Dünya yapay zeka ile uğraşırken bizler yapay gündemlerle meşgul oluyoruz. İlginçtir! Bu gündemleri oluşturan AKP, ateşleyen MHP, benzin döken ise CHP zihniyetleridir. Sanki ortada bir oyun var ve herkes rolünü layığıyla (!) oynuyor gibi.
ABD başkan adayı Joe Biden, Aralık 2019 yılında bir röportaj yapmış. Röportajında Türkiye ile ilgili bir soruya malum cevabı vermiş.
Bu cevap verildiğinde aynı parti iktidardaydı. Aynı Dışişleri Bakanı görevdeydi. MİT ve Genelkurmay istihbaratını da aynı isimler yönetiyordu.
Eğer o gün gerekli cevap verilmediyse bu, dış politikadaki ciddiyetsizliğin göstergesidir.
Diğer taraftan bu açıklamayı bir gazeteci veya medya grubu bugün, gündeme getirse, dersin ki, gündem oluşturmak, popüler olmak, yaranmak vs. istiyor.
Ama bu konuyu Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı eğer gündeme getiriyorsa burada bir art niyet var, çaresizliği örtme gayreti var, hedef saptırma var, birilerini dile düşürme gayreti var ve de dış politikayı, parti siyasetine alet etme var.
Bir de gerçekler var. Bence, Fahrettin Altun Bey yanlış pas attı. Bu pas, kendilerini ofsayda düşürdü.
Çünkü medya ve insanlar, 'Ülkemiz siyaseti dışarıdan dizayn ediliyor mu?' sorusu soruyor ve arşivleri açıyor.
Menderes'ten, darbelerden, Özal'dan, Çiller'den, Refah-Yol'dan, 28 Şubat'tan, malum Bahçeli koalisyondan ve AKP'ye kadar olan ve hala medyada kayıtlı sözler, yazışmalar, mektuplar ortaya konuyor.
Örneğin 2002'de yazılmış bir mektup var ortada ve bu mektup, o günlerde Meclis gündemine de geldi. Bir çok yazar değişik yıllarda bu mektubu köşesine taşıdı. Hatırladınız mı?
AKP'nin seçimleri kazandığının ertesi günü yani 4 Kasım 2002 tarihli ve ABD Savunma Bakan Vekili Paul Wolfwitz'e yazılan mektup.
"Değerli Dr. Wolfowitz!
Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan size ulaştırmak isterim.
Seçim sonuçlarının, bizim Genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmî konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır.
Bilmenizi isterim ki, onların müreffeh, seküler ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.
Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 0533 7... Bu yardım ve ülkemize geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler. Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. (Recep Tayyip Erdoğan Genel Başkan)"
Bu mektuptan 10 gün sonra Sayın Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile görüştü.
Özkük'ün, Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde, 'pişmiş aşa, soğan doğramam' sözleri de malum.
Yine arşivleri karıştırırken Cem Özer'in +1 TV'deki programına konuk olan Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı'nın açıklamaları karşımıza çıkıyor.
Karslı, bugün hedefe konulan Abdurrahman Dilipak'ın sözlerini, şahitler göstererek anlatıyor.
Karslı; "… Hatta benden yaşça büyük olduğu için ben ona 'ağabey' diye hitap ederim.
Fikrini söylerken, 'AKP bir proje partisidir' dedi. 'Ne projesi' dediler.
90'lı yıllarının başından sonra küresel güçler, emperyalist güçler bunun içinde ABD, İngiltere İsrail de var, Türkiye'ye gidip gelmeye, bizlerle de görüşmeye başladı.
'Niye gelip gidiyorlardı?' dediler.
'Bundan sonra Türkiye'de, siyasal İslamcılarla birlikte çalışmak istiyoruz. Çünkü yükselen trend siyasal İslam. Çünkü Erbakan hoca ve ekibi gittikçe yükselen trendde puan almaya başlamış. Biz, sizinle çalışmak istiyoruz, anlaşma yapalım' dediklerini kendi anlattı."
Bizden üç şeyi talep ediyorlar;
1- Biz, sizi iktidara taşıyalım.
2- Size, iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim.
3- Size gerekli finansal destekleri getirelim.
(Bunun karşılığında) "İsrail'in güvenliğini artıracaksınız. Önündeki engelleri kaldıracaksınız. Büyük Ortadoğu Projesi'nin yani sınırların değişmesine yardımcı olacaksınız. İslam'ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız…"
Karslı bu açıklamalara Ali Bulaç'ı şahit gösterdi.
Ali Bulaç şahitliği kabul etti mi?
Ali Bulaç; "Sayın Karslı, beni de şahit gösteriyor. Konu sosyal medyada yer aldıktan sonra doğru olup olmadığını soran onlarca e-mail aldım.
Yine yazmayacaktım ama Dilipak, Rotahaber'den Ünal Tanık'a, konuşulanları teyit edince yazmaya karar verdim. Bir de AKP hükümetinin, neden Batı'yla bozuştuğunu anlamak için artık bunları yazmak lazım.
Evet, o toplantıda vardım. 40 senedir tanıdığım Abdurrahman Dilipak, bunları -ifadelerde bazı değişiklikler olsa da- anlattı.
Mesele şu: 1998'lerden başlamak üzere Amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladılar. Biri gidiyor, üçü geliyordu."
O dönem AKP İstanbul Milletvekili Bülent Turan, Ali Bulaç'ın yazısı üzerine bir açıklama yaparak, "AKP'nin kuruluşunu, ABD projesi olarak nitelemek yakışıksızdır" sözlerine Ali Bulaç köşesinden, "Ben sadece 7-8 kişinin ağzı açık dinlediği söz konusu konuşmayı teyit ettim" şeklinde yanıtını vermişti. (Bu olaylar 2014 yılında yaşanmıştı)
Yine o dönemde TRT Haber Dairesi Başkanı olan Nasuhi Güngör, yeni çıkan kitabında şöyle diyordu:
"Erdoğan henüz Refah Partisi'nin, İstanbul Beyoğlu ilçe başkanıyken dönemin ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ile görüşmeye başlamış ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde de bu görüşmeler devam etmiştir.
Abramowitz ise belediye başkanı olduğu dönemde Erdoğan'ı geleceğin lideri olarak tanımlamıştı.
Temmuz 2000'de ABD'ye giden Erdoğan burada başta Yahudi ağırlıklı kuruluşlar ve ABD'li Yeni Muhafazakârların (neocon) düşünce kuruluşu American Enterprise Institute olmak üzere önemli düşünce kuruluşlarıyla bir araya gelmiştir."
(O tarihten bugüne kadar 20'den fazla yapılan ABD ziyaretlerinde de bu ve benzeri yapılarla görüşmeler devam ettiğini haberlerden hatırlarsınız.)
Şunu da ifade edeyim ki, her seçim döneminde genelde Bülent Arınç başkanlığında bir heyet ABD'ye giderdi. CHP geri kalmaz. Hemen akabinde bir heyet hazırlar ve ABD'ye gönderirdi. Yani bugün suçlayanlarla, suçlananlar hep aynı kaynaktan medet umdu, umuyor!
Diğer taraftan bugünlerde Cumhur İttifakı'nın yılmaz savunucusu olan Doğu Perinçek, 2005 yılında Yargıtay'a suç duyurusunda bulunmuştu. Neden mi? Yarın…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024