logo
26 ARALIK 2025


Meşrebe göre yorum

02.10.2003 00:00:00
Yargıtay'ın DEHAP'ın eski yöneticilerinin mahkumiyet kararını onaması hususunda, Anayasa profesörleri, hukukçular, siyasetçiler ve köşe yazarları arasında "uçurum kabilinden bir görüş ayrılığı" peydah oldu. Ortada esas alınacak Anayasa maddesi, yasa, tüzük, genelge, YSK içtihadı olmadığından, Türkiye'nin gidişatını etkileyecek bu karar hususunda "atış serbest". Durum bu olunca, yorumunu desteklemek için "yasa maddesi" uyduran Anayasa profesöründen, "Meclis'e girmeyi" hayal eden siyasetçiye kadar farklı kişiler, birbiriyle taban tabana zıt yorumları seslendiriyor.

Mesela Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Süheyl Batum, Vatan gazetesinin 30 Eylül'deki nüshasında şöyle bir yorum getiriyor: "Milletvekili Seçimi Kanunu (madde 29) bir oyun geçerli sayılması için 'partinin seçime katılma hakkı olması'na dikkat çekmektedir. Bir partinin seçimlere katılma hakkı olmadığı anlaşılırsa, o partiye verilen oylar 'geçersiz oy' olur..." Seçim Kanunu'nda böyle bir madde yok! Batum, DYP'nin Meclis'e girmesini istiyor.

Demet demet yorum

Tercüman gazetesinden Cengiz Çandar, meseleye DYP açısından yaklaşıyor. Ona göre, DEHAP'a verilmiş oyların "milimi bile" DYP'ye gitmez. Hele hele Mehmet Ağar'ın Genel Başkanı olduğu bir DYP'ye. DEHAP'ın seçmen tabanı malum... PKK'ya sempati ile bakıyorlar. Kongrelerinde İstiklal Marşı okunmuyor, Atatürk posterine yer verilmiyor. "Biji (Yaşasın) Apo" slogaları salonları inletiyor.

Cengiz Çandar, hangi kesimin ne düşündüğü konusunda şunları yazıyordu dünkü yazısında: "Zinde Kuvvetlerciler, AKP'yi 'tehlikeli irtica odağı' gören, hatta 'askeri darbe' ile yıkılmasında dahi bir sakınca görmeyenlerin üzerinde 'mutabık' kaldıkları 'hukuki değerlendirme', seçimlerin toptan iptal edilmesi. Yani, Yargıtay kararı ile 41 milyon küsur oy pusulasının herbirinin 'gayrımeşru', 'hukuk dışı' olduğundan hareketle, seçimlerin iptalinin doğru olacağını savunuluyor. Bunun 'tercümesi' şu: AKP iktidarı bir an son bulmalıdır! Bir de DYP'lilerin 'hukuk ve demokrasi yorumu' söz konusu. Bunlarınki 'Zinde Kuvvetler'inki kadar 'radikal' değil. Seçimlerin toptan iptalini savunmuyorlar. DEHAP oylarının geçersiz sayılması halinde, 'baraj eşiği'nin değişeceğini ve DYP'nin 70'e yakın milletvekili ile üçüncü parti (muhtemelen anahtar parti konumunda ömrünü uzatabileceği şekilde) olarak TBMM'ye girmesinin 'hukuki' olacağını ileri sürüyorlar. Yeni bir seçim DYP için tehlikeli. Yine barajı aşamayıp, dışarıda kalırlar. Böyle bir durumun sonucu, DYP için Türkiye'nin siyasi haritasından silinmek olabilir. O nedenle, DYP'lilerin duruma ilişkin 'hukuk yorumu', seçimlerin yenilenmesi gerekmeden kendilerinin TBMM'ye girmesiyle sınırlı. AKP'lilerin Yargıtay kararının sonuçlarına ilişkin yorumu ise malum. Bu manzaraya bakıp, ortada 'hukuki bir durum' olduğunu söylemek imkansız. Ortada, bir 'siyasi durum' söz konusu ve sonuç, 'siyasi dengeler'in gösterdiği yönde alınacak. Bununla birlikte, üzerinde bence en durulması gereken 'hukuk-siyaset felsefesi' açısından yorumu Tarhan Erdem getiriyor. "Seçimler bittikten sonra, YSK'nın seçimleri bütünüyle iptal etmek yetkisini kabul ettiğimizde, demokrasiyi ve parlamenter sistemi tartışıyor oluruz. Hangi nedenle ve nasıl olursa olsun, Meclis'i fesih yetkisinin, Meclis dışındaki bir organa verilmesi demokrasilerde söz konusu değildir." " Ne yapmalı sorusunun cevabını ise 'tartışmaya açık' biçimde, "Bugünden tezi yok iktidar partisi, yüzde 10 barajı kaldırarak, seçimlerin yenilenmesini Meclis'e önereceğini ilan etmeli, meşruiyet tartışmasının açılmasını önlemelidir" diye veriyor Erdem."

