Kahramanmaraş ve Hatay merkezli 11 ilimizde büyük yıkım gerçekleştiren depremlerden sonra gözler yine İstanbul'a çevrildi. Bilim insanları en geç 7 yıl içinde yaklaşık 7.5 büyüklüğünde bir depremden bahsediyorlar. Bu '7 yıl içinde', 7 yıl sonra anlamına gelmiyor; şu an ile 7 yıl arasında herhangi bir zaman…
Yani İstanbul için her an tetikte olmamız gereken bir dönemdeyiz.
Peki, depremin olmama ihtimali var mı? Elbette var.
Bilim insanları 7 yıl içinde deprem olma ihtimalini yüzde 65 olarak ifade ediyor. Yani yüzde 35 ihtimalle olmama ihtimali de var. Ama olma ihtimali daha fazla…
"Allah böyle bir felaketi yaşatmasın" diye dua ediyoruz ama İstanbul olarak mutlaka her an deprem olacakmış gibi de bilimsel olarak önlem alınmasının gerekliliğini vurguluyoruz. Önce tedbir, sonra takdir…
Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Marmara Denizi ve İstanbul ile alakalı şunları ifade ediyor:
"Burası bir deprem bölgesi. Her an 7 üzeri deprem olabilir. Ne zaman olur? Kimse bilmiyor. Bizim yer bilimleri camiası olarak yapacağımız çalışmalar orta ve uzun vadeli. En kısa vadede yapılması gereken, bina yapı stokunun güvenli hale getirilmesi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hızlı tarama yöntemiyle binaların güvenliği ve mevcut durumunu tespit eden çalışması var."
Evet, yıkıcı depremin zamanı tam olarak bilinmese dahi her an olma ihtimali, bina yapı stokunun güvenli hale getirilmesinin aciliyetini ortaya koyuyor.
Bu konuda zamanla yarışıldığını ifade edebiliriz.
Bu noktada bina sahipleri, binalarına güvensin ya da güvenmesin fark etmez mutlaka İBB'nin ücretsiz olarak yaptığı hızlı tarama yöntemine başvurmaları gerekiyor. Yapılan bu test, çok kapsamlı değil ama en azından ön inceleme. Bu testin sonucuna göre karot testi gibi daha kapsamlı incelemeler gerekebiliyor.
Ama bunlar ücretli olduğu için vatandaşlarımız pek yanaşmıyor.
Dahası, bu kapsamlı testlerin sonuçları e-devlete kaydediliyor ve riskli binaysa kentsel dönüşüm zorunlu hale gelebiliyor.
Maalesef ülkemizde kentsel dönüşümün de ciddi bir maliyeti var.
Kentsel dönüşümde bina sahipleri ilgili müteahhitle görüşüp anlaşmak zorundalar. Bazen dairelerin metrekareleri düşüyor, ama çoğunlukla da önemli miktarda fark ödemesi çıkıyor. Bu fark, dairenin durumuna göre 1 milyon, 1.5 milyon, 2 milyon lira ve daha yukarısı olabiliyor. Tabi, kredi faizi hariç…
Kredi faizleri konusunda da İBB, İstanbul Deprem Seferberlik Planı kapsamında "İstanbul Yenileniyor Sıfır Faizli Finansman" modelini sunuyor. Şöyle ki; binaları depreme karşı güçlendirmek isteyen İstanbullulara İBB tarafından sıfır faizli finansman desteği sunulacak. İBB riskli binada oturan vatandaşın kredi faizini ödeyecek. Kredinin üst limiti 1 milyon lira ve vadesi 10 yıl olarak belirlendi.
Bu projenin hayata geçirilebilmesi için İBB Meclisi'nin bu ayki oturumlarında onay çıkması bekleniyor. Çıkar mı? Bugüne kadar İmamoğlu'nun sunduğu birçok proje, İBB Meclisi'nde AKP-MHP çoğunluğu olduğu için geri çevrildi.
