Necd bölgesindeki Vehhabiler 1800 yılından itibaren güçlenmeye başlayarak Mekke'yi sıkıştırmaya başlamışlar, Taif'i ele geçirmişlerdi.
1802 yılında Vehhabiler tarafından on muharrem günü Kerbela işgal edilmiş ve işgal esnasında bazı kaynaklarda 2 bin, bazı kaynaklarda ise 10 bin Şii Müslüman'ın katledildiği bildirilmiştir. Vehhabiler, İmam Hüseyin'in (a.s.) kabrini yakıp yıkmışlardı.
Vehhabiler, yalnız Şiilere saldırmamışlar, hemen ardından boş durmayıp Sünni Arapların yaşadığı, Mekke'yi 1803 yılında işgal etmişlerdi. Ne bir türbe ne de bir mezar taşı bırakmayan Vehhabiler başta Hz. Hatice annemizin evi olmak üzere sahabeden ileri gelenlere ait oldukları bilinen hatıra olarak korunan evleri bile yıkmışlardı.
Medine'yi 1805 yılında ele geçiren Vehhabiler başta Baki kabristanı olmak üzere şehirdeki türbeleri ve mezar taşlarını yıktılar. Peygamber Efendimizin (s.a.a.) türbesindeki süslemeler tahrif edilip, değerli eşyaları gasp ettiler.
Vehhabilerin bu işgalleri neticesinde Osmanlı Sultanı II. Mahmud, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'ya Vehhabilere karşı harekete geçmesini emretti. 1812 yılında Mekke ve Medine ancak geri alınabilmişti. Vehhabilerin merkezi Riyad'ın hemen yanı başındaki Der'iyye 1818 yılında ele geçirilebilmiş, Abdullah b. Suud ve yakın çevresi ilk başta Mısır'a oradan da deniz yolu ile İstanbul'a getirilmiş idam cezası ile cezalandırılmışlardı. Şimdiki Suud kralının büyük dedesi İstanbul'da 1820 yılında idam edilmiştir.
Gelelim Muhammed b. Abdulvahhab'a (m. 1703-1792). Aslen nereli ve kimlerden olduğu belli olan fakat bazı kaynaklarda ilim tedrisatı için Şam'ı, Bağdat'ı, Basra'yı dolaştığı, bazılarında ise maddi imkansızlıklardan dolayı, yalnız necd bölgesinde yaşadığı söylenen ilginç kişi.
Muhammed b. Abdulvahhab 42 yaşına kadar evlenmemiş ve Suud kabilesinin yaşadığı Der'iye bölgesine gelerek bu kabile reisinin kız kardeşini alarak onlara enişte olmuştur. Şu anda dahi resmi olarak Suudi Arabistan devletinin resmi kurucusu olarak kabul edilen Abdulvehhab, ölene kadar bu kabilenin reisi olmuş, dini liderliği ise Suudi Arabistan devletinin devamına kadar sürecektir.
Abdulvehhabın fikirleri İngilizlerin işgal ettiği Müslüman sömürgelerde yayılmış olup bunun dışında kalan bölgelerde besleye bildikleri kişiler dışında bir taraftar bulamamıştır.
Tarihte İngilizlerin Suud Ailesine, kabilesine gösterdiği destek takdire şayandır. İngilizler bu destek uğruna Hicaz Emiri Şerif Hüseyin'i bile harcamışlardır.
Abdulvehhab ile ilgili gerekli bilgileri öğrenmek isteyenlerin, çok değerli Üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler adlı eserin 127. sayfasından 137. sayfasına kadar okumaları yeterli olacaktır.
Vehhabiler'in Kerbela'dan Necef'e, İmam Ali (a.s.) türbesini yıkmaya giderken çölde karşılaştıkları bazı tabiatüstü olaylardan korkarak döndükleri yazılıdır.
1802 yılında Vehhabiler tarafından on muharrem günü Kerbela işgal edilmiş ve işgal esnasında bazı kaynaklarda 2 bin, bazı kaynaklarda ise 10 bin Şii Müslüman'ın katledildiği bildirilmiştir. Vehhabiler, İmam Hüseyin'in (a.s.) kabrini yakıp yıkmışlardı.
Vehhabiler, yalnız Şiilere saldırmamışlar, hemen ardından boş durmayıp Sünni Arapların yaşadığı, Mekke'yi 1803 yılında işgal etmişlerdi. Ne bir türbe ne de bir mezar taşı bırakmayan Vehhabiler başta Hz. Hatice annemizin evi olmak üzere sahabeden ileri gelenlere ait oldukları bilinen hatıra olarak korunan evleri bile yıkmışlardı.
Medine'yi 1805 yılında ele geçiren Vehhabiler başta Baki kabristanı olmak üzere şehirdeki türbeleri ve mezar taşlarını yıktılar. Peygamber Efendimizin (s.a.a.) türbesindeki süslemeler tahrif edilip, değerli eşyaları gasp ettiler.
Vehhabilerin bu işgalleri neticesinde Osmanlı Sultanı II. Mahmud, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'ya Vehhabilere karşı harekete geçmesini emretti. 1812 yılında Mekke ve Medine ancak geri alınabilmişti. Vehhabilerin merkezi Riyad'ın hemen yanı başındaki Der'iyye 1818 yılında ele geçirilebilmiş, Abdullah b. Suud ve yakın çevresi ilk başta Mısır'a oradan da deniz yolu ile İstanbul'a getirilmiş idam cezası ile cezalandırılmışlardı. Şimdiki Suud kralının büyük dedesi İstanbul'da 1820 yılında idam edilmiştir.
Gelelim Muhammed b. Abdulvahhab'a (m. 1703-1792). Aslen nereli ve kimlerden olduğu belli olan fakat bazı kaynaklarda ilim tedrisatı için Şam'ı, Bağdat'ı, Basra'yı dolaştığı, bazılarında ise maddi imkansızlıklardan dolayı, yalnız necd bölgesinde yaşadığı söylenen ilginç kişi.
Muhammed b. Abdulvahhab 42 yaşına kadar evlenmemiş ve Suud kabilesinin yaşadığı Der'iye bölgesine gelerek bu kabile reisinin kız kardeşini alarak onlara enişte olmuştur. Şu anda dahi resmi olarak Suudi Arabistan devletinin resmi kurucusu olarak kabul edilen Abdulvehhab, ölene kadar bu kabilenin reisi olmuş, dini liderliği ise Suudi Arabistan devletinin devamına kadar sürecektir.
Abdulvehhabın fikirleri İngilizlerin işgal ettiği Müslüman sömürgelerde yayılmış olup bunun dışında kalan bölgelerde besleye bildikleri kişiler dışında bir taraftar bulamamıştır.
Tarihte İngilizlerin Suud Ailesine, kabilesine gösterdiği destek takdire şayandır. İngilizler bu destek uğruna Hicaz Emiri Şerif Hüseyin'i bile harcamışlardır.
Abdulvehhab ile ilgili gerekli bilgileri öğrenmek isteyenlerin, çok değerli Üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler adlı eserin 127. sayfasından 137. sayfasına kadar okumaları yeterli olacaktır.
Vehhabiler'in Kerbela'dan Necef'e, İmam Ali (a.s.) türbesini yıkmaya giderken çölde karşılaştıkları bazı tabiatüstü olaylardan korkarak döndükleri yazılıdır.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023