Britanya Adasına 5. Yüzyılda Anglosaksonların ayak basmaları ile ancak 11. Yüzyılda millet olabilmiş sonrasında da devlet kurabilmiş bir topluluktur.
Bu devletin Arap coğrafyası ve Müslümanlarla karşılaşması 3. Haçlı seferinin baş mimarı olan Kralları Richard'ın, 1190 yılında Fransız ve Almanları yanına alarak sefere çıkması ile olmuştur. Kudüs'ü tekrardan Müslümanlardan almaya çalışan İngiltere Kralının kötü karakterinden rahatsız olan müttefikleri kendi vatanlarına dönmüşlerdir. İngiltere kralı ordusuyla Kudüs'ün kapılarında tek başına kalarak ülkesine 1192 yılında geri dönmek zorunda kalmıştır.
İngilizlerdeki Hicaz topraklarına karşı işgal girişimleri ilk başta 1839 yılında Adeni işgalle başlamış, sonrasında Umman'ın işgali 1850 yılında gerçekleştikten sonra Basra körfezi kabileleri ile daha yakın ilişkilerle işgal, Hicazın içlerine doğru ilerlemiştir. Düşmanlıkları iyi tahlil eden İngilizler, Osmanlılarla kan davası olan Suud kabilesiyle görüşmelere başlamış ve bu kabileye özel ayrıcalıklar vermişlerdir.
Hicaz yarımadasının İngilizler tarafından tam olarak İşgal edilip sömürülmesi için yapılması gereken tüm kabilelerle, gözü yüksekte olan valilerle ve coğrafyada gözü olan vatanı olmayan milletlerle gizli antlaşmalar yapmaktı.
İngilizler bir taraftan Fransa, Rusya ve İtalya ile gizli antlaşmalar yapmışlardı. (İstanbul antlaşması 10 Nisan 1915, Londra antlaşması 26 Nisan 1915, Sykes Picot 1-6 Mayıs 1916)
İngilizler bölgedeki kabilelerin liderleri olan Osmanlı Emirleriyle de tek tek anlaştı. Hicaz bölgesinin valisi olan Şerif Hüseyin, İngiltere'nin Mısır'a tayin ettiği vali Mac- Mahon ile 1916 yılında gizli olarak antlaştı, nihayet Şerif Hüseyin 27 Haziran 1916 yılında beyanname yayınlayarak isyanı resmen başlattı. Önce Medine Emiri, sonrada Cidde Kralı oldu.
Osmanlının 1909 yılında Necid Emiri olarak tanıdığı Abdulaziz bin Suud, İngilizlerle 1915 yılında gizli antlaşarak Basra Körfezinin güneyinde kalan bölgelerin hakimiyet sözünü aldı.
İngilizler Arap Emirlerinin ve liderlerinin arkalarından ayrı ayrı konuşup, birbirleriyle savaşacakları bölgeleri her birine ayrı ayrı söz verip, başta Hicaz bölgesi olmak üzere bütün orta doğuyu kardeş kavgasının savaş meydanı yaptı.
Bu gizli antlaşmaların en manidarı 1917 tarihinde Bolşevik ihtilalinden dolayı savaştan çekilen Rusların dünyaya ifşa ettikleri Balfour deklarasyonudur.
Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, bu desteği Siyonist Federasyonu Başkanı zengin bankacı Lord Walter Rothschild'e yazdığı 2 Kasım 1917 tarihli mektupla bildirmişti. Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
1918 yılında Fransa, İtalya ve ABD, deklarasyonu desteklediklerini açıklamışlardır. Böylece kadim Arap toprağı ve vatanı olan Filistin halkı, halktan görülmemiş, Filistinli Araplar hiç sayılmış, vatansız Yahudi halkı da sözde vatan sahibi yapılmıştır.
Arapların başına örülen bu gizli antlaşmaların günümüzde Kürt kardeşlerimize hatta biz Türklere yapılmadığını nerden biliyoruz? Tarihten hiç ders almamış gözüküyoruz da!
