İnsan irade sahibidir. Başka bir ifade ile tercih sahibidir. İç dünyasında taşıdığı zıtlar, içerisinden doğruyu ya da yanlışı seçecek iradesi vardır. İnsanın özgürleştirilmesi, onun serbest başıboş bırakılması değildir.
İnsan ancak eğitilerek özgürlüğünü kazanabilir. Başka bir ifade ile tercihini doğrudan, merhametten, adaletten, cömertlikten yana kullanabilir. Elbette hiçbir eğitim almasa bile, insan, özünde taşıdığı bu güzellikleri açığa çıkarabilir. Ancak bunu hayatın bütününe hakim olması ve bir hayat tarzı olarak ortaya çıkması, elbette insanı tanıyan bir eğitim olmadan olamayacaktır.
İnsanın temel hakları vardırİnsanın doğuştan gelen hakları vardır. İnsan için asıl olan bu hakları elde etme şansına sahip olmak değildir; asıl olan insanın sahip olduğu hakları yaşama hakkının olmasıdır. Yaşanamayan hak, insan hakkı değildir. Hakların yaşanmadığı bir toplumda gerçek manada özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Özellikle sosyal ve iktisadi haklar, bu çerçeveden ele alındığında Sosyal Devlet/Milli Devlet dışındaki bütün tezlerin, gerek teorik, gerekse uygulamada sınıfta kaldıkları görülmektedir.
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasınMüslüman Türk tarihindeki devlet anlayışı, şu öz cümle üzerine oturur; "insanı yaşat ki, devlet yaşasın". Yani insana sahip olduğu hakları yaşatan devletler, hayatlarını devam ettirebilirler. Gerek kapitalist, gerekse Marksist anlayışlar, sınıflar arasında sürekli bir kavganın varlığına dikkat çekmektedirler. Bu zihniyetlerin hakim olduğu toplumlarda, bireyler arasında ve milletler arasında kavga bir hayat tarzı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi açıktır; "kendi ile barışık olmayan birey"lerin, etrafında olanlarla kavgalı olması son derece normaldir. Toplumlarda yaşananlar, bireylerin iç dünyalarının yansımasından başka bir şey değildir. Bir deponun içinde ne varsa, musluktan da o akacaktır. ABD halkı kendi ile barışmadığı sürece, dünyada kan dökmeye devam edecektir. Ancak kendiyle barışık insan, devletinin devamında misyon sahibi olabilir, yaşadığı toplumda birlik ve beraberliği sağlayabilir. Tarihimizde, insandan yola çıkarak bir devlet sistemi oluşturulmuş; bu eksende onu yaşatacak insan yetiştirilmiş, böylece devletin bekası da garanti altına alınmıştır.SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi Üniversitesi Öğretim ÜyesiTüketime teşvik Prof. Dr. Baş'ın projesiDünya ekonomisi, büyük bir krizin içindedir ve serbest piyasa ekonomisi çoktan çökmeye başlamıştır. Nitekim ABD'deki konut kredilerinin geri dönmemesi, önce bankacılık kesimini sonra borsaları vurmuş olması, bu çöküşü su yüzüne çıkarmıştır. Sonra bu dalga dalga dünyaya yayılarak Asya ve Avrupa borsalarının da çökmesine sebep olmuştur. ABD'deki bu krizi Beyaz Saray, ekonomik paket ile tüketicinin cebine 157 milyar dolar koyarak çözmeyi planladı. Bundan başka ABD'nin emisyonu artırma, para basma veya borçlanma yoluna gidebileceği belirtiliyor. Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde Türkiye'nin ürettiği mal ve hizmet karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanarak para basması gerektiğini yıllarca önce yazmıştı. Ayrıca ABD yönetiminin bir defaya mahsus tüketiciyi desteklemesine karşılık Prof. Baş, herkese "Vatandaşlık Maaşı" ve Ev kadınlarına maaş verilerek tüketimin sürekli teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Prof. Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde ise Milli Ekonomi Modelinin nasıl uygulanıp hayata geçirebileceğimizi kısaca şöyle açıklamıştır: "Herkese iş bulunacak, vatandaş aç ve açık bırakılmayacaktır. Ayrıca zengin fakir arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılacak, fakir çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat eşitliği sağlanacaktır..."
