Geçen Pazartesi günü değerli yazarlarımızdan Haydar Bektaş Bey, bizzat yaşayıp kaleme aldığı yazı, Diyanetin, namaz kıldırmak için milletin önüne geçen müftülerin, imamların itikadı halinin küçük bir örneğiydi.
Sayın Bektaş, bir cenaze münasebetiyle Trabzon'un Düzköy ilçesinin bir mahallesinde camisinde namaz öncesi müftünün vaazını anlatıyor.
Müftü; "Hiçbir şeyden tam emin olmayın, her şeye şüpheyle yaklaşın. Cemaatlerden, tarikatlardan uzak durun. Ben ayağıma sıkmayı severim, benim her söylediğime inanmayın, güvenmeyin, Diyanet'e de güvenmeyin; alimlere, hocalara da inanmayın, güvenmeyin." Aynı müftü, Peygamber de hata yaptı, ona da güvenmeyin, diyor.
Dinen bu müftünün söylediklerinin ne anlama geldiğini Sayın Bektaş yazısında anlattı. Özetle, bu kişi imanıyla oynamış, artı bu kişiye, 'müftü haklı, doğru söylüyor' diyenlerin imanıyla da oynamış.
Yalnız bu müftü rütbeli kişiye şunu sormak isterim; Peygambere bile şüpheyle yaklaşın, diyen bu kişi, Cumhurbaşkanının dediklerine şüpheyle bakın, diyebilir mi?
Gerçek olan şu ki! Bu sahne sadece Trabzon-Düzköy ilçesinde yaşanmıyor. Türkiye'nin hemen her noktasında, 85 bin caminin çoğunda yaşanıyor.
Nasıl mı?
F. Gülen'nin ilk darbe girişimi bu milletin imanına karşı gerçekleşti. Daha bu darbe gerçekleştirilmeden ve gerçekleştirildikten sonra bu darbecilere karşı mücadele veren sadece Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu oldu.
Sayın Baş, Erdoğan'dan, Bahçeli'ye, Muhsin Yazıcıoğlu'ndan, Erbakan'a, cemaatlere, Diyanete, müftülere, sosyal toplum örgütlerine kadar her kuruma heyetler göndererek, 'bu darbeyi önlemek, bitirmek ve milletin imanını kurtarmak için beraber hareket etme' teklifi yaptı. Hepsi geri çevirdi. Sayın Baş mücadelesini tek başına yaptı, yapıyor. Kurtara bildiklerini kurtarıyor.
Nasıldı bu manevi darbe, diye soranlar olabilir!
-'Allah'tan başka ilah yoktur' diye kişi, 'Muhammed Resulüllah' demese bile iman ehlidir.
-Yahudi ve Hıristiyanlarda cennete gidecektir.
-İslam yanlış anlaşılan bir dindir.
-Kuran'daki, Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili ayetler çok sert aynı zamanda o günkü Yahudi ve Hıristiyanları kapsar. Günümüzdeki Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili değildir.
-Hz. Peygamber postacıdır. Allah'tan ayetleri getirdi ve gitti.
-Müslüman kadınlarla, Hıristiyan erkekler evlenebilir.
-Müslümanlarla, Hıristiyan ve Yahudiler ortak ibadet edebilir.
-Bu üç inançta aynı ilaha inanıyor gibi 'dinler arası diyalog' darbesi gerçekleşti.
Sayın Baş'ın, bu darbeye karşı Kuran ışığında beraber karşı koyalım, çağrısına cevap vermeyenler zamanla bu darbenin ortağı oldular.
-Vatikan'a, 'kutsiyetpenahları' (manevi kişiliğine sığınılan kişi) başlığıyla başlayan mektup yazıldı.
-Cuma namazlarında okunan 'Allah katında tek din İslam'dır' ayetinin okunmaması emredilirken meydanlarda 'dört kutsal din' söylemleri başladı.
-Başbakanlar, bakanlar, Diyanet işleri başkanı, müftüler Papaz ve Hahamlarla iftar sofralarını paylaştı. Papa'nın dua etmesini istediler. Amin, dediler.
-Eski Başbakan A. Davutoğlu, Kuran'a rağmen 'İbrahimi dinler' tabirini kullandı.
-Bir AKP milletvekili, 'Erdoğan, bizim için ikinci peygamber gibidir' dedi.
-Eski iç işleri bakanı (Efkan Al), 'Peygamber hata yaptı, biz yapmadık' dedi.
-Diyanetten iki dönemli sorumlu olan AKP vekili Mehmet Aydın, 'irşadı en büyük dinsizlik' olarak tabir etti.
-Bu dönemlerdeki Diyanet işleri başkanları, F. Gülen ve Hocası Said Nursi'yi öve öve bitiremediler.
Nakşisinden, Süleymancısına, Nurcusundan, Adıyamancısına kadar iman sahnesinde gösteri yapanların bu tabloya çıtları çıkmadı. Hele bugünlerin meşhur ismi Adil Öksüz'ün, din pazarında şöhret yapmış Cübbeli ile diyalogları her şeyi anlatıyor zaten.
İşte milletin maneviyatına darbe yapan bu darbecilere o gün cevap verilmemesi, akabinde göz önünde, açık destekle güçlenmelerini sağlamıştı. İstedikleri güce ulaşan bu zihniyet, 15 Temmuz'da da devletin varlığına, milletin birliğine bir kalkışma gerçekleştirdi.
Evet, şimdi siyaset ve yargı, FETÖ hareketini bitirmek için her yerde bylock arıyor.
