Ortadoğu ülkeleri içinde en kadim ülkelerden birisi İran ve doğal olarak büyük İsrail devleti amaçlı Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında parçalanması ve işgal edilmesi hedeflenen 22 İslam ülkesinden birisi.
Esasen P5+1 olarak adlandırılan, ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Çin ve Almanya ile 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan, 2018 yılında ABD'nin hiçbir geçerli gerekçe göstermeden çekilmesi, amacın üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu açıkça gösteriyor.
Bütün raporlar İran'ın kurallara uyduğunu gösteriyordu ama ABD bunları ısrarla reddediyordu. Nükleer mesele sadece bir bahane, ABD-İsrail ikilisi için asıl amaç, İran'ın BOP karşısındaki varlığını yok etmek.
Nükleer bahaneyle beraber İran'a yıllardır yaptırımlar uygulanıyor. Elbette ki bu yaptırımları sadece ABD yapmıyor. ABD, diğer ortaklarına da İran'a yaptırım konusunda her türlü uluslararası baskıyı uyguluyor.
İran, ekonomik sistem olarak diğer İslam ülkeleri gibi kapitalist sistemi uyguladığı için bu ekonomik yaptırımlar ona çok büyük darbe vuruyor.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Meltem TV'de yayımlanan ve yılın değerlendirilmesinin yapıldığı bir yılbaşı programında, kapitalist sistemi uygulayan bir devletin ismi İslam ülkesi olsa da gerçekte İslam ülkesi olamayacağını, çünkü insanların haklarının verilemeyeceğini, gelir adaletinin sağlanamayacağını belirtmişti.
Gerçekten de kapitalizm, doğal olarak gelir adaletsizliğini, işsizliği, fakirliği, yoksulluğu, açlığı, yolsuzluğu beraberinde getirmektedir.
ABD'nin başını çektiği Batılı ülkeler, BOP'u hayata geçirebilmek için İslam ülkelerinde en çok kaşıdıkları yer de bu ekonomik zafiyetlerdir.
Dikkat ederseniz, İran halkını da, İran yönetimine karşı hep bu noktadan kışkırtmakadırlar. İran da bunu gayet iyi görüyor.
İran yönetimi yıllardır bu hegemonyayı kırmanın hesaplarını yapıyor ama bugüne kadar bir türlü başaramadı.
Bu durumdan rahatsızlığını İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, BM 76. Genel Kurulu toplantısında şu sözlerle ifade etti:
"ABD emperyalizmi hem ABD içerisinde hem de dışarı da güvenilmezdir. ABD kendi yaşam şeklini değiştirmek yerine, dünya ile savaş şeklini değiştiriyor. Yaptırım uygulamak, ABD'nin yeni savaş şeklidir."
İran, Batılı ülkelerin yaptırımlarından kurtulmak istiyordu ama elbette ki bu, kurallarını Batının koyduğu ekonomik sistemle mümkün olmuyordu.
Sonunda, Rusya ve Çin gibi BRICS devletlerinin 2006 yılından bu yana uyguladığı Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli'ni fark ettiler.
Önceki gün İran İstanbul Başkonsolosluğu Siyasi Ateşesi, Bağımsız Türkiye Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. BTP'nin merhum Genel Başkanı Prof.Dr Haydar Baş için taziyelerini ilettikten sonra İran için son derece önemli bir talepte bulundu; İran'da bir Milli Ekonomi Modeli Kongresi yapmak için işbirliği teklif etti.
İran Başkonlosluğu'ndan gelen bu talep elbette ki çok önemli, çünkü bu İran devleti adına bir taleptir. Bir diğer önemli nokta ise bugüne kadar 10 uluslar arası MEM Kongresi yapıldı, bu kongrelere 550'yi aşkın dünya çapında bilim insanı katıldı ve bunlar bu eşsiz çözüm Modelini kendi ülkelerine taşıdılar, uygulanmasını sağladılar.
Şimdi aynı talep İran'dan geliyor.
İran'dan gelen bu talebin, İran'ın Şangay İşbirliği Teşkilatı'na (ŞİÖ) tam üye olmasından sonra gelmesi oldukça dikkat çekici.
Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta ŞİÖ'nün 21. Devlet Başkanları Zirvesi Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de gerçekleştirilmişti.
Zirvede konuşan İran Cumhurbaşkanı Reisi; uluslararası sistemin kutuplaşmaya ve bağımsız devletler lehine gücün yeniden dağılımına doğru değiştiğini belirtmiş ve ŞİÖ'yü ekonomik, siyasi ve demografik değerlere sahip bir örgüt ve küresel çok taraflılık için "itici bir güç" olarak nitelemişti.
Reisi, "Dünya yeni bir döneme girdi. Hegemonya ve tek taraflılık ortadan kalkıyor. Uluslararası sistemdeki güç bağımsız devletler lehine değişiyor" diye konuşmuştu.
Türkiye'nin "diyalog ortağı" olarak yer aldığı ŞİÖ, ilk olarak Şangay Beşlisi adıyla 1996'da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan temsilcilerinin Çin'in Şangay kentinde bir araya gelerek Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşması'nı imzalamasıyla kuruldu. 2001'de Özbekistan'ın da katılımıyla üye sayısı 6'ya çıkan Şangay Beşlisi'nin adı Şangay İşbirliği Örgütü olarak değişti. Pakistan ve Hindistan da daha sonra tam üye olarak örgüte kabul edildi. 2005'te ŞİÖ'ye gözlemci olarak kabul edilen İran'ın tam üyeliğinin onaylanmasıyla örgütün üye sayısı 9'a çıktı.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç yıl önce Rusya Devlet Başkanı Putin'e "Bizi de Şangay 5'lisine alın, AB'yi unutalım" demiş, ama ŞİÖ'nün NATO'nun muadili olduğu, NATO'dan çıkmadan Türkiye'nin ŞİÖ'ye dahil olamayacağı cevabını almıştı.
ŞİÖ'nün en büyük özelliği ABD'nin müttefiklerinin bulunmaması. Dolayısıyla Türkiye'nin mevcut anlayışla ŞİÖ'ye üye olma ihtimali hiç yok.
İranlı yetkililer ŞİÖ'nün en güçlü ülkeleri olan Rusya ve Çin'in Milli Ekonomi Modeli'ni uyguladığını, Sayın Baş'ın Rusya Duma'sında 2013'te 6 saat sunum yaptığını çok iyi biliyorlar. Elbette ki İranlı yetkililerin ŞİÖ'deki mevkidaşlarının da bu "MEM Kongresi" talebinde mutlaka etkisi vardır.
Netice olarak diyebiliriz ki; Milli Ekonomi Modeli'nin uygulama sahası her geçen gün daha da genişliyor; Modelin içinden çıktığı Türkiye ise hala bu eşsiz Modele sırt dönmeye devam ediyor. Her türlü yokluğa, açlığa, işsizliğe ve adaletsizliğe rağmen.
Artık millet olarak uyanmalı, bu eşsiz Modeli hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi'ni ve BTP Lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz, fırsat vermeliyiz.
Yoksa, uzak yakın her ülke aya giderken, bizler hala yaya olmaya devam ederiz.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024