(dünden devam…)
"İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisi, kendisi için hayati bir mesele saydığı bu işin bir kongre tarafından verilmesini iltizam etti. (…) Kongre, Mustafa Kemal'in talakatı ve mantığı karşısında kararını verdi: Ordu İttihat ve Terakki ile olan alakasını kesecek. (…) Artık Mustafa Kemal'in vücudu, cemiyetin varlığı için muzır görülüyordu. Onu izale etmenin çaresini aradılar. Aleyhinde suikast tertip ettiler ve O'na kurşun attılar. Tertipler muvaffakiyetsizliğe uğradı."
(1911) senesinde Erkan-ı Harb Kolağası Mustafa Kemal Bey hem Selanik'teki kolordu erkan-ı harbiyesinde (kurmayında) hem de 38. Alay Komutanlığı'nda vazife görüyordu. (…) O tarihlerde Hadi Paşa Ordu Müfettişi (Sevr Anlaşması'nı imzalayanlardan) Hasan Tahsin Paşa Kolordu Kumandanı (Selanik'i Yunanlılara teslim eden) 1907 Yunan muharebesinde adını işittiğim Enver Paşa da fırka kumandanıydı. Mersinli Cemal Bey de müfettişlik (komutanlık) erkan-ı harbiye reisiydi, kurmay başkanıydı." (S. Bozok-C. Bozok, 1985, s.145-150).
Aynı günleri Cevat Abbas Gürer hatıratında anlatır: "… Uzaktan bildiğim fakat bu zamana kadar tanışmak ve görüşmek fırsatından mahrum olduğum Lofçalı İsmail'in dostu 38. Alay Kurmay Vekili Kurmay Kolağası Mustafa Kemal gazinodan içeri girdi. Masamıza huzurlarıyla şeref verdiler. İsmail 93 muhaciri bir ailenin çocuğu idi. Selanik'te doğmuş, büyümüş, Mustafa Kemal ile aynı mekteplerde yetişmişti. (…) Lofçalı beni kıymet vererek Mustafa Kemal ile tanıştırdı ve 'bizdendir' şümullü kelimesiyle takdimini bitirdi. Zekası gözlerinden okunan ve enerjisi her cümlesinde canlanan bu genç erkan-ı harb zabiti alay kumandan vekili bizden çok dertli idi.
O, ordunun tamamıyla siyasetten çekilmesini, ordu kumanda heyetinin gençleştirilmesini hatta kendisi kurmay subay olduğu halde, bütün kurmay subayların imtihana tâbi tutularak tasfiyesini istiyordu. (…) Memleketin politikacılarını devlet mesuliyetini ellerine alamadıklarından aciz görüyordu. En ziyade affedemediği kusur yeni siyasî zümrenin başında gelenlerden birkaçının ilk günlerden itibaren entrika sellerine kendilerini kaptırmaları idi. O, 'Ordu siyasetten çekilmez ve gençleşmez ise Rumeli elimizden mutlaka gidecektir' diyordu. (…) Bu genç kurmay subayın sözlerinden bir yıl geçmişti. Kendisi Trablusgarp'ı kurtarmaya uğraştığı sırada idi ki, 66 zabiti geçmeyen halaskâr adlı bir askerî teşkilatın tehdidi karşısında kalan, ayan-ı mebusan boyun eğdi, adl-ü isyan politikasına sadık hükûmet düştü. Ve bunların akıbeti olarak Rumeli elimizden çıktı." (Gürer, 2007, s.119-121.).
Celal Bayar, hatıratında bu teklif konusunda şunu yazar: "Ankara'da Atatürk'ün sofrasında bulunduğumuz sıralarda bizzat kendisi bu bahsi açmış: 'O zaman yapmış olduğum bu teklif tam mânâsıyla kabul ve tatbik olunmuş bulunsaydı, birçok felaketlerin önü alınabilirdi' demişti." (Bayar, 1955, s.15).
Aynı süreçte, Mustafa Kemal Selanik'te kumandanlıkları böyle kişilerin elinden kurtarmak, ordunun durumunu düzeltmek maksadıyla gizli bir cemiyet kurdu. "… Cemiyetin ilk idare heyetinde (yönetim kurulunda) Nuri Bey (Nuri Conker), Fuat Bey (Fuat Bulca), Rasim Bey (Bilecik Mebusu), Mahmut Bey (Mahmud Soydan), Topçu Hamdi Bey bulunuyorlardı. … Teşkilat bitmeden Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'dan gelen bir telgrafnamede Mustafa Kemal Bey'in acilen İstanbul'a izamı (yollanması) emrediliyordu. …Mustafa Kemal Bey'in, Selanik'teki faaliyeti, Selanik'teki kıtaat (askerî birlik) üzerindeki nüfuzu bazılarını korkutuyordu…" (Salih Bozok-Cemil Bozok, 1985, s.151-152)." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş geldin Atatürk).
(devam edecek…)
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020