Tarihte irili ufaklı sayısız devletler kuran Aziz Türk milletine kim yan bakmış kim üzerinde kötü hesaplar yapmışsa gereken dersi almıştır. Dünya tarihine bakınca Türk milletinin başkalarına verdikleri dersleri okursunuz.
Fakat Türk milletinin en büyük özelliği kurdukları devletleri koruma noktasında zaafa düşüşleridir. Geçmişinden ders alsa belki de aynı kaderi defalarca yaşamayacak ama Türk milletinin bir özelliği de gafleti çok olan bir millettir. Bu millet savaş meydanlarında en büyük fedakarlığı yapar ama barışta da çabucak gaflete düşer.
Bu milletin içinden hainler çıkmış, iç kavgalar olmuş, ayaklanmalar olmuş, içerden destekli işgaller olmuş ama işin sonunda yine bu milletin içinden çıkan kahramanlar sayesinde tekrar bağımsızlığını elde etmiştir.
Geçmiş imparatorluklar döneminde özellikle Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu dönemlerinde yaşanan çok büyük olaylar bunu bize göstermektedir.
Malazgirt Meydan Muharebesinde Sultan Alp Arslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında geçen büyük savaş sonucu Türklere Anadolu'nun kapıları açılmış oldu. Malazgirt Meydan Muharebesi 26 Ağustos 1071 tarihinde Türk milletinin zaferi ile sonuçlandı.
Aradan geçen zaman zarfında tarihimiz gaflet, mağlubiyet ve zaferlerle geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletine giden yolda son durak Osmanlının yıkılışı ve topraklarımızın işgalidir. Bu işgale rıza göstermeyen Türk milletine önderlik eden Gazi Mustafa Kemal'in kazandığı zaferler tarihe altın harflerle geçmiştir.
Daha sonra da 19 Mayıs 1919 da başlayan Türk milletinin yeniden kurtuluş mücadelesinin, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle savunmadan taarruza kalkışı ile hızlanmış, yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırılışı gerçekleşmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, vatanımıza göz dikenlerin yaşadığı akıbeti anlamak istemeyen tarihimizden ders almayan hainlere 30 Ağustos zaferinden sonra savaş meydanında kullandığı ifade herkesin kulağına küpe olmasını murad ederiz.
Ruşen Eşref Ünaydın, 31 Ağustos 1922 de muharebe alanını dolaşan Başkomutanı anlatır:
"Bu manzara insanlığı utandırabilir, fakat meşru müdafaamız için buna mecbur olduk. Türkler, başka milletlerin vatanında böyle bir harekete teşebbüs etmezler' diyor. Hele düşman askerlerini görünce şu söyledikleri: 'Ah zavallıcıklar Sizlere kim söyledi 'buralara gelesiniz' diye. Kim söyledi 'Anadolu alınırmış' diye? Varın kanınıza girenlere sorun? Ben, yurdumuzu, şahsiyetimizi ve istiklalimizi korudum, Vazifemi yaptım." (Naim Babüroğlu / Büyük Taarruz / Sarışın Kurt / Sayfa 113)
Fakat Türk milletinin en büyük özelliği kurdukları devletleri koruma noktasında zaafa düşüşleridir. Geçmişinden ders alsa belki de aynı kaderi defalarca yaşamayacak ama Türk milletinin bir özelliği de gafleti çok olan bir millettir. Bu millet savaş meydanlarında en büyük fedakarlığı yapar ama barışta da çabucak gaflete düşer.
Bu milletin içinden hainler çıkmış, iç kavgalar olmuş, ayaklanmalar olmuş, içerden destekli işgaller olmuş ama işin sonunda yine bu milletin içinden çıkan kahramanlar sayesinde tekrar bağımsızlığını elde etmiştir.
Geçmiş imparatorluklar döneminde özellikle Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu dönemlerinde yaşanan çok büyük olaylar bunu bize göstermektedir.
Malazgirt Meydan Muharebesinde Sultan Alp Arslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında geçen büyük savaş sonucu Türklere Anadolu'nun kapıları açılmış oldu. Malazgirt Meydan Muharebesi 26 Ağustos 1071 tarihinde Türk milletinin zaferi ile sonuçlandı.
Aradan geçen zaman zarfında tarihimiz gaflet, mağlubiyet ve zaferlerle geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletine giden yolda son durak Osmanlının yıkılışı ve topraklarımızın işgalidir. Bu işgale rıza göstermeyen Türk milletine önderlik eden Gazi Mustafa Kemal'in kazandığı zaferler tarihe altın harflerle geçmiştir.
Daha sonra da 19 Mayıs 1919 da başlayan Türk milletinin yeniden kurtuluş mücadelesinin, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle savunmadan taarruza kalkışı ile hızlanmış, yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırılışı gerçekleşmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, vatanımıza göz dikenlerin yaşadığı akıbeti anlamak istemeyen tarihimizden ders almayan hainlere 30 Ağustos zaferinden sonra savaş meydanında kullandığı ifade herkesin kulağına küpe olmasını murad ederiz.
Ruşen Eşref Ünaydın, 31 Ağustos 1922 de muharebe alanını dolaşan Başkomutanı anlatır:
"Bu manzara insanlığı utandırabilir, fakat meşru müdafaamız için buna mecbur olduk. Türkler, başka milletlerin vatanında böyle bir harekete teşebbüs etmezler' diyor. Hele düşman askerlerini görünce şu söyledikleri: 'Ah zavallıcıklar Sizlere kim söyledi 'buralara gelesiniz' diye. Kim söyledi 'Anadolu alınırmış' diye? Varın kanınıza girenlere sorun? Ben, yurdumuzu, şahsiyetimizi ve istiklalimizi korudum, Vazifemi yaptım." (Naim Babüroğlu / Büyük Taarruz / Sarışın Kurt / Sayfa 113)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Kim söyledi Anadolu alınırmış’ diye? / 23.09.2025
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- İbadetlere değer katan ilimdir / 13.09.2025
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- İbadetlere değer katan ilimdir / 13.09.2025