Yerli işbirlikçiler maden talanını ört bas etmeye çalışırken, yabancı madenciler yöre halkının isyanını bastırmak için çeşitli yöntemler uyguluyor. Basına yansıyan bir haberde, Erzincan'ın İliç ilçesi Çöpler Köyü'nde altın çıkaran ABD'li şirketin Bergama'daki gibi bir tepki almamak için köyün ileri gelenlerini kafileler halinde ABD turuna götürüp ikna ederek getirdiğine tanık oluyoruz. Saha çalışması yaparken, köy ve kasabalarda sıkça karşılaştığımız yalancı işbirlikçilerin yaydığı, "Lozan'da madde var, 2023'e kadar maden çıkarmak yasak" söylentileri, bir de 'maden arazisi benim değil, ne hakkım olabilir' ilgisizliği, aidiyet duygusunu ve muazzam zenginlikten beklentiyi yok edip unutturmuş. Lozan Anlaşması'nın 143 maddesinde de, 15 maddeden oluşan eklerinde de böyle bir yasak yoktur. Söylentiyi yayanlar ya Lozan ile Sevr'i karıştırıyor ya da ajan faaliyeti yürütüyorlar. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır Türkiye'nin maden zengini olduğunu, 3 katrilyon dolarlık cevherin işlendiği takdirde değerinin en az 10 misli artacağını, 30 katrilyon doların çok üzerinde olacağını, bu zenginliğin bizi, 'bir eli yağda bir eli balda' kıyamete kadar bakacağını söylüyor. Türkiye'yi 100 metre yüksekliğinde kasa yapsanız içine dolar doldursanız bu serveti almaz, diyor. Sadece Gümüşhane'deki altın madeni, Türkiye'yi 100 yıl bakar, diyor. Dünya standartlarında 1 ton topraktan 6 veya 10 gram altın çıkarken, bu madendeki 1 ton malzemeden 1 kilo 750 gram altın çıkarılmaktadır, diyor. Madenlerin ve özelleştirilen işletmelerin yabancılardan geri alınacağını, devlet (51 hisse) ve millet (49 hisse) ortaklığı ile işletileceğini, milletin maden tüccarı olacağını, oluşacak gelirden her Türk vatandaşına 1000 TL vatandaşlık maaşı verileceğini, 18 yaş altına 250 TL maaş, 1500 TL ev hanımı maaşı verileceğini, asgari ücreti 5000 TL yapacağını, adaletli gelir dağılımını gerçekleştireceğini söylüyor. Çanakkale geçilmedi. Geçilseydi ne olacaktı? Ecnebiler gelir kaynaklarımıza el koyacak, bizi boğaz tokluğuna köle olarak çalıştıracak, kendilerine hizmet ettirecekti. Peki, şimdi AKP marifetiyle, kaynaklarımıza el koymadılar mı? Açlık sınırı altında asgari ücretle, bir zamanlar bize ait Telekom'da, Petkim'de, Tekel'de, otellerde, kendilerine hizmet ettirmiyorlar mı? Savaşarak, askerlerini kaybedip maddi kayıplar verecekken, aslı kağıt birkaç tır yeşile boyanmış para verip iktidarın yardımıyla her şeyimize el koydular.1987 yılında İstanbul Tahtakale'de döviz ticareti yaparken, boya hammaddesi ithalat ve ticareti yapan Yahudi işadamı komşumuz, işyerimize sıkça gelir anlık döviz kurlarını sorardı. Bir keresinde doların Alman Markı karşısındaki değer kaybetmesinin sonuçlarını konuşurken demişti ki: "Amerikalılar dolarlarla gelip, Yunanistan'ın önemli işletmelerini, fabrikalarını aldılar. Dolar 3.75 Mark'tan 1.37 Mark'a düştü. Yunanlılar, hem işletmelerini kaptırdılar, hem de aldıkları dolarlar değer kaybetti, zarar ettiler." O zamanki Yunan yöneticilerin özelleştirme kararı, gelir getiren kurumların ve gelirlerinin elden çıkması, bugün Yunanistan'ı perişan etti.Yabancı şirket sahiplerinin götürdüğü milyar milyar dolarları, toplam gelire (GSMH) katan Başbakan Davutoğlu, 19 bin dolar (52.000TL)kişi başı gelirden asgari ücretlileri 949 TL ile avuturken, 10 torba kömür ve makarna ile avladığı cahiller 'Öncekilerden ne gördüm ki?' diyerek oy verirken soygun devam edip gidiyor. Prof Dr. Haydar Baş Bey'in açıkladığı 5000 TL asgari ücreti abartılı bulanlar, Türkiye'de 1 asgari ücretlinin 3 kişiye baktığı aileye (yılda 60 bin/4=15 bin TL)= 5500 dolar kişi başı gelirin hesabını soracağına, 19 bin dolar milli gelirden, 4 kişilik (19.000x4 = 76.000 dolar = 208.000 TL) ailenin payına düşen ayda 17.000 TL'yi kimin cebine akıttığını Davutoğlu'na sorsun.Trabzon Kemeraltı'nda ziyaret ettiğim bir işadamı, çalışmalarımızla ilgili demişti ki: "Kıpraşmayın yahu..." Varlıklı, tuzu kuru arkadaşımız, yıllardır ticaretle yörenin kaymağını toplayıp biriktirmiş, gayrimenkulleri dizmiş, kira vermiyor, kira topluyor, işyerinde de kazanıyor, birileri kutuları doldururken diğerleri gemicikleri diziyor. Ülkedeki açlık sınırı altında, asgari ücretle çalışıp, ailesini geçindirmeye çalışan 12 milyon umurunda mı Yusuf'un, Davutoğlu'nun, Erdoğan'ın, ecnebinin? Millet yerde sürünürken, 'İSTİKRAR SÜRSÜN' diyenler 'oligarkların sömürü düzeni bozulmasın' demektedir.Haksızlık, adaletsizlik, eğitimsizlik, işsizlik, hayat pahalılığı ve borç sarmalı ülkeyi yangın yerine çevirmişken, 1000 liralık kadehinle kilosu 4000 liralık çayı yudumla, metre karesi 10.000 Euro'luk seramikle döşeli hamamında keyif yap, özel uçağınla destinasyon turlarına çık, ekran şovlarıyla nefsini tatmin et. Elbet bir Molla Kasım gelir seni sigaya çeker, milleti zengin ve mutlu eder de, ah bir insanımız ayıksa!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020