Diyelim ki onaylandı, ev sahibi vatandaş faizini İBB'nin ödeyeceği 1 milyon liralık kredi çekti. Faizsiz 10 yıllık bu meblağ bile aylık 8 bin 333 lira tutuyor. Asgari ücretin 8 bin 500 lira, emekli maaşlarının 5 bin 500 lira olduğu düşünüldüğünde milyonlarca vatandaşın bu faizsiz taksiti bile ödeme imkanı olmayacak.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, önceki gün yaptığı açıklamada, "İstanbul'da 1,5 milyon riskli konutu belirlediğimiz iki rezerv alana, hem Anadolu hem Avrupa yakasına taşıyacağız" ifadelerini kullandı. Birçok gazete de bu açıklamayı "İstanbul taşınacak" manşetiyle duyurdu.
Bu konuda da uzmanların ciddi uyarıları ve endişeleri var.
Şehir plancısı Profesör Murat Cemal Yalçıntan, "Şehrin kuzeye doğru taşınması öneriler arasında. Ama bu da beraberinde başka sorunları getiriyor. İstanbul'un doğal alanları, ormanları, nefes alabileceği, su depoları, su havzaları hep kuzey alanlarında yer alıyor. Siz buralara gidip yapılaşmayı açarsanız aslında İstanbul'un geleceğini de yok etmiş oluyorsunuz. Yani bugünü kurtarmak adına İstanbul'u kuzeye taşıyorsunuz belki ama İstanbul'un gelecekte doğayla barışık bir kent olarak kalmasının önünü alıyorsunuz. Yani işte su sorunu yaşıyoruz, hava kirliliği sorunu yaşıyoruz öyle değil mi? Bunu 20 sene sonra daha çok yaşayacağız."
Şehir Plancısı Tayfun Kahraman ise şu endişeleri dile getiriyor: "Bakan, 'İstanbul'da 1,5 milyon konut riskli, bu konutları rezerv alanlara taşıyacağız' dedi. İstanbul'daki binaları taramadan, alan çalışması yapmadan kaç yapının ve hangilerinin riskli olduğunu nasıl tespit ettiniz? Riskli yapıların hangileri olduğunu bilmeden sayısını bilmeniz vatandaşın göz koyduğunuz taşınmazlarını şimdiden belirlediğinizi gösteriyor. Peki, şehir merkezindeki mülklerine el koyacağınız vatandaşları hangi dağ başındaki rezerv alanlara taşıyacaksınız?"
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, vatandaşlarımız şu an bulundukları yerde, depreme dayanıklı bir konutta oturmak ister. Kimse şehir merkezinden uzaklaşıp, dağ başında oturmak istemez. Bu endişeleri giderecek bir çözüm bulunması lazım.
Çözüm rant amaçlı değil, vatandaşların sorunlarını çözme amaçlı olmalıdır.
Yapılan kentsel dönüşümlerde vatandaşların konutlarının metrekareleri korunmalıdır. Eğer merkezi yönetim ya da belediye kentsel dönüşümü hızlandırmak istiyorsa, müteahhitlere, yaptıkları binalar karşılığı vatandaşlara bir kuruş ödetmeden, farklı yerlerde imar hakkı vermelidir. Sosyal devletin gereği budur.
Şu bir gerçek ki, İstanbul'un kentsel dönüşümü, bina stokunun güçlendirilmesi ve depremlere her yönüyle hazırlığı sadece vatandaşlara, sadece belediyelere bırakılacak bir konu değildir. İstanbul depremi bir milli güvenlik sorunudur ve devletin, devleti idare eden hükümetin mutlaka işin merkezinde olması gerekmektedir.
Depremle mücadele devlet bütçesi gerektiren bir konudur.
Kaynak üretemiyor musunuz, o zaman bu işin yolunu, yöntemini ortaya koyan Milli Ekonomi Modeli'ne ve bu eşsiz modeli uygulayacak BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'a fırsat verin. Merak etmeyin, endişe duymayın, gençler halleder.
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025