmam (a.s) şöyle buyurdu; "Vallahi emirleriniz bundan faydalanmamaktalar. Böyle yapmakla dünyada kendinize zahmet veriyorsunuz; ahirette de bu işinizle sefil olacaksınız. Arkasında azap olan meşakkat, ne de zararlıdır; ateşten emin olmayı beraberinde getiren rahatlık da ne faydalıdır!"
Oğlu Hasan'a şöyle buyurdu: "Ey yavrucuğum, amel ettiğinde zarara uğramayacağın şu dört hususu benden öğren: En büyük zenginlik, akıldır; en büyük yoksulluk, ahmaklıktır; en korkunç şey, kendini beğenmektir; en değerli büyüklük, güzel ahlaktır.
Yavrucuğum, ahmakla arkadaşlıktan sakın; çünkü o, sana fayda vermek isterken zarar verir. Cimriyle arkadaşlıktan sakın; çünkü en çok ihtiyaç duyduğun şeyi senden esirger.
Kötü adamla arkadaşlık etme; çünkü o seni değersiz bir şey karşılığında satar. Yalancıyla da arkadaşlıktan kaçın; çünkü o, serap gibidir; sana uzağı yakın ve yakını uzak da gösterir."
"Nafileler farzlara zarar verirse, onlarla Allah'a yakınlaşılmaz." Neh'cul Belağa'dan
Sabır da dört çeşit üzeredir: Şevk, korku, züht ve bekleyiş. Cennete şevk duyan, şehvetlerden uzak durur; cehennemden korkan, haramlardan sakınır; dünyada zahit olan, musibetleri hafif görür; ölümü bekleyen, hayırlı işlere koşar.
Yakin de idrak etmede basiretli olmak, hikmeti incelikleriyle kavramak, ibretlerden öğüt almak ve öncekilerin sünnetlerine uymak olmak üzere dört kısımdır.
O halde idrak etmede basiretli olana, hikmet açıklanır; hikmeti açık olarak gören, ibreti tanır; ibreti tanıyan, öncekilerle yaşamış gibi olur.
Adalet de derin düşünmek, ilmin hakikatine ulaşmak, güzel hüküm vermek ve hilimde metin olmak üzere dört kısımdır.
O halde doğru idrak eden, ilmin derinliğini kavrar; ilimin derinliğini kavrayan da şeriat kaynağından kanmış olarak döner; hilim sahibi olan, yaptığı işlerde aşırılığa kaçmaz ve insanlar arasında övgüye layık bir şekilde yaşar.
Cihat da dört kısımdır: İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, her yerde doğruluk ve fasıklara kin duymak.
O halde iyiliği emreden müminleri güçlendirmiştir; kötülükten sakındıran kâfirlerin burnunu yere sürünüştür.
Her yerde doğruyu söyleyen üzerine düşeni yerine getirmiştir; kim de fasıklara kin duyar ve Allah için gazaplanırsa, Allah da onun için gazaplanır ve kıyamette onu razı eder.
Küfür de dört esas üzerindedir: Gereksiz yere derinleşmek, niza, haktan sapmak ve düşmanlık.
Gereksiz yere derinleşen, hakka ulaşamaz; bilgisizce çok niza eden hakkı asla göremez; haktan sapan güzeli kötü, kötüyü ise güzel zanneder ve dalalet sarhoşluğuyla sarhoş olur; düşmanlık edenin ise (kurtuluş) yolları zorlaşır, işleri içinden çıkılmaz hale gelir ve (dalaletten) çıkış yolu oldukça daralır.
Şek ve şüphe de dört esas üzerindedir: Münakaşa, korku, tereddüt ve boyun eğmek. O halde kim münakaşayı din (adet) edinirse, gecesi sabah olmaz (dalaletten kurtulmaz); karşısındaki olan şeyler kimi korkutursa, (bir şey elde etmeksizin) geriye döner; kim şüphede tereddüt (şaşkınlık) içinde olursa, şeytanların tırnakları onu çiğner; kim dünya ve ahiretinin yok olmasına boyun eğerse, dünya ve ahirette helak olur."
"Hayrı yapan, o hayırlı işten daha hayırlıdır; kötülüğü yapan da o kötülükten daha kötüdür."
"Cömert ol; saçıp savuran değil. İtidalli ol; zorlaştırıcı değil (zira bu ifrat veya tefrite neden olur)."
"En değerli zenginlik, arzuları terk etmektir."
"Kim halkı sevmedikleri şeylere koşarsa, hakkında bilmedikleri şeyleri söylerler."
"Kim uzun arzulara kapılırsa, amelini çirkinleştirir."
Şam'a sefer ederken, geçtiği Enbar şehrinin büyükleri, saygı ifadesi olarak atlarından inip önünde koştuklarında; "Bu yaptığınız nedir?" diye sordu.
Onlar; "Bu bizim âdetimizdir; emirlerimizi böyle ulularız." Dediler.
İmam (a.s) şöyle buyurdu; "Vallahi emirleriniz bundan faydalanmamaktalar. Böyle yapmakla dünyada kendinize zahmet veriyorsunuz; ahirette de bu işinizle sefil olacaksınız. Arkasında azap olan meşakkat, ne de zararlıdır; ateşten emin olmayı beraberinde getiren rahatlık da ne faydalıdır!"
Oğlu Hasan'a şöyle buyurdu: "Ey yavrucuğum, amel ettiğinde zarara uğramayacağın şu dört hususu benden öğren: En büyük zenginlik, akıldır; en büyük yoksulluk, ahmaklıktır; en korkunç şey, kendini beğenmektir; en değerli büyüklük, güzel ahlaktır.
Yavrucuğum, ahmakla arkadaşlıktan sakın; çünkü o, sana fayda vermek isterken zarar verir. Cimriyle arkadaşlıktan sakın; çünkü en çok ihtiyaç duyduğun şeyi senden esirger.
Kötü adamla arkadaşlık etme; çünkü o seni değersiz bir şey karşılığında satar. Yalancıyla da arkadaşlıktan kaçın; çünkü o, serap gibidir; sana uzağı yakın ve yakını uzak da gösterir."
"Nafileler farzlara zarar verirse, onlarla Allah'a yakınlaşılmaz." Neh'cul Belağa'dan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.