-Görüyor musun?
-Çocukları mı?
-Her zamanki gibi okullarına gidiyorlar.
-Ama bugün karne alacaklar.
-Aaaa... Nasıl da farkedemedim.
-Hadi seninle okula gidelim.
-Okula mı?
-Neden olmasın?
İki yaşlı çift, balkondan seyrettikleri öğrencilerin karne gününe katılmak için okulun bahçesine geldiler.
Yaşlı nine ayakta duramadığı için geçip kenarda oturdu. Yaşlı dede incecik bacaklarıyla gurur ve heyecan gününde ayakta durmaya çalışıyordu...
Nine çoktan eski günlere gitmiş hayal âlemine dalmıştı.
Karne günü sabah erkenden kalkmış bir daha uyuyamamıştı. Annesine heyecandan yığınla sorular soruyor yüreği sağa sola savrulan, göklerde özgürce süzülen uçurtma gibi yerinde duramıyordu.
Annesine hazırladığı kahvaltıyı yiyememiş bir iki lokma ile geçiştirmişti.
Dedesi, annesi ve halası karne günü yanına gelmişlerdi. Merasim yapılırken sürekli sevinçlerine ortak olan dedesine bakıyor tomurcuklar gibi tebessümler gösteriyordu.
Bir de şiir okumuştu ya karne günü. Bakın şiir okuyan öğrenciyi dinleyince yaşlı nine nasıl da iftihar ve sevinç gözyaşları akıtıyordu.
Öğretmenlerine bir başka bakıyordu bugün. Sanki onları hiç görmemişti, sanki onlara hiç soru sormamıştı. Bugün karne günü mü yoksa ayrılık, hasret, sevinç günü mü? Bu duygularla hemen yanında duran Ayfer öğretmen annenin iç duyguları okuyan merhamet hassasiyetiyle elini omuzuna koymuş başını okşuyordu. Yüreğinin çiçek çiçek açan, filizlenen duygularına tercüman oluyordu.
Nine derin duygulara dalmıştı ki alkış sesiyle tekrar daldığı hayal aleminden uyandı. O da ne bu sesi tanıyordu. Yanındaki adama seslenerek: Evladım yardım eder misin ayağa kalkacağım. Adam tamam teyze dedi ve yardım edip ayağa kaldırdı. Konuşan emekli öğretmen olan kocası Şinasi beydi. Onu uzaktan görünce:
-Şuna bak yıllarca karne alacak yavruları yetiştişti. Karnenin suyu oldu. Kokusu oldu. Yıllar sonra hala elinde karne. Hiç büyümemiş Şinasi... Annesinin diktiği siyah önlüğü ile sağa-sola neşe saçan çocukluk tebessümleriyle karne alan yavruya dönmüş. Durun bakalım ne diyor.
"Evlatlarım beni sizin gibi yüreği berrak, ilim yolunun büyük ufuklu çiçekleri karşısına çıkaran ve okul üçüncüsüne hediye vermemi isteyen idarecilere teşekkür ederim. Ben de bu hediyeyi öğrencimize vermenin mutluluğu ile heyecanlandım. Kendisine ileriki yıllarında da başarılarının devamını temenni ederim.
Şinasi bey konuşmasını bitirince gelip ninenin yanında yine ayakta duruyordu. Nine:
-Ne çabuk ta gittin. Nereden buldular seni deyince.
-"Karne" deyip geçme. O öyle bir çiçektir ki herkes kokusunu duyamaz. O öyle bir çıraktır ki her usta kıymetini bilemez. O öyle bir cevherdir ki, herkes kıymetini bilemez.
-Yine edebî konuştun. Nerdeyse şiir bile dizeceksin.
Karne karne sen alın terimsin
Öğretmenimin mektubu emeğimsin
Notlarımın özeti bilgimin aynası
Karnem, derslerim resmisin
* * *
Çağlarım, ağlarım, nazlanırım
Çocuğum ben notlarımı aşarım
Saklıdır içimde başarının sırları
Umutla, gayretle, çalışkanlıkla çağlarım
-Şinasi bey ben çok yoruldum hadi artık gidelim çocuklar mı karne alıyor yoksa Şinasi mi? Burada durdukça neredeyse karne gününde sabaha kadar şiir okuyacaksın.
