Sene 1970'li yılların sonu…
Dörtkonak Köyümüzde İlkokul 4. ya da 5. sınıfında öğrenciyim. Kar fırtınalı ve soğuk bir kış günü. Fırtına gece boyunca evlerin çatılarını uçuracak derecede kuvvetli esip durdu. Annem sabah hayvanların günlük yiyeceğini almak için mereğe (ot ve saman konulan yer) gittiğinde birde ne görsün fırtına mereğin çatısını yerinden söküp atmış…
Annemin panikle eve dönüp babama haber vermesiyle telaş başladı. Babam, bir solukta mereğe doğru koşmaya başlayınca ben de arkasından meraklı gözlerle onu takip ettim. Yandaki geniş alanda bir enkaz yığını haline dönmüş çatı. O enkazı tekrar kısa zamanda eski haline getirmek babam için zor belki de imkânsızdı. Bu ağır yükün altından tek başına kalkamayacağını anlamış olmalı ki "Oğlum git Mehmet dayına söyle hemen gelsin bana yardım etsin!" dedi.
Bir solukta Sallahlı mahallesine varıp çocuksu yüreğimle: "Dayı babam seni çağırıyor. Acil gelmelisin. Mereğin çatısını rüzgâr uçurdu." Dayım hiç durur mu? Eline aldığı keserle babamın imdadına koşarak geldi. Birlikte gün ağarmadan çatıyı yerine çakarak otların samanların kar yağışından daha fazla etkilenmemelerini önlemişlerdi.
* * *
Sene 1992… Tam 30 yıl önce.
Antalya'ya vatani görevim için askere gideceğim. Gümüşhane'den o zamanlar direkt otobüs yok. Ankara'ya gelip oradan Antalya'ya gitmek gerekiyor. O sıralar dayım da Vergi Dairesi hizmet içi eğitim semineri için Ankara'da. Gümüşhane'den Ankara'ya geldim. Ancak Antalya otobüsünün kalkmasına üç dört saat var.
Dayımı aradım. Kaldığı yeri tarif etti ve gittim. Birkaç saat birlikte vakit geçirdikten sonra terminale gelip beni uğurlamak istedi. Ben de "Gelme dayı ben giderim" dememe rağmen ikna edemedim. Terminale vardığımızda gördüğümüz manzara ilginçti. Ankara otobüs terminali sanki bir düğün yeri. Asker sevkiyatından olacak ki çok kalabalık. Bir yandan davul, zurnalar, klarnetler diğer yandan Seymenlerin gösterileri, asker adaylarını gençlerin havalara atmaları müthiş bir atmosfer.
Dayım hiç geri kalır mı? Ellerimi sıkıca tutup havaya kaldırarak "En büyük asker bizim asker" diye avazı çıktığı kadar bağıra çağıra kalabalığın arasından ilerleyip otobüsün içine kadar gelip beni uğurlamasını hiç unutamam...
* * *
1 Şubat 2022 Salı günü sabahın ilk saatlerinde dayımın vefat haberini alınca Eskişehir-İzmit güzergahında yol arkadaşım olan eşime anlattığım anılarımdan sadece iki tanesi…
Mehmet Sadık.
Gönül defterime ismini kalemle yazdığım dayım.
Sevginin, saygının, tevazuunun, hoşgörünün, cömertliğin, hasretin, özlemin ete kemiğe bürünmüş hali.
Üç dayım içinde yaşça en küçüğüydü. Çocukluk ve gençlik yıllarımda diğer iki dayım işleri gereği Gümüşhane'nin hep dışında yaşadıkları için zamanımızın çoğu onunla geçti.
Gümüşhane'de iken sık sık annemi görmeye geldiğinde bizimle ilgilenir sohbet ederdi.
O sebeple Gümüşhane'de geçen öğrencilik ve gençlik yıllarımın idolü ve kahramanıydı.
Hangi özelliğini anlatsam ki…
Dedemin imam olduğu köyün camisinde bazen o gür sesiyle ezan okuması, yaz aylarında hafta sonları köye geldiğinde teravih namazını kıldırması, benim de müezzin olarak ona eşlik etmem geliyor aklıma.
O gür ve tok sesi hala kulağımdadır!
Görev yaptığı Gümüşhane, Ordu, Manisa Demirciler ve son olarak İzmit Körfez Vergi Dairelerinde yönetici olarak birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarının "Mehmet ağabeyi, dert ortağı, soyadı gibi "Sadık" bir dostu" olduğuna sayısız şahitliğim vardır.
Yani dost anlayışı makam ile sınırlı değildi.
İzmit'te cenaze namazı öncesinde yanımıza gelerek taziyelerini ileten komşuları ve köylülerinin kulağımıza eğilip "vefalı bir komşumuzu kaybettik." sözleri her faniye arkasından söylenmesi nasip olmayacak cümleler...
O'na karşı gönül dünyamda öyle sözler kaynıyor ki, öyle düşünceler zihnimde canlanıyor ki yazmakta zorlanıyorum.
Neylersin ki dünya fani ölüm ani!... (Devam Edecek…)
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024