Bu devletin Arap coğrafyası ve Müslümanlarla karşılaşması 3. Haçlı seferinin baş mimarı olan Kralları Richard'ın, 1190 yılında Fransız ve Almanları yanına alarak sefere çıkması ile olmuştur. Kudüs'ü tekrardan Müslümanlardan almaya çalışan İngiltere Kralının kötü karakterinden rahatsız olan müttefikleri kendi vatanlarına dönmüşlerdir. İngiltere kralı ordusuyla Kudüs'ün kapılarında tek başına kalarak ülkesine 1192 yılında geri dönmek zorunda kalmıştır.
İngilizlerdeki Hicaz topraklarına karşı işgal girişimleri ilk başta 1839 yılında Adeni işgalle başlamış, sonrasında Umman'ın işgali 1850 yılında gerçekleştikten sonra Basra körfezi kabileleri ile daha yakın ilişkilerle işgal, Hicazın içlerine doğru ilerlemiştir. Düşmanlıkları iyi tahlil eden İngilizler, Osmanlılarla kan davası olan Suud kabilesiyle görüşmelere başlamış ve bu kabileye özel ayrıcalıklar vermişlerdir.
Hicaz yarımadasının İngilizler tarafından tam olarak İşgal edilip sömürülmesi için yapılması gereken tüm kabilelerle, gözü yüksekte olan valilerle ve coğrafyada gözü olan vatanı olmayan milletlerle gizli antlaşmalar yapmaktı.
İngilizler bir taraftan Fransa, Rusya ve İtalya ile gizli antlaşmalar yapmışlardı. (İstanbul antlaşması 10 Nisan 1915, Londra antlaşması 26 Nisan 1915, Sykes Picot 1-6 Mayıs 1916)
İngilizler bölgedeki kabilelerin liderleri olan Osmanlı Emirleriyle de tek tek anlaştı. Hicaz bölgesinin valisi olan Şerif Hüseyin, İngiltere'nin Mısır'a tayin ettiği vali Mac- Mahon ile 1916 yılında gizli olarak antlaştı, nihayet Şerif Hüseyin 27 Haziran 1916 yılında beyanname yayınlayarak isyanı resmen başlattı. Önce Medine Emiri, sonrada Cidde Kralı oldu.
Osmanlının 1909 yılında Necid Emiri olarak tanıdığı Abdulaziz bin Suud, İngilizlerle 1915 yılında gizli antlaşarak Basra Körfezinin güneyinde kalan bölgelerin hakimiyet sözünü aldı.
İngilizler Arap Emirlerinin ve liderlerinin arkalarından ayrı ayrı konuşup, birbirleriyle savaşacakları bölgeleri her birine ayrı ayrı söz verip, başta Hicaz bölgesi olmak üzere bütün orta doğuyu kardeş kavgasının savaş meydanı yaptı.
Bu gizli antlaşmaların en manidarı 1917 tarihinde Bolşevik ihtilalinden dolayı savaştan çekilen Rusların dünyaya ifşa ettikleri Balfour deklarasyonudur.
Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, bu desteği Siyonist Federasyonu Başkanı zengin bankacı Lord Walter Rothschild'e yazdığı 2 Kasım 1917 tarihli mektupla bildirmişti. Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
1918 yılında Fransa, İtalya ve ABD, deklarasyonu desteklediklerini açıklamışlardır. Böylece kadim Arap toprağı ve vatanı olan Filistin halkı, halktan görülmemiş, Filistinli Araplar hiç sayılmış, vatansız Yahudi halkı da sözde vatan sahibi yapılmıştır.
Arapların başına örülen bu gizli antlaşmaların günümüzde Kürt kardeşlerimize hatta biz Türklere yapılmadığını nerden biliyoruz? Tarihten hiç ders almamış gözüküyoruz da!
Ali Nezir / diğer yazıları
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023