Kriz ve sağlık birbirinin zıddı iki kelime. Bu iki kelimeyi yan yana kullanmak, akla ve mantığa uygun düşmez. Ama gel gör ki, liberalistler kullanıyorlar. Çünkü onlara göre kriz, sağlık alâmetidir. Diyorlar ki: "Her kriz yeni fırsatlar doğurur. Kriz olunca taşlar yerinden oynar, kaybedenler eder, kazananlar kazanır. Yerinden oynayan taşlar tekrar dizilir ve yola devam edilir". O bakımdan liberalistler, krizleri normal karşılar ve hatta bazı durumlarda sevinirler de. Kısacası, "liberalizmde dönemsel krizler kaçınılmaz bir neticedir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s.144). Onun için hem liberalizmi benimsemek, hem de dönemsel krizlerden emin olmak ve korkmak büyük bir çelişkidir. Çünkü liberalizm kriz, iflâs, risk ve panik demektir. Batılıların, bu gerçeği anlatan şöyle bir özdeyişleri vardır: "Kriz ve iflâsı olmayan liberalizm, cehennemi olmayan katolikliğe benzer".Bu temel tespitten sonra, dünyada ve Türkiye'de yaşanan son gelişmelerin nasıl değerlendirildiğine bir göz atalım. IMF Başkanı Rodrigo Rato, "ABD ticaret açığının ve ödemeler dengesinin dünyadaki ticari dengesizliğin en açık göstergesi olduğunu ve küresel ekonomiyi tehdit ettiğini" söylüyor. Demek ki, küresel ekonomi ABD ekonomisine bağlı. ABD krize girince ve dolarla oynayınca dünyada kriz oluyor. Kriz dedikleri olay da, döviz-borsa ve faizde meydana gelen inişler ve çıkışlardır. İşte, bazılarının deyimiyle bu "şeytan üçgeni"ndeki kriz, reel sektörde beklenen "büyük krizi" engellediği ve ertelediği için liberalistler tarafından nimet sayılıyor.Biraz da, bu oyunun uzmanlarının beklentisine değinelim. Uzmanlar, ABD ekonomisinin resesyona gireceğini ve bunun en çok Türkiye gibi ülkeleri etkileyeceğini söylüyorlar. Barclays Bank-Strateji Bölüm Başkanı Matthew Vogel diyor ki: "Küresel likidite değişti. Para artık gelişmekte olan ülkelerden çıkıyor. Türkiye, bu süreçte kendinden beklenenleri eksiksiz yapsa bile, para artık geri çekiliyor. Türkiye'nin cari açığı dolayısıyla finansman ihtiyacı var. Bu açıdan bakıldığında Türkiye için kırmızı ışık yanıyor". Esasen, bu kırmızı ışık yeni yanmıyor. Cari açık verdiğimiz ve onu sıcak parayla karşıladığımız günden beri yanıyor. Hal böyle iken, hükümet üyeleri, "cari açık sorun teşkil etmez" deyip gidiyorlar. Herhalde duvara tam toslayınca, onlar da uyanacaklar. Bu hale düşmeden önce, bir kere daha şu gerçeğin altını çizelim. Bir hükümet liberalizm, küreselleşme, özelleştirme, özerkleştirme, serbestleştirme, devleti küçültme, yani IMF derse ve o politikalara teslim olursa, kriz içinde kriz yaşamaktan kurtulamaz. Liberalistler, bunu bilmezler mi? Bilmeleri gerekir. Ama burası Türkiye, bilmediği yolda yürüyen çok kişiler de çıkabilir. Bu kişileri, Serdar Turgut şöyle uyarıyor: "Kapitalist üretim biçimi sermaye birikimine dayanır. Bu basit bir gerçektir, ama herkes tarafından daima hatırlanmaz. Hatırlanmadığı için de sistemde arada bir neden krizler çıktığı, bunların neden önlememez olduğu da anlaşılmaz. Birçok insana krizler sürpriz olarak gelebilir, ama kapitalist üretim sürecinin mantığını kavramış bir insan, sermaye birikim süreçlerini anlamış insanlar, krizleri normal karşılar. Krizler, kapitalist üretim biçiminin uzun dönemli sağlığı açısından gerekli olan düzetmelerdir... Dolayısıyla dönemsel krizler sistemin tümünde büyük krizler çıkmamasının da güvencesidir. Çünkü dönemsel krizler ve tasfiyeler olmasa, sistem sorunları içinde biriktirip büyük bir çöküşe doğru yol alabilecektir. İçinde yaşadığımız dönemde kapitalist sistem tekrar dönemsel kriz koşullarına düşmüş durumda ve bundan kaçış yok. Çünkü eski sermaye birikim süreci tıkanmış durumda, dünya genelinde gayret, dönemsel krizi önlemek için değil, sistemin tümünde büyük krizin oluşmaması için veriliyor. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın yeni başkanı ne yaparsa yapsın, ister faiz yükseltsin ister dolar satsın, fazla sonuç alması mümkün değildir. Sistem dönemsel krizin zorunlu koşullarını yaşamaya başlamıştır ve bu dinamiğin ana motoru da globaldir, lokal değildir".(Bkz. Akşam Gazetesi, 15 Haziran 2006) Gerçek bu ise, -ki budur- hükümet üyelerinin "kriz çıkmaz" sözleri ne oluyor? Ne olacak, lâfü güzaf.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018