alperen_polat@mynet.com
Dış politikada duygusallıktan bir türlü kendimizi alamıyoruz. İç politika bir nebzeye kadar duygusallığı kaldırabilir ama dış politika duygusallığın zerresini kaldıramaz. Dış politika; çıkarların savaştığı, duygusallığın, yerini realizme bıraktığı, menfaat ve önceliklerin rotayı belirlediği kaygan bir zemin. Bu zeminde ayakta durabilmek için zamanın realpolitiğini iyi kavramak gerekiyor. Özellikle yanıbaşımızda sınırların yeniden çizildiği bir dönemde, gerçekçiliğin önemi birkaç kat daha artıyor.
ABD'nin Irak işgali öncesi ve sonrasında tartışılmaya başlanan Kürt Devleti projesiyle ilgili olarak aşırı duygusal yaklaşımlar sergilendiğini belirtmek gerekiyor. Özellikle medya ve hükümet kanadında bu yaklaşım daha ağırlıkta. Medya ve hükümet Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurulmasına ABD'nin karşı olduğunu dile getirip, bu karşı oluşun da Türkiye'nin baskıları neticesinde oluştuğuna kendilerini inandırmaya çalışıyorlar. Ama durum hiç de böyle değil.
Aylar önce, Kürt Devleti'nin kurulmasını ABD'nin bizden daha çok istemediği üzerine birkaç tane yazı yazmıştım. Bu yazılar üzerine o günlerde değişik tepkiler almıştım. ABD'nin Kürt devleti kurulmasını istediğini ama Türkiye'den çekindiği için böyle bir işe şu anda teşebbüs edemediği yönündeydi bu tepkilerin çoğu. Yani aşırı duygusal ve dönemin realpolitiğini kavrayamamış tepkiler...
Benim iddiam şuydu: ABD şu anda bir Kürt devletini istemez. Çünkü bir Kürt devletinin kurulması, Irak'ın Kuzey, Güney ve Orta diye üçe bölünmesi anlamına gelecektir. Bu sayede Orta'da sünni Araplar, Güney'de de Şiiler, Kürtler gibi kendi devletlerini kuracaklar. ABD Orta ve Kuzey'deki kukla devletleri kontrol altında tutabilir ancak Güney'deki Şii devletini tutamaz. Bu Şii devleti de İran'ın önderliğini yaptığı Şii eksene kolaylıkla katılır. Hal böyle olunca da ABD, kaş yapayım derken kendi gözünü çıkarmış olur.
ABD işte bu yüzden Kuzey'de bir Kürt devletinin kurulmasına şu anda rıza göstermez. Çünkü bu, Ortadoğu'ya dair bütün hesaplarını altüst eder. Ama ABD'nin o günlerde yaptığı en önemli ve stratejik diplomatik hamle; 'Kürt devletine karşı oluş'u 'Türkiye istemediği için' havasına sokmaktı. Başarılı da olundu. Türkiye'de önemli bir kesim ABD'nin bu diplomatik oyununa geldi ve ABD'nin Türkiye'ye ne kadar önem verdiğinden bahsetmeye başladı.
Birkaç gün önce Irak'ın sömürge valisi Paul Bremer, bütün bu dile getirdiğimiz görüşlerin haklılığını ortaya koyar nitelikte bir açıklamada bulundu.
Paul Bremer, Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasına karşı olduklarını söyledi. Bremer, bu tutumlarının nedenini ise, "Türkiye istemiyor diye değil, bizim kendi çıkarlarımıza uymadığı için Kürt devleti kurulmasını teşvik etmiyoruz" diye açıkladı.
Bremer bu açıklamasını, ABD Kongresi'nde Kürt gruplarına özel ilgi ve sempati duyan bazı üyelerin tepkileri üzerine yaptı.
Bremer bu açıklamayla Bush yönetiminin Ortadoğu politikasının bir yönünü dile getirmiş oldu.
Çünkü Bush yönetimi, Kürt devleti kurulmasıyla ortaya çıkacak kaosun çapını en ince detayına kadar hesaplamış görünüyor.
Özetin özeti: ABD artık, Türkiye'nin bölge gerçeklerini duygusal ve bir zamanlar ABD'nin istediği şekilde algılamasından da hoşnut değil. Artık ABD şu noktayı gizlememe noktasına geldi: "Kuzey'de bir Kürt devleti istemiyorum ama Türkiye istediği için değil, çıkarlarıma ters geldiği için."
Dış politikada duygusallıktan bir türlü kendimizi alamıyoruz. İç politika bir nebzeye kadar duygusallığı kaldırabilir ama dış politika duygusallığın zerresini kaldıramaz. Dış politika; çıkarların savaştığı, duygusallığın, yerini realizme bıraktığı, menfaat ve önceliklerin rotayı belirlediği kaygan bir zemin. Bu zeminde ayakta durabilmek için zamanın realpolitiğini iyi kavramak gerekiyor. Özellikle yanıbaşımızda sınırların yeniden çizildiği bir dönemde, gerçekçiliğin önemi birkaç kat daha artıyor.
ABD'nin Irak işgali öncesi ve sonrasında tartışılmaya başlanan Kürt Devleti projesiyle ilgili olarak aşırı duygusal yaklaşımlar sergilendiğini belirtmek gerekiyor. Özellikle medya ve hükümet kanadında bu yaklaşım daha ağırlıkta. Medya ve hükümet Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurulmasına ABD'nin karşı olduğunu dile getirip, bu karşı oluşun da Türkiye'nin baskıları neticesinde oluştuğuna kendilerini inandırmaya çalışıyorlar. Ama durum hiç de böyle değil.
Aylar önce, Kürt Devleti'nin kurulmasını ABD'nin bizden daha çok istemediği üzerine birkaç tane yazı yazmıştım. Bu yazılar üzerine o günlerde değişik tepkiler almıştım. ABD'nin Kürt devleti kurulmasını istediğini ama Türkiye'den çekindiği için böyle bir işe şu anda teşebbüs edemediği yönündeydi bu tepkilerin çoğu. Yani aşırı duygusal ve dönemin realpolitiğini kavrayamamış tepkiler...
Benim iddiam şuydu: ABD şu anda bir Kürt devletini istemez. Çünkü bir Kürt devletinin kurulması, Irak'ın Kuzey, Güney ve Orta diye üçe bölünmesi anlamına gelecektir. Bu sayede Orta'da sünni Araplar, Güney'de de Şiiler, Kürtler gibi kendi devletlerini kuracaklar. ABD Orta ve Kuzey'deki kukla devletleri kontrol altında tutabilir ancak Güney'deki Şii devletini tutamaz. Bu Şii devleti de İran'ın önderliğini yaptığı Şii eksene kolaylıkla katılır. Hal böyle olunca da ABD, kaş yapayım derken kendi gözünü çıkarmış olur.
ABD işte bu yüzden Kuzey'de bir Kürt devletinin kurulmasına şu anda rıza göstermez. Çünkü bu, Ortadoğu'ya dair bütün hesaplarını altüst eder. Ama ABD'nin o günlerde yaptığı en önemli ve stratejik diplomatik hamle; 'Kürt devletine karşı oluş'u 'Türkiye istemediği için' havasına sokmaktı. Başarılı da olundu. Türkiye'de önemli bir kesim ABD'nin bu diplomatik oyununa geldi ve ABD'nin Türkiye'ye ne kadar önem verdiğinden bahsetmeye başladı.
Birkaç gün önce Irak'ın sömürge valisi Paul Bremer, bütün bu dile getirdiğimiz görüşlerin haklılığını ortaya koyar nitelikte bir açıklamada bulundu.
Paul Bremer, Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasına karşı olduklarını söyledi. Bremer, bu tutumlarının nedenini ise, "Türkiye istemiyor diye değil, bizim kendi çıkarlarımıza uymadığı için Kürt devleti kurulmasını teşvik etmiyoruz" diye açıkladı.
Bremer bu açıklamasını, ABD Kongresi'nde Kürt gruplarına özel ilgi ve sempati duyan bazı üyelerin tepkileri üzerine yaptı.
Bremer bu açıklamayla Bush yönetiminin Ortadoğu politikasının bir yönünü dile getirmiş oldu.
Çünkü Bush yönetimi, Kürt devleti kurulmasıyla ortaya çıkacak kaosun çapını en ince detayına kadar hesaplamış görünüyor.
Özetin özeti: ABD artık, Türkiye'nin bölge gerçeklerini duygusal ve bir zamanlar ABD'nin istediği şekilde algılamasından da hoşnut değil. Artık ABD şu noktayı gizlememe noktasına geldi: "Kuzey'de bir Kürt devleti istemiyorum ama Türkiye istediği için değil, çıkarlarıma ters geldiği için."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012