İzzet için; insan onuru, karakter ağırlığı, ruh güzelliği diyebiliriz.
Her insanın kendince değeri vardır. Bu yönü ile insan kişiliğini korumak zorundadır. Altının, gümüşün, demirin, pamuğun, arının kendine göre değeri vardır.
Ayet-i kerimede buyruluyor: "… Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler." (Münafikun, 8).
İzzet Allah'ın isimlerindendir. Allah Resûlü'nün hayatı şeref, izzet ile tamamlanmıştır. Ehl-i Beyt'in izzetini görmek için Kerbela'ya bakmak yeterlidir.
Kerbela'da, Yezit ve taraftarlarınca izzet ayaklar altına düşürüldü. Hayâ, adalet, insaf ayaklar altına düşürüldü. Çünkü münafıklar için izzet ve haysiyet yoktur.
İzzet; menfaat, basit hevesler yüzünden ayakaltına düşürülmemelidir.
Kimisi vardır malına haset eder, kimisi ilmine, kimi de şeref ve haysiyetine haset eder. Çekemez. İtibarını yitirmesini ister. Değersiz olmasını ister.
Nerede olursak olalım kişiliği koruma görevimiz vardır. Namus kadar, iffet kadar, utanma kadar, haysiyet kadar izzet de önemlidir. Kadın olsun erkek olsun değer bilenler olabileceği gibi değersiz kılmak isteyenler de olacaktır. Bunun için karşımızdakini tanıyana kadar hakkında şöyledir böyledir demeyelim. Hem muhatabımızı tanırız, hem tedbirli oluruz.
Övülen, huzur ve güven veren davranış, kıymet bilmektir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey 1996 yılında FETÖ hareketine dikkatleri çekti. Gülen'e tarihi mektubunu yazdı. Türkiye'de başta diyanet olmak üzere komu ve özel kuruluşlara heyetler gönderdi. O dönem kendisine karşı bırakın teşekkürü cephe alındı. Daha ileri gidildi. Sonradan anlı şanlı zannedilen milletvekilleri, bakanlar devlet gücü ile üzerine yürüdü. Davalar açıldı. İftiralar kumpaslar…
TV'leri, gazeteleri ile yalan ve ihanetlerine devam ettiler. Muhterem Hocamız yılmadı. Bir santim geri çekilmedi. Ve nihayet haklılığı ortaya çıktı.
İzzet ve vakar budur.
Biz de şerefimizi koruduysak, bunu muhterem Hocama borçluyuz. Başka delile gerek yoktur.
"Ordu" dedi haklı çıktı. "Bayrak" dedi haklı çıktı. "Birlik, Ehl-i Beyt, Atatürk" dedi, haklı çıktı. Milli ekonomide sosyal devlette dünya projelerini uygulamaya başladı. Bunda da haklı çıktı. Hak adamı haklı çıkar. Haksızlık yapanın sonu rezil olmaktır.
Reisü'l-kurra, rahmetli Abdurrahman Gürses Hocaefendi'ye bir hacı selam yollar. "Hocam müsait ise vekâleten hacca gidebilir mi?" Abdurrahman Hoca "tamam" demiş ve hacca gidip dönmüş. Hacı efendi tekrar bir selam yollamış. "Gelsin mevlidimi okusun."
Kur'an'ın ahlakını, kıraati gibi nefes nefes yudumlayan Abdurrahman Hoca, bunu duyunca, hemen evini satıp vekâleten gittiği haccın parasını iade etmiş.
Gerçek âlimler dik duruşundan taviz vermezler. Allah'ın ihsan ve ikramını dünyevi hiçbir şeye değişmezler.
Şeyh Sadi şöyle bir menkıbe anlatır:
"Âlimlerden birinin çoluk çocuğu çok, geçinecek şeyleri ise azmış. Kendi hakkında iyi düşünen sahibi bir zata durumunu anlatmış. Bu yoldaki arzusundan dolayı büyük zatın canı sıkılmış ve bir edibin dilenciliğe tenezzülü onun nazarında çirkin görünmüş.
Mustarip bir çehre ile aziz dostunun yanına gitme.
Gidecek olursan onun da zevkini kaçırırsın. Nakledilmiştir ki, o zat onun maaşını biraz artırmış fakat ona olan muhabbeti çok azalmış.
O kimse birkaç gün geçtikten sonra o büyük zatın kendisine eskisi gibi sevgi göstermediğini görünce şöyle demiş: 'O, ne fena yemeklerdir ki, sen o yemekleri zilletle kazanıyorsun. Evet. Tencere ocağa konulmuş, fakat şerefin düşmüş ve devrilmiştir.'
Ekmeğim arttı, yüzümün suyu eksildi. Aç biilaç kalmak dilenme zilletinden daha iyidir." (Sadi, Gülistan. Akvaryum yy. İst.2005).
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021