İnsan ancak eğitilerek özgürlüğünü kazanabilir. Başka bir ifade ile tercihini doğrudan, merhametten, adaletten, cömertlikten yana kullanabilir. Elbette hiçbir eğitim almasa bile, insan, özünde taşıdığı bu güzellikleri açığa çıkarabilir. Ancak bunu hayatın bütününe hakim olması ve bir hayat tarzı olarak ortaya çıkması, elbette insanı tanıyan bir eğitim olmadan olamayacaktır.
İnsanın temel hakları vardırİnsanın doğuştan gelen hakları vardır. İnsan için asıl olan bu hakları elde etme şansına sahip olmak değildir; asıl olan insanın sahip olduğu hakları yaşama hakkının olmasıdır. Yaşanamayan hak, insan hakkı değildir. Hakların yaşanmadığı bir toplumda gerçek manada özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Özellikle sosyal ve iktisadi haklar, bu çerçeveden ele alındığında Sosyal Devlet/Milli Devlet dışındaki bütün tezlerin, gerek teorik, gerekse uygulamada sınıfta kaldıkları görülmektedir.
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasınMüslüman Türk tarihindeki devlet anlayışı, şu öz cümle üzerine oturur; "insanı yaşat ki, devlet yaşasın". Yani insana sahip olduğu hakları yaşatan devletler, hayatlarını devam ettirebilirler. Gerek kapitalist, gerekse Marksist anlayışlar, sınıflar arasında sürekli bir kavganın varlığına dikkat çekmektedirler. Bu zihniyetlerin hakim olduğu toplumlarda, bireyler arasında ve milletler arasında kavga bir hayat tarzı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi açıktır; "kendi ile barışık olmayan birey"lerin, etrafında olanlarla kavgalı olması son derece normaldir. Toplumlarda yaşananlar, bireylerin iç dünyalarının yansımasından başka bir şey değildir. Bir deponun içinde ne varsa, musluktan da o akacaktır. ABD halkı kendi ile barışmadığı sürece, dünyada kan dökmeye devam edecektir. Ancak kendiyle barışık insan, devletinin devamında misyon sahibi olabilir, yaşadığı toplumda birlik ve beraberliği sağlayabilir. Tarihimizde, insandan yola çıkarak bir devlet sistemi oluşturulmuş; bu eksende onu yaşatacak insan yetiştirilmiş, böylece devletin bekası da garanti altına alınmıştır.SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu / Gazi Üniversitesi Öğretim ÜyesiTüketime teşvik Prof. Dr. Baş'ın projesiDünya ekonomisi, büyük bir krizin içindedir ve serbest piyasa ekonomisi çoktan çökmeye başlamıştır. Nitekim ABD'deki konut kredilerinin geri dönmemesi, önce bankacılık kesimini sonra borsaları vurmuş olması, bu çöküşü su yüzüne çıkarmıştır. Sonra bu dalga dalga dünyaya yayılarak Asya ve Avrupa borsalarının da çökmesine sebep olmuştur. ABD'deki bu krizi Beyaz Saray, ekonomik paket ile tüketicinin cebine 157 milyar dolar koyarak çözmeyi planladı. Bundan başka ABD'nin emisyonu artırma, para basma veya borçlanma yoluna gidebileceği belirtiliyor. Halbuki Prof. Dr. Haydar Baş "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde Türkiye'nin ürettiği mal ve hizmet karşılığı olarak senyoraj hakkını kullanarak para basması gerektiğini yıllarca önce yazmıştı. Ayrıca ABD yönetiminin bir defaya mahsus tüketiciyi desteklemesine karşılık Prof. Baş, herkese "Vatandaşlık Maaşı" ve Ev kadınlarına maaş verilerek tüketimin sürekli teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Prof. Baş, "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı eserinde ise Milli Ekonomi Modelinin nasıl uygulanıp hayata geçirebileceğimizi kısaca şöyle açıklamıştır: "Herkese iş bulunacak, vatandaş aç ve açık bırakılmayacaktır. Ayrıca zengin fakir arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılacak, fakir çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat eşitliği sağlanacaktır..."