Gönüllerdeki bylocklar temizlenmeden bu iş bitmez. Neden, sorusuna Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözü ile cevap vereyim; "Dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzdür. Milli bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüzdür."
Sayın Bektaş, bir cenaze münasebetiyle Trabzon'un Düzköy ilçesinin bir mahallesinde camisinde namaz öncesi müftünün vaazını anlatıyor.
Müftü; "Hiçbir şeyden tam emin olmayın, her şeye şüpheyle yaklaşın. Cemaatlerden, tarikatlardan uzak durun. Ben ayağıma sıkmayı severim, benim her söylediğime inanmayın, güvenmeyin, Diyanet'e de güvenmeyin; alimlere, hocalara da inanmayın, güvenmeyin." Aynı müftü, Peygamber de hata yaptı, ona da güvenmeyin, diyor.
Dinen bu müftünün söylediklerinin ne anlama geldiğini Sayın Bektaş yazısında anlattı. Özetle, bu kişi imanıyla oynamış, artı bu kişiye, 'müftü haklı, doğru söylüyor' diyenlerin imanıyla da oynamış.
Yalnız bu müftü rütbeli kişiye şunu sormak isterim; Peygambere bile şüpheyle yaklaşın, diyen bu kişi, Cumhurbaşkanının dediklerine şüpheyle bakın, diyebilir mi?
Gerçek olan şu ki! Bu sahne sadece Trabzon-Düzköy ilçesinde yaşanmıyor. Türkiye'nin hemen her noktasında, 85 bin caminin çoğunda yaşanıyor.
Nasıl mı?
F. Gülen'nin ilk darbe girişimi bu milletin imanına karşı gerçekleşti. Daha bu darbe gerçekleştirilmeden ve gerçekleştirildikten sonra bu darbecilere karşı mücadele veren sadece Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu oldu.
Sayın Baş, Erdoğan'dan, Bahçeli'ye, Muhsin Yazıcıoğlu'ndan, Erbakan'a, cemaatlere, Diyanete, müftülere, sosyal toplum örgütlerine kadar her kuruma heyetler göndererek, 'bu darbeyi önlemek, bitirmek ve milletin imanını kurtarmak için beraber hareket etme' teklifi yaptı. Hepsi geri çevirdi. Sayın Baş mücadelesini tek başına yaptı, yapıyor. Kurtara bildiklerini kurtarıyor.
Nasıldı bu manevi darbe, diye soranlar olabilir!
-'Allah'tan başka ilah yoktur' diye kişi, 'Muhammed Resulüllah' demese bile iman ehlidir.
-Yahudi ve Hıristiyanlarda cennete gidecektir.
-İslam yanlış anlaşılan bir dindir.
-Kuran'daki, Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili ayetler çok sert aynı zamanda o günkü Yahudi ve Hıristiyanları kapsar. Günümüzdeki Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili değildir.
-Hz. Peygamber postacıdır. Allah'tan ayetleri getirdi ve gitti.
-Müslüman kadınlarla, Hıristiyan erkekler evlenebilir.
-Müslümanlarla, Hıristiyan ve Yahudiler ortak ibadet edebilir.
-Bu üç inançta aynı ilaha inanıyor gibi 'dinler arası diyalog' darbesi gerçekleşti.
Sayın Baş'ın, bu darbeye karşı Kuran ışığında beraber karşı koyalım, çağrısına cevap vermeyenler zamanla bu darbenin ortağı oldular.
-Vatikan'a, 'kutsiyetpenahları' (manevi kişiliğine sığınılan kişi) başlığıyla başlayan mektup yazıldı.
-Cuma namazlarında okunan 'Allah katında tek din İslam'dır' ayetinin okunmaması emredilirken meydanlarda 'dört kutsal din' söylemleri başladı.
-Başbakanlar, bakanlar, Diyanet işleri başkanı, müftüler Papaz ve Hahamlarla iftar sofralarını paylaştı. Papa'nın dua etmesini istediler. Amin, dediler.
-Eski Başbakan A. Davutoğlu, Kuran'a rağmen 'İbrahimi dinler' tabirini kullandı.
-Bir AKP milletvekili, 'Erdoğan, bizim için ikinci peygamber gibidir' dedi.
-Eski iç işleri bakanı (Efkan Al), 'Peygamber hata yaptı, biz yapmadık' dedi.
-Diyanetten iki dönemli sorumlu olan AKP vekili Mehmet Aydın, 'irşadı en büyük dinsizlik' olarak tabir etti.
-Bu dönemlerdeki Diyanet işleri başkanları, F. Gülen ve Hocası Said Nursi'yi öve öve bitiremediler.
Nakşisinden, Süleymancısına, Nurcusundan, Adıyamancısına kadar iman sahnesinde gösteri yapanların bu tabloya çıtları çıkmadı. Hele bugünlerin meşhur ismi Adil Öksüz'ün, din pazarında şöhret yapmış Cübbeli ile diyalogları her şeyi anlatıyor zaten.
İşte milletin maneviyatına darbe yapan bu darbecilere o gün cevap verilmemesi, akabinde göz önünde, açık destekle güçlenmelerini sağlamıştı. İstedikleri güce ulaşan bu zihniyet, 15 Temmuz'da da devletin varlığına, milletin birliğine bir kalkışma gerçekleştirdi.
Evet, şimdi siyaset ve yargı, FETÖ hareketini bitirmek için her yerde bylock arıyor.
Gönüllerdeki bylocklar temizlenmeden bu iş bitmez. Neden, sorusuna Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözü ile cevap vereyim; "Dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzdür. Milli bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüzdür."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025