-Çocukları mı?
-Her zamanki gibi okullarına gidiyorlar.
-Ama bugün karne alacaklar.
-Aaaa... Nasıl da farkedemedim.
-Hadi seninle okula gidelim.
-Okula mı?
-Neden olmasın?
İki yaşlı çift, balkondan seyrettikleri öğrencilerin karne gününe katılmak için okulun bahçesine geldiler.
Yaşlı nine ayakta duramadığı için geçip kenarda oturdu. Yaşlı dede incecik bacaklarıyla gurur ve heyecan gününde ayakta durmaya çalışıyordu...
Nine çoktan eski günlere gitmiş hayal âlemine dalmıştı.
Karne günü sabah erkenden kalkmış bir daha uyuyamamıştı. Annesine heyecandan yığınla sorular soruyor yüreği sağa sola savrulan, göklerde özgürce süzülen uçurtma gibi yerinde duramıyordu.
Annesine hazırladığı kahvaltıyı yiyememiş bir iki lokma ile geçiştirmişti.
Dedesi, annesi ve halası karne günü yanına gelmişlerdi. Merasim yapılırken sürekli sevinçlerine ortak olan dedesine bakıyor tomurcuklar gibi tebessümler gösteriyordu.
Bir de şiir okumuştu ya karne günü. Bakın şiir okuyan öğrenciyi dinleyince yaşlı nine nasıl da iftihar ve sevinç gözyaşları akıtıyordu.
Öğretmenlerine bir başka bakıyordu bugün. Sanki onları hiç görmemişti, sanki onlara hiç soru sormamıştı. Bugün karne günü mü yoksa ayrılık, hasret, sevinç günü mü? Bu duygularla hemen yanında duran Ayfer öğretmen annenin iç duyguları okuyan merhamet hassasiyetiyle elini omuzuna koymuş başını okşuyordu. Yüreğinin çiçek çiçek açan, filizlenen duygularına tercüman oluyordu.
Nine derin duygulara dalmıştı ki alkış sesiyle tekrar daldığı hayal aleminden uyandı. O da ne bu sesi tanıyordu. Yanındaki adama seslenerek: Evladım yardım eder misin ayağa kalkacağım. Adam tamam teyze dedi ve yardım edip ayağa kaldırdı. Konuşan emekli öğretmen olan kocası Şinasi beydi. Onu uzaktan görünce:
-Şuna bak yıllarca karne alacak yavruları yetiştişti. Karnenin suyu oldu. Kokusu oldu. Yıllar sonra hala elinde karne. Hiç büyümemiş Şinasi... Annesinin diktiği siyah önlüğü ile sağa-sola neşe saçan çocukluk tebessümleriyle karne alan yavruya dönmüş. Durun bakalım ne diyor.
"Evlatlarım beni sizin gibi yüreği berrak, ilim yolunun büyük ufuklu çiçekleri karşısına çıkaran ve okul üçüncüsüne hediye vermemi isteyen idarecilere teşekkür ederim. Ben de bu hediyeyi öğrencimize vermenin mutluluğu ile heyecanlandım. Kendisine ileriki yıllarında da başarılarının devamını temenni ederim.
Şinasi bey konuşmasını bitirince gelip ninenin yanında yine ayakta duruyordu. Nine:
-Ne çabuk ta gittin. Nereden buldular seni deyince.
-"Karne" deyip geçme. O öyle bir çiçektir ki herkes kokusunu duyamaz. O öyle bir çıraktır ki her usta kıymetini bilemez. O öyle bir cevherdir ki, herkes kıymetini bilemez.
-Yine edebî konuştun. Nerdeyse şiir bile dizeceksin.
Karne karne sen alın terimsin
Öğretmenimin mektubu emeğimsin
Notlarımın özeti bilgimin aynası
Karnem, derslerim resmisin
* * *
Çağlarım, ağlarım, nazlanırım
Çocuğum ben notlarımı aşarım
Saklıdır içimde başarının sırları
Umutla, gayretle, çalışkanlıkla çağlarım
-Şinasi bey ben çok yoruldum hadi artık gidelim çocuklar mı karne alıyor yoksa Şinasi mi? Burada durdukça neredeyse karne gününde sabaha kadar şiir okuyacaksın.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021