Küreselleşme faydalı mı, zararlı mı? Bu sorunun cevabını küresel güç olan ülkelerin tavırlarında bulabiliriz.Bu konuda birçok misali irdeleyebiliriz, ama dilerseniz son günlerin moda mevzuu olan nükleer enerjiden yola çıkarak bir noktaya varmaya çalışalım. Nükleer enerji, ya da nükleer silah bağımsız olan, yıllardan beri varola gelmiş bütün ülkelerin en tabii hakkıdır. Eğer bir ülkenin bu imkana sahip olmaması gerekiyorsa, o da sicili bu konuda kirli olması, ya da sahip olduğu gücü katliam ve zulüm için kullanması gibi unsurlar belirleyici kriter olmalıdır.Peki, küreselleşme fikrini dünyaya empoze etmeye çalışanların mantığı bu mudur? Hayır.Bugün küresel güç dediğimiz ABD ve AB gibilerinin mantığında "ben her türlü nükleer güce sahip olabilirim, ama sen asla olamazsın" anlayışı vardır. "Eğer ihtiyaç duyarsan biz sana veririz, yani satarız" diyerek kendileri dışındaki ülkelerin bu noktadaki gelişmelerine engel olmaktadırlar. Uzun zamandan beri nükleer çalışmalarından ötürü İran'a yapılan baskı ortada. İranlı yetkililer diyor ki, "petrol ve doğalgaz kaynaklarımız sınırlı. Bu sebeple alternatif enerji kaynakları bulmalıyız. Nükleer çalışmalardaki hedefimiz silah üretmek değil, barışçıl amaçlı nükleer enerji elde etmektir."Gerçekten de İran'ın nükleer çalışmalarına bakıyoruz, şu anda yapılan uranyum zenginleştirme oranını yüzde 3'ten, yüzde 4.08'e çıkarmışlar. Yaptıkları açıklamalarda hedeflerinin yüzde 5 olduğunu söylüyorlar. Bu, enerji elde etmek için bir hedef. Çünkü nükleer bomba elde etmek için uranyumun yüzde 80 zenginleştirilmesi gerekiyor.Ne BM, ne ABD, ne de AB bu belirtilenlerin aksine bir şeyi ispatlamış değiller. Yine Irak savaşı öncesi olduğu gibi sadece kuru sıkı iftira atmakla meşguller. Dünya ülkeleri genel olarak bu sefer Irak'taki yanlışa düşmemek için duruma temkinli yaklaşıyorlar. Tabii, İran'ın askeri güce sahip bir ulus devlet olması, uluslar arası diplomasi konusundaki tecrübesi gibi etkenler de bu temkinli yaklaşım için önemli sebepler.Nükleer konusundaki baskı sadece İran'a mı? Hayır. ABD, Türkiye'nin de böyle bir enerjiye ve güce sahip olmasını istemiyor.ABD'nin ünlü gazetelerinden The New York Times, İran'ın olası bir nükleer silah gücüne sahip olması halinde doğabilecek bölgesel senaryoları değerlendirirken, Türkiye'nin de nükleer silah sahibi olma yönünde çalışabileceğini belirtti.(Milliyet 27.02.2006)Yani bunun Türkçe'si, "İran'a müsaade edersek, yarın başımıza Türkiye de çıkar ve Ortadoğu'nun kontrolünü elimizden kaçırırız".ABD ve AB, İran'a "sen nükleer güce sahip olamazsın" diye dayatırken, kendileri tam bir çifte standart uygulayarak, nükleer çalışmalar konusunda yeni adımlar atıyorlar. ABD Başkanı George Bush, ABD'nin petrole bağımlılığından kurtulması için, 2010 yılına kadar yeniden nükleer santraller inşa edilmesini istediğini söyledi. Geçen yıl sadece 2 şirketin nükleer santral inşa etmek istediğini, bu yıl ise bu sayının 9'a yükseldiğini söyleyen Bush, adını açıklamadığı bu şirketlerin 19 civarında nükleer santral planladığını kaydetti ve "Bu da bizim önemli bir hedefe ulaşmamıza olanak sağlıyor. Bu hedef, 2010 sonuna kadar nükleer santral inşasına yeniden başlayacak olmamızdır'' ifadesini kullandı.Bush, "Petrol ya da doğalgaz gibi enerjiler konusunda yabancı kaynaklara daha az bağımlı olmak istiyorsak, nükleer enerji gibi alternatif kaynaklarla ileri gitmeliyiz'' ifadesini kullandı. Bush ayrıca, nükleer enerjinin güvenli ve temiz bir enerji olduğunu belirtti.Peki, İran'ın nükleer amacında Bush'unkinden farklı bir şey mi var? İşte küreselleşme...AB içinde ABD'nin stratejik müttefiki olan İngiltere'nin tavrı da ABD'den farklı değil.İngiltere'de yayımlanan The Sunday Times gazetesi, İngiltere'nin de ABD gibi nükleer silah geliştirilmesiyle ilgili tartışmalara rağmen gizlice nükleer silah üretmekte olduğuna yer verdi. "Hükümetin bir yandan bu yönde alınmış bir karar bulunmadığını öne sürerken, diğer yandan da programı sessizce yürütmekte olduğunu'' yazan Times gazetesi, Berkshire'daki atom silahları kurumunda, Başbakan Tony Blair'in geçen mayıstaki genel seçimi kazanmasından bu yana gizli bir faaliyetin sürdüğünü ifade etti.Bir taraftan ABD ve İngiltere nükleer faaliyetlerine hızla devam edecek, bir taraftan ABD'nin onayıyla, Hindistan, İsrail gibi ülkeler nükleer silaha sahip olacak, bir yandan, Rusya, Pakistan, Çin, Kuzey Kore gibi ülkelerin bu imkanı olacak, ama İran, Türkiye gibi ülkeler asla olamayacak. İşte bu düşünce bugünkü küreselleşme mantığının bir ürünü.Arzu edilen o ki, nükleer enerji bütün ülkelerde barışçıl amaçlı üretilsin ve nükleer bombalar tamamen imha edilsin. Ama bu mümkün mü? Hayır.Esasen bugün nükleer silahları elinde bulundurmaması gereken bir ülke varsa o da sicili, Hiroşima, Nagasaki, Vietnam, Irak, Afganistan'da oldukça kabarık olan ABD'dir.Ama ne var ki, bugün hangi ülkelerin nükleer güce sahip olacağını karar verme yetkisini kendinde bulan da ABD'dir.İşte küreselleşme...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Trump'ın planı: Gazze'de gölge İsrail kabinesi / 07.10.2025
- Enflasyonun sebebi ‘doğa’ değil, sizin politikalarınız / 04.10.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Enflasyonun sebebi ‘doğa’ değil, sizin politikalarınız / 04.10.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025