Akyol da işin

içinden çıkamıyor

Hukuk fakültesi mezunu Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol da, işin içinden çıkamayanlardan.

Akyol, "Evvela, seçimler yapılıp, Meclis açılmış olduğuna göre YSK'nın da görevinin bittiği, yeni bir karar alamayacağı şeklindeki görüşlere katılmak mümkün değil" diyor. Ve şöyle devam ediyor yazar: "Seçim kanunlarımızdaki "geçersizlik" düzenlemeleri hep kişilerin seçilme yeterlikleriyle veya oy kullanma, sayım gibi işlemlerdeki usulsüzlüklerle ilgilidir. Mesela, Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun'un 103. maddesi "oy pusulalarının" hangi durumlarda "muteber" (geçerli) olmayacağını tam 11 madde halinde yazmıştır. Oy pusulasına işaret konulması, birden fazla partiye oy verilmesi falan gibi...

Bu madde açısından, DEHAP'a oy verilen pusulalar geçerli olduğuna göre oylar da geçerlidir. DEHAP yöneticilerinin suçu Ceza Kanunu'yla ilgilidir ve verilmiş oyları "geçersiz" saymak doğru olmaz.

Yorum veya kıyas yoluyla da "DEHAP oyları geçersizdir" sonucuna varılamaz çünkü kanun koyucunun amacı, seçim sonuçlarının süratle 'kesinleşmesi', demokratik istikrarın bozulmamasıdır.

Nitekim Seçim Kanunu'nun 33. maddesine göre, birkaç ilde seçim iptal edilse bile, bu durum ülke genelindeki oy ve baraj hesabının yeniden yapılmasını gerektirmez. İlk ilan eden oy dağılımı "geçerli" olmaya devam eder. Her halde kargaşa korkusuna gerek yok: Birinci ihtimal mevcut durum devam edecek, ikinci ve zayıf ihtimal DYP Meclis'e girecektir."

Civaoğlu'nun

gönlü DYP'den yana

Hukuk Fakültesi mezunu Milliyet Yazarı Güneri Civaoğlu, YSK'nın verebileceği 4 farklı karardan en makulü olarak DYP'nin Meclis'e girmesini görüyor. Civaoğlu, AKP'nin Anayasayı değiştirecek güce sahip olmasını içine sindiremiyor. Yazısında da bunu gizlemiyor. Mesela bu konuda şunları yazıyor: "DEHAP oylarının hileyle kullandırıldığı ve yok sayılması gerektiği mantığıyla, barajı indirir. 66 milletvekilliği düşer. Onların yerine barajın üstünde kalacak tek parti olan DYP milletvekilleri Meclis'e girer.

Dengelerin efendisi 4. Bu dördüncüsü dengelerin ortasında yer alan seçenek gibi görünüyor. Şöyle ki: Dengelerden biri "hukuk ve siyaset" arasındadır. İkinci denge ise, demokrasinin temel kuralı ve Anayasa'nın şu ilkesidir. Seçimlerde adalet ve istikrar dengesi olmalıdır. Yani, seçimlerde kullanılan geçerli oylar, mümkün olduğunca çeşitli siyasi görüşlerin Meclis'te temsilini sağlamalıdır."

Civaoğlu'na katılmak mümkün değil. Demokrasilerde halk bir partiye isterse oyların tamamını verebilir. Halka "oyları şu, şu partiler arasında dağıt" diye talimat veremezsiniz. 12 Eylül müdahalesinden sonra yapılan ilk seçimlerde böyle bir deneme oldu ama ters tepti. Horoz amblemli o parti de bir sonraki seçime kadar bile yaşayamadı. Hukuk da oyları yeniden dağıtamaz, dağıtmamalı...

Devlet kurumları...

3 Kasım seçimlerine şaibeyi bulaştıran bizzat devlet kurumları oldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı zamanında seçime gidecek partilerin denetimini yapmadı. YSK da, seçim sath-ı mailine girildikten sonra 7 Ekim'de önüne gelen karara, "Bu saatten sonra bunu görüşemem" diyerek sırtını çevirdi. Neticede devletin en ciddi kurumları, böyle bir kaosa sebebiyet verdi. Devlet organları bu temelde hukuk merkezli olmaktan daha çok siyasi merkezli eylemleri şiar edinmiştir, bu tür reflekslerle hareket eder. Yeni Şafak'tan Ali Bayramoğlu, sorunun özünde devletteki merkeziyetçilik anlayışının yattığı görüşünde: "Yüksek Seçim Kurulu'nun karşı karşıya kaldığı açmaz bir anlamda merkeziyetçiliğin ürettiği açmazdır; siyasi reflekslerinden dolayı kendi eliyle ürettiği bir açmazdır. Şimdi bu kurul şöyle ya da böyle yetkilerini aşmak ya da bir meşruiyet krizi yaratmak ikileminin karşısındadır.

Hukuku merkez almak demek toplumu dikkate almak, meşruiyetini toplumsal güçten almak demektir. Türkiye, bugün bu nedenlerle istikrarı tehlikeyi sokacak, siyaseti tepeden dizayn etme niyetinde olanları heveslendirecek saçma sapan bir krizle karşı karşıya? Kriz çözümü ne istikamette olursa olsun sıkıntı taşıyacak. Bu konuda imdada yetişecek olan yine toplumdur: AKP'nin Meclis sayısı ve arkasındaki seçmen desteği seçimli seçimsiz bu krizi dindirebilecek tek unsurdur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Yakalanmasaydı İstanbul'a girecekti
Düzce'de yolcu otobüsünden 46 bin silah parçası çıktı
Nereye kadar çıkacak?
Gram altın 6 bin 234 TL
İşte gözaltındaki isimler
14'ü futbolcu toplam 29 kişi
Yüzde 20'lik kesim gelirin yarısını alıyor
Türkiye'de gelir adaletsizliği
Bahis soruşturmasında yeni dalga
Erden Timur dahil 24 kişi gözaltına alındı
Asgari ücret komisyonu kararı Resmi Gazete'de
1 yıl boyunca günlük 1101 TL
İsrail, Batı Şeria'da bir haftada 8 bin ağacı söktü
Tarım sektörünü sistematik hedef alıyor
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Allah’a kulluk ve hamd
SDG ile anlaşma yok!
Suriye'den resmi açıklama geldi
Libya uçağının düşmesi sabotaj mı?
Şüpheler Netanyahu'yu gösteriyor
Sadettin Saran serbest
Yine adli kontrol şartı geldi
'Devletin gücünü içeriye değil, dışarıya gösterin'
BTP'den gündeme dair kritik mesajlar
Futbolda şike kumpası soruşturması
Lütfi Arıboğan, Ahmet Gülüm, İlhan Helvacı ve Ebru Köksal adliyede
Avrupa'da İslamofobi Raporu 2024
Müslüman karşıtlığı normalleşiyor
MSB tarafından basın bilgilendirme toplantısı yapıldı
Libya uçağının düşmesