İnsan doğup büyür. İş yapan veya yaptırandır.
Beğenen veya beğenmeyendir. Hayat bir iş bir aş, uyumak ve dinlenmek ile geçer. Halk arasında söylenen mükemmel temenni cümleleri vardır;
"Her şeyin hayırlısı, her şeyin iyisi…"
Her şeyin iyisini başarmak için iyi niyetle başlanılmalı, dürüstlükle işini yapmalıdır. Bu durumda iyi neticeler bekleyebiliriz.
İnsan fıtratı itibariyle tembelliğe, yalana, aldatmaya, ihanete meyledebilir.
İnsanı çalışkanlığa, doğruluğa, aldatmamaya, vefaya sahip çıkacağı eğitim ve öğretim ile yetiştiren toplumlar her sahada yükselir ileri giderler.
Allah Resûlü'nün (s.a.a) hadis-i şerifini hatırlayalım: "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir kişi kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe (gerçek mânâda) iman etmiş olmaz."
İbretlik bir hikâyede geçer.
Mesleğine ömrünü vermiş yaşlı bir marangoz, emekliliğini ister. Patronu, ondan son bir kez bir ev yapmasını rica eder. Marangoz, gönülsüz olduğu için, evi bozuk malzemeyle ve baştan savma yapar. İşi bitirince, patron kapıyı açmadan anahtarı marangoza uzatır;
"Bu ev senin" der.
Patron baştan, "Son bir isteğim var. Bütün masrafı bana ait. Bir ev yap bunu sana vereceğim" deseydi; o zaman evi hatasız yapardı.
Ne ekersen onu biçersin sözü vardır.
Kocası olmayan yaşlı kadın, tereyağı yapıp bakkala günlük olarak satıyor. Ancak bakkal tereyağını hiç tartmıyordu. Bir gün aklına bir şüphe düştü ve kadının getirdiği yağı tartmaya karar verdi. 1 kg olarak aldığı tereyağın aslında 900 gram olduğunu görünce çok sinirlendi. Ve ertesi gün kadın dükkâna gelince bakkal, "Bir daha senden tereyağı almayacağım" dedi.
Yaşlı kadın üzülerek, "Efendim bir yanlışım mı oldu?" diye sordu.
Bakkal, "Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın?" dedi.
Bunun üzerine kadın şöyle cevap verdi: "Benim terazim yok, daha önce sizden 1 kilo şeker almıştım onu tartı olarak kullanıyorum" dedi.
Toplumda kötülükler böyle yayılır. Bir-iki derken artık ayakaltına gelmeye başlar.
İyilikler de öyledir. Bir iki derken toplumu ve ülkeyi kaplar.
Gerek ailede, gerek çalıştığımız yerlerde her an dürüstlüğü yaşamalıyız.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.a) hadis-i şerifinde, "Aldatan bizden değildir" buyurmaktadır.
Gerek kendimiz ve gerek ülkemiz için ayık olmak zorundayız.
Ahlak ve maneviyat sorumluluğumda her an hürmet ve doğruluk gerekir.
Müslüman ebedi âlemin yolcusudur. Gölgesinde bir an durduğumuz dünya, gideceğimiz yer ahiretimizdir.
Ayet-i kerimede, "… Vema tükaddimu lienfüsikum min hayrin teciduhu indallah" buyurulur.
Anlamı: "Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz." (Bakara, 110).
Ebedi âlemde karşımıza çıkacak olanları buradan gönderiyoruz. Bozuk fikirler, uygunsuz davranışlar, isyan göndermeyelim.
Kâinatın ve her şeyin mutlak sahibi olan, Allah'a karşı dürüst olalım. İtikad, ibadet, ahlak görevlerimiz ile kâmil bir Müslüman olarak hayatımızı tamamlayalım.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021