Mutluluk raporu yayınlandı. Ülkelerin gelir, sağlıklı yaşam beklentisi, sosyal destek, özgürlük, güven ve cömertlik değişkenleri bakımından kıyaslandığı raporda dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip, şahlanan (!), bölgede ve dünyada sözü geçen (!) Türkiye 156 ülke arasında 79'cu sırada yer aldı. Yani Türk milleti mutsuz.
Neden, sorusuna onlarca başlıkta yüzlerce sahife cevaplar yazılabilir. Ama ben tek cümle ile özetleyeceğim; Türk Milletinin bizzat kendisi mutlu olmak istemedi.
Karnını da, kalbini de, beynini de dolduracak, doyuracak lidere sırtını döndü. Gitti emperyalistlerin yörüngesinde dönen lider ve partilere umut bağladı. Haliyle hem karnı boşaldı, hem kalbi boşaldı, hem de beyin boşaldı.
Bu kadar boşluk haliyle topluma mutsuzluk, ümitsizlik, şiddet ve vahşet olarak yansıdı.
Sosyal erozyon yaşanıyor
Tabii bu noktada bizzat sahada olan birisi olarak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in siyasi, ekonomik, milli, manevi ve sosyal tespitlerini, çıkış yollarını anlattık, anlatıyoruz da.
Örneğin FETÖ konusunda 20 yıldır bu sahifelerden, Meltem TV ekranlarından, her il ve ilçede vatandaşın ayağına giderek, gelen milli ve manevi tehlikeyi anlattık. Vatandaş kale almadı.
Milletimizde yaşanan sosyal erozyonu, manevi çöküşü aynı şekilde anlattık. Kale almadı.
Hele ekonomi! Kapitalist sömürü düzenini, faiz belasını, doların emek sömürüsünü ve bunları bitirecek tek kurtuluş yolunu (Milli Ekonomi Modeli'ni) anlattık, anlatıyoruz. Elin Hıristiyan'ı, Budist'i anladı. Benim Müslüman kardeşim sırtını döndü.
ABD'nin, AB'nin bu topraklar üzerindeki bitmeyen emellerini, güncel olaylarla ispatlı bir şekilde anlattı, anlatıyoruz da, vatandaş yine kale almadı.
Bu milletin gerek siyasi olarak, gerekse de mezhepsel olarak nasıl karşı karşıya getirildiğini, tek çıkışın Tevhidin merkezinde buluşmak olduğunu, anlattık, anlatıyoruz da. Ne Sünni el uzattı, ne Alevi, ne Caferi, ne Şii.
Bunların yanında bir de insanlar, seni suçlamaz mı? Değişik tabirler hatta iftiralar ile haklı çıkma gayretine girmez mi!
Haliyle insan karamsarlığa düşüyor. Neden insanlar gerçeğe sırtını dönüyor, gibi karamsarlık havası içine giriyorsun, şikâyete sarılıyorsun. Tabi bu hal insanın moralini bozuyor, gayretini azaltıyor, derken çıkışı yine Ehl-i Beyt İmamlarında buluyorsun.
İmam Cafer Hazretlerinin talebelerinden Alkame, İmam Sadık'ın (a.s) yanında insanların dilinden şikâyette bulununca İmam (a.s) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz insanların hoşnutluğunu elde etmek ve dillerine engel olmak mümkün değildir. Allah'ın, peygamberlerin, elçilerinin ve hüccetlerinin (a.s) güvende olmadıkları bir şeyden siz nasıl güvende olabilirsiniz? Halk, Peygamberimiz Muhammed'e (s.a.a) de şair ve deli demediler mi? Vasileri hakkında bundan daha fazlasını söylediler...
Yüce Allah hakkında bile uygun olmayan sözleri söyleyen diller, sizler hakkında uygunsuz sözler söylemekten nasıl sakınır?" (Emali'es-Seduk, 91/3)
Varsın insanlar istediklerini söylesin, istedikleri tercihi yapsın. Niyetimiz Allah (c.c) rızasıdır ve niyeti Allah rızası olanı Resulüllah (s.a.a.v) müjdelemiştir.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim, insanların hoşnutluğunu, Allah'ın hoşnutsuzluğuna sebep olacak bir şeyle talep ederse, kendisine insanların övgüsü yerine kınaması nasip olur.
Her kim, Allah'a itaati insanların gazabına tercih ederse, Allah onu, her düşmanın düşmanlığından, her hasetçinin hasedinden ve her saldırganın saldırısından korur. Aziz ve Celil olan Allah onun yar ve yardımcısı olur." (el-Kafi, 2/372/2).
Elhamdülillah niyetimiz Allah'ın rızası, gayretimiz Allah'a itaattir.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024