İstanbul'da kar esaretinin yaşandığı gün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bir restoranda İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcott ile görüntülenmesinin fırsata çevirmek istediler.
En yüksek mevkiden aşağıya doğru, 'yollar kapanmış, insanlar yolda kalmış, vatandaş can derdinde ama İBB Başkanı balık yiyor' mantığıyla bir siyaset üretmeye çalıştılar.
Kar bahane. Asıl soruyu direk soralım: İktidar ve ortaklarının asıl tepkisi balıkçı mı yoksa o balıkçı da görüşülen isim mi?
Bu sorunun cevabını iktidarın kalemleri ve sosyal medya trolleri açıkça dile getirdi! Mevzu kar, kapanan yollar, balıkçı filan değil. Ya nedir? İngiliz Büyükelçisi. Görüşme isteği kimden geldi? Neden görüştü, ne görüştü, sorularının cevaplarıydı.
İktidar medyası, sosyal medya trolleri bu görüşmeye bin bir anlamlar yüklenme gayreti içine girmişken yeni atanan ABD Ankara Büyükelçisi Jeffry Lane Flake, İmamoğlu'nu makamında ziyaret etti.
Buyur buradan yak!
İktidarında, ortaklarının da ve medyasının da rahatsızlıkları pik yaptı. 'Neden ve ne görüştüler' sorularının cevaplarına milli ve manevi duyguları da katarak bir mağduriyet siyaseti geliştirmek istediler.
Sayın Erdoğan, "Büyükelçilerin, muhalefet tarafından arzuhal haline getirilmesi Türkiye'nin bağımsızlığı için vahim bir durumdur. Türkiye'yi böyle bir duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur" dedi.
Çok şaşırtıcı tepkiler bunlar! Neden mi? Çünkü bizzat yaşadıkları ve bu gibi ziyaretlerde neler konuşulduğunu çok iyi bilen bu insanlar neden şimdi tepki gösteriyor ki?
Sosyal medyadan, 'Ey İmamoğlu' ABD ve İngiliz elçileriyle ne konuştun' sorusunu, milletin sorusu olarak gündemde tutmak isteyenlere sesleniyorum; Eğer İmamoğlu, sorularınıza cevap vermezse Sayın Erdoğan'a sorun. Size tatmin edeci cevaplar verecektir.
Nereden mi biliyorum? Tarih bir milletin hafızasıdır ve bizim hafızamız sağlamdır. Hatırlatayım isterseniz!
1991 yılında Sayın Erdoğan, Refah Partisi Beyoğlu ilçe başkanıydı. ABD'nin, Türkiye büyükelçisi ise Yahudi Morton I. Abramowitz idi.
ABD büyükelçisi, Refah partinin sadece ilçe başkanı olan Sayın Erdoğan ile görüşme ihtiyacı hissetmişti. Neden ve ne görüşmüştüler?
1994 yılında rakiplerine % 1'in altında fark atarak İBB Başkanı olan Sayın Erdoğan'ın CIA Ortadoğu şefi, Türkiye uzmanı Graham Fuller ile yine CIA etkili isimlerinden George Fides ile yaptığı görüşmeler medyada yer almıştı. Yine dönemin ABD Savunma Politikaları Kurulu Başkanı Richard Perle geçmişte Erdoğan ile yaptıkları görüşmeleri 2002 yılında açıklamıştı.
İBB Başkanı olan Erdoğan, merkezi hükümet ile sık sık polemiklere giriyor, canlı yayınlarda bakanlar ile tartışıyordu. Yurt içi gezilerinde adeta belediye başkanı değil de parti başkanı edasıyla mitingler yapıyor ve bu siyaset mantığı vatandaşta karşılık buluyordu.
Yıl 1997. İBB Başkanı Sayın Erdoğan, Siirt'e gitmiş ve ateşli bir konuşma esnasında kalabalıkların önünde malum şiiri okumuştu. Mahkemeye verilmiş ve 'halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği' gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
26 Mart 1999'da girdiği cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra 24 Temmuz 1999'da tahliye edilmişti.
Kırklareli Pınarhisar cezaevine gönderilen Sayın Erdoğan'ı dört ay içerisinde 20 bine yakın kişi ziyaret etmişti.
En meşhur ziyaretçisi ise dönemin ABD başkonsolosu Carolyn Huggins'tu. Bu ziyaret akabinde dönemin ABD dışişleri sözcüsü James Foley, ziyaretin arkasında olduklarını açıklamıştı.
Cezaevinden çıkan Sayın Erdoğan tam bir yıl sonra yani siyasi yasaklıyken, AKP daha kurulmamışken, hiçbir resmi vasfı yokken ABD'ye gitmiş ve Beyaz Saray'da ağırlanmıştı.
Sonraki süreç, Bahçeli'nin hükümeti dağıtması, iktidarın el değiştirmesi, BOP'un başlaması, Irak'ın işgali vs. biliyorsunuz.
Netice olarak bugün İmamoğlu'nun, ABD ve İngiliz elçileriyle neler konuşmuş olacağını merak edenler cevabı Sayın Erdoğan'dan alabilirler.
Ben mi ne düşünüyorum?
'Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur' diyen Atatürk gibi bizim de kimsenin himmetine de, kudretine de ihtiyacımız yoktur.
Ne AB, ne ABD! Yaşasın tam bağımsız Türkiye, diyor ve bu mantığa muhalif her fikri de, zikri de kabul etmiyorum.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024