Akdeniz'in en önemli stratejik noktalarından biri de hiç şüphesiz ki Mısır'dır.
Anadolu ile Mısır'ın bağları çok derinlerden birbirini etkiler. Bu, hem toprağın üstünde hem de altında böyledir. Depremlerde bile Afrika kıtasının Akdeniz'i sıkıştırması ile Türkiye deki faylar tetiklenir.
Türklerin Mısır ve Mısırlılarla ilk karşılaşması, Abbasiler'in m. 905 yılında yıkılmasıyla Tolun oğullarının eliyle olmuştur.
Mısır ve Mısırlılarla daha da yakınlaşmamız, Osmanlı'nın, 1516 yılında Mercidabık'ta, Memluklular'a ve zamanının Halifesine karşı yaptıkları, kazandıkları savaş ile olmuş.
Ridaniye Savaşı (1517) ile Osmanlı idaresine giren bölge, Osmanlı'nın karada Hicaz yarım adası, Ortadoğu ve Afrika'da egemenliğini, bunun yanında denizlerde doğu Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint okyanusunda hükümranlığını sağlamlaştırmıştır.
Yalnız, Mısır'la Osmanlı'nın Hükümranlık alanı genişlememiş, aynı zamanda vergi gelirleri de artmış.
Mısır, Osmanlı'nın can suyu oldu. Öyle ki, fethedilen İstanbul'un harap olan içme suyu şebekesi Mısır'dan gelen iki senelik vergi gelirleriyle, Mimar Sinan tarafından ab-ı hayat olarak İstanbul'a hediye edilmiştir.
Mısır'ın ele geçirilmesi ile Akdeniz'in önemli adalarından olan Rodos 1522 yılında, Kıbrıs 1571 yılında fethedilmişlerdi. Girit'in 1669 yılında fethedilmesiyle doğu Akdeniz korsanlardan arındırılmış güvenli sular hüviyetine Mısır ve Mısırlılarla kavuşmuştu.
İstanbul'dan İskenderiye'ye giden bir geminin kat ettiği mesafe 691 deniz milidir. Aynı geminin İskenderun Limanı için kat edeceği mesafe 777 deniz milidir. Denizden, İskenderiye İstanbul'a, İskenderun'dan daha yakındır. Bu yakınlıktan dolayı hac gibi meşakkatli bir ibadetin en güvenilir en kısa şekli, Mısır üzerinden olmuştur yıllar boyu.
Mısır ve Mısırlıların Osmanlılara çok faydası olmuş, kâh Hicaz'da 1801 yılında başlayan Vahhabi isyanları bastırılmış (1818) kâh Akdeniz'deki Mora ve Girit (1824) ayaklanmaları...
Hatta dünyaca ünlü Piri Reis'imizin Hint Okyanusu'nda Portekizlilerle savaşmaya başlaması, Hint Okyanusu'ndaki Müslüman halklara yardımı, hep Mısır ve Mısırlılar sayesinde olmuştur.
Mısır ve Mısırlılar Osmanlı için güvenli bir liman ve üs olmuştu. Mısır ve Mısırlılarla iyi olduğumuzda zamanın dünya ticaretini, meşhur adıyla İpek Yolu'nu kontrol altına alıp sevk ve idare edebilmiş, gelirimize gelir katmışız.
Ne zaman Mısır ve Mısırlılarla aramız bozulmuş, Kızıldeniz'i, Hint Okyanusu'nu kaybetmişiz. Akdeniz'de nefesimiz kesilmiş. Gelirlerimiz düşmüş, dünyadan ilk defa borç almışız. (1854)
Mora yarımadası, Yunanistan elimizden çıkmış. Ortadoğu'da arkadan hançerlenmişiz. Anadolu'da Kütahya'ya kadar (1833) işgal edilmişiz. Mısır'ı kaybetmemizden dolayı Afrika, Ortadoğu, Yemen, Uzakdoğu ile bağlarımız kesilmiş yollarımız tıkanmış.
Mısır'la iyi olduğumuz zaman bu bölgelerde, ekonomimiz, itibarımız, sesimiz ve en önemlisi bayrağımız çok güzel gözüküyordu.
Unutmamamız gereken, geçmişteki yaşanan hatalar veya tecrübeler; Mısır'la Anadolu'nun tarihteki ilk savaşı Kadeş savaşıdır. Bu savaş, ne Hititlilere ne de Mısırlılara hiçbir şey kazandırmadı! Tarihe mal olan ilk barış antlaşması dışında.
Bir daha Kadeş'i yazmaya gerek var mı, kardeşlik baki iken! Kadeş antlaşması (m.ö. 1285) İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir!
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023