Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Trabzon mitingini basından, İstanbul ve Ankara mitinglerini ise katılarak izlemiş bir vatandaş olarak bu yazıyı yazıyorum. Ve şu anda kurulmuş bulunan Bağısız Türkiye Partisi'ni de yürekten destekliyorum. Ülkesinin derdiyle, çocuklarının geleceğiyle dertlenen bir fert olarak desteklemeye de mecburum. Çünkü aklın yolu bir. Mantıklı düşünen her Türk vatandaşının da bu partiyi destekleyeceğine yürekten inanıyorum. Çünkü millet olarak şişirme liderlerden çok çektik. Ben bu vatanın 46 yaşında bir ferdi olarak diyorum ki, bu ülkeye iki lider geldi. Birisi rahmetli Atatürk, diğeri de Prof. Dr. Haydar Baş Bey. Burayı biraz açacak olursak; hepimiz biliyoruz, bu memleketin her karış toprağı işgal altındayken Atatürk gibi bir lider çıkıyor, bu milletin içinde zaten var olan vatanseverlik ve cesaret duygularını kabartıyor, Kuvay-ı Milliye hareketiyle şimdiki "dostumuz, müttefikimiz" (!) olan işgalcileri yurdumuzudan atıyor. İş bununla bitmiyor, bu millete yine önderlik yapıyor, çalıştırıyor, yıkılan bu vatanı gerek tarım, gerek hayvancılık gerek sanayi vs. bakımından yeniden inşa ediyor. Fakat daha sonra gelen lider, önder demeyeceğim, seçilmişler maalesef memleketi bu duruma getiriyorlar. Hepsi de bir koyuyor on alıyor, yüz alıyor, bin alıyor. Yağma Hasan'ın böreği. Mesela 1980'den sonra benim memurum, esnafım, sanayicim işini bilir zihniyeti geldi. Suni bir rahatlık oldu ama daha sonrakiler o dönemin elde kalanlarını yok öyle avanta diye milletin elinden aldılar. Vere vere de bu duruma geldik. Aslında anlatmaya gerek yok, dolu dolu yaşıyoruz, insanlar gerçekten zor durumda. Bir şey anlatayım. Geçenlerde bir karı koca yolda el kaldırdılar. Gidecekleri yeri söylediler, sizi filan durakta indireyim, bir dolmuşa binersiniz dedim. Sıkılarak orada iner yürürüz, dolmuş paramız yok dediler. Evlerinde doğuştan hasta, tedaviye muhtaç bir çocukları varmış.
Adama sigortalı bir iş aramışlar ve bulamamışlar. Hz. İbrahim'in atılacağı ateşe su götüren topal karınca misali benim elimden de ancak onları gidecekleri yere kadar bırakmak ve eve kadar ağlamak geldi. Çünkü o anda benim de onlara maddi yardım yapacak imkânım yoktu. Buna benzer olaylar mutlaka hepimizin çevresinde oluyordur. Maalesef bizim medet dediğimiz vekillerimiz de zor durumda. Adamlara iki ihaleyi, üç buçuk dört milyar maaşı, kıyak emekliliği çok görüyoruz. Halbuki onlar memleketi bu hale getirebilmek için çok çalıştılar ve halen de çalışıyorlar. Tabii burada bazılarını tenzih ediyorum.
Bir de Dışişlerimiz var ama oralara bu yazıda girmeyelim.
İşte bu ahval ve şerait içinde Prof. Dr. Haydar Baş Bey gibi bir insan, bir lider çıkıyor. Kuvay-ı Milliye diyor, işte ekip diyor, işte program, işte çözüm teorileri diyor. Bize düşen bu lidere sahip çıkmak. Ve unutmayalım ki böyle insanlar 50-60 senede bir çıkar. Ve yine unutmayalım ki birtakım çıkar odaklarının şişirdikleri insanların peşine körü körüne gidersek Allah muhafaza bu günlerimizi de çok ararız.
Erdoğan karabacak
Adama sigortalı bir iş aramışlar ve bulamamışlar. Hz. İbrahim'in atılacağı ateşe su götüren topal karınca misali benim elimden de ancak onları gidecekleri yere kadar bırakmak ve eve kadar ağlamak geldi. Çünkü o anda benim de onlara maddi yardım yapacak imkânım yoktu. Buna benzer olaylar mutlaka hepimizin çevresinde oluyordur. Maalesef bizim medet dediğimiz vekillerimiz de zor durumda. Adamlara iki ihaleyi, üç buçuk dört milyar maaşı, kıyak emekliliği çok görüyoruz. Halbuki onlar memleketi bu hale getirebilmek için çok çalıştılar ve halen de çalışıyorlar. Tabii burada bazılarını tenzih ediyorum.
Bir de Dışişlerimiz var ama oralara bu yazıda girmeyelim.
İşte bu ahval ve şerait içinde Prof. Dr. Haydar Baş Bey gibi bir insan, bir lider çıkıyor. Kuvay-ı Milliye diyor, işte ekip diyor, işte program, işte çözüm teorileri diyor. Bize düşen bu lidere sahip çıkmak. Ve unutmayalım ki böyle insanlar 50-60 senede bir çıkar. Ve yine unutmayalım ki birtakım çıkar odaklarının şişirdikleri insanların peşine körü körüne gidersek Allah muhafaza bu günlerimizi de çok ararız.
Erdoğan karabacak