Dış politika, devletlerin karşılıklı menfaatlerinin buluştuğu ortak paydayı gerçekleştirmek ilmidir. Dış politikada kendi senaryonuzun oyuncusu olabilmeniz için,ilk önce caydırıcı güç unsurlarına sahip olmanız ve herkesin kabul edebileceği haklı bir dış politika felsefesini üretebiliyor olmalısınız. Yani haklı ve güçlü olmak zorundasınız. Sadece haklı olmak da yetmez güçlü olmak da gereklidir. Her ikisi bir arada olmak zorunluluğu vardır.
Caydırıcı güç unsurlarına sahip olmasına rağmen Amerika, izlediği emperyalist dış politika ile dünyayı ateşe vermiştir. Oysa caydırıcı güç, haklı, doğru ve adil bir felsefeyle desteklenmiş olsa,dünyaya barış ve esenlik gelir. Mazlum milletler huzur bulur.
Prof. Dr. Haydar Baş, caydırıcı gücü bıçağa benzetir ve "Bıçak katilin elinde cinayet unsuru, annenin elinde mutfakta yardımcı, cerrahın elinde ise hayat kurtarır" der. Bıçak aynı bıçak ama ona yön veren irade ABD olursa bugünü yaşarız ve dünya yaşanılmaz olur. Onu kullanan diğer irade dış politikada "Yurtta sulh cihanda sulh" prensibini benimser ve Milli Ekonomi Modeli'yle desteklenirse o zaman dünya cennete dönüşür.
Bizim şansımız, bütün hayatını işgalci devletlere karşı savaşarak tamamlamış Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" dış politika felsefesinin önümüzde duruyor olmasıdır. Her devlet tarafından teorik olarak kabul gören bu felsefenin bütün dünyada hayata geçmesi için dünyanın kapitalizmden kurtulması şarttır. Kapitalizmin kaynaklara getirdiği tanım dostluğu değil düşmanlığı barındırmaktadır. Devletlerin ekonomik bağımsızlığını kazanmasını engellemektedir.
Kapitalizm, yanlış, taraflı ve yalan üzerine kurduğu kaynak (kaynaklar sınırlı insanın ihtiyaçları sınırsız) tanımıyla adeta ABD'ye, ülkeleri işgal yetkisi vermiştir. ABD sahip olduğu güç unsurlarıyla da bu yalanı hakikatmiş gibi insanlığa dayatmış ve kabul ettirmiştir.
Kapitalizmden kurtulup Milli Ekonomi Modeli'ne dönülürse; savaşmadan, kan dökmeden, işgaller olmadan her bireyin kimseye muhtaç olmadığı bir dünya inşa edilebilir. Sonsuz nimet (kaynak) sahibi Allah'ın mülkünde insanın ihtiyaçları basit, sayılabilir ve sınırlı olduğu gerçeği savaşların da sonunu getirir. Onun için MEM barışın, kapitalizm savaşın sembolüdür.
Milli Ekonomi Modeli "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesiyle buluşursa, ancak o zaman dünya devletlerinin kültür ve medeniyetlerinin farklılığı, dostlukların zenginliğine dönüşebilir.
Bölgemize bu gözle bakarsak, komşularımızın sınırlarının korunması bizim sınırlarımızın korunmasına, sınırlarının ihlali sınırlarımızın ihlaline neden olacağını görürüz.
Komşu ve bölge devletlerin İç işlerine karışmamak koşuluyla MEM'le ekonomik bağımsızlıklarını kazandırırsak -her şeyden önce bizim kazanmamız koşuluyla- bölgeyi emperyalist bütün devletlerden temizlemiş oluruz. Ancak o zaman halkı Müslüman olan devletlerle, komşularımızla bir ve beraber olmamızın ve ortak hareket stratejisi uygulamamızın önünde hiçbir engel kalmamış olur. Atatürk'ün ömrü vefa etseydi yapmak istediği de tam da buydu.
Milli Ekonomi Modeli ile "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesini buluşturmak milletin iradesine kalmıştır. Türk milletinin yapacağı tek şey var, o da işi ehline verme iradesi göstermesidir. Bu irade ortaya koyulursa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölgesinde saygın ve sözü dinlenen, dünyada lider devlet nasıl olacağına, dünya tanıklık yapacaktır.
Caydırıcı güç unsurlarına sahip olmasına rağmen Amerika, izlediği emperyalist dış politika ile dünyayı ateşe vermiştir. Oysa caydırıcı güç, haklı, doğru ve adil bir felsefeyle desteklenmiş olsa,dünyaya barış ve esenlik gelir. Mazlum milletler huzur bulur.
Prof. Dr. Haydar Baş, caydırıcı gücü bıçağa benzetir ve "Bıçak katilin elinde cinayet unsuru, annenin elinde mutfakta yardımcı, cerrahın elinde ise hayat kurtarır" der. Bıçak aynı bıçak ama ona yön veren irade ABD olursa bugünü yaşarız ve dünya yaşanılmaz olur. Onu kullanan diğer irade dış politikada "Yurtta sulh cihanda sulh" prensibini benimser ve Milli Ekonomi Modeli'yle desteklenirse o zaman dünya cennete dönüşür.
Bizim şansımız, bütün hayatını işgalci devletlere karşı savaşarak tamamlamış Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh" dış politika felsefesinin önümüzde duruyor olmasıdır. Her devlet tarafından teorik olarak kabul gören bu felsefenin bütün dünyada hayata geçmesi için dünyanın kapitalizmden kurtulması şarttır. Kapitalizmin kaynaklara getirdiği tanım dostluğu değil düşmanlığı barındırmaktadır. Devletlerin ekonomik bağımsızlığını kazanmasını engellemektedir.
Kapitalizm, yanlış, taraflı ve yalan üzerine kurduğu kaynak (kaynaklar sınırlı insanın ihtiyaçları sınırsız) tanımıyla adeta ABD'ye, ülkeleri işgal yetkisi vermiştir. ABD sahip olduğu güç unsurlarıyla da bu yalanı hakikatmiş gibi insanlığa dayatmış ve kabul ettirmiştir.
Kapitalizmden kurtulup Milli Ekonomi Modeli'ne dönülürse; savaşmadan, kan dökmeden, işgaller olmadan her bireyin kimseye muhtaç olmadığı bir dünya inşa edilebilir. Sonsuz nimet (kaynak) sahibi Allah'ın mülkünde insanın ihtiyaçları basit, sayılabilir ve sınırlı olduğu gerçeği savaşların da sonunu getirir. Onun için MEM barışın, kapitalizm savaşın sembolüdür.
Milli Ekonomi Modeli "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesiyle buluşursa, ancak o zaman dünya devletlerinin kültür ve medeniyetlerinin farklılığı, dostlukların zenginliğine dönüşebilir.
Bölgemize bu gözle bakarsak, komşularımızın sınırlarının korunması bizim sınırlarımızın korunmasına, sınırlarının ihlali sınırlarımızın ihlaline neden olacağını görürüz.
Komşu ve bölge devletlerin İç işlerine karışmamak koşuluyla MEM'le ekonomik bağımsızlıklarını kazandırırsak -her şeyden önce bizim kazanmamız koşuluyla- bölgeyi emperyalist bütün devletlerden temizlemiş oluruz. Ancak o zaman halkı Müslüman olan devletlerle, komşularımızla bir ve beraber olmamızın ve ortak hareket stratejisi uygulamamızın önünde hiçbir engel kalmamış olur. Atatürk'ün ömrü vefa etseydi yapmak istediği de tam da buydu.
Milli Ekonomi Modeli ile "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesini buluşturmak milletin iradesine kalmıştır. Türk milletinin yapacağı tek şey var, o da işi ehline verme iradesi göstermesidir. Bu irade ortaya koyulursa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölgesinde saygın ve sözü dinlenen, dünyada lider devlet nasıl olacağına, dünya tanıklık yapacaktır.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Sizin hakkınız ve haddiniz değil! / 10.10.2021
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Sizin hakkınız ve haddiniz değil! / 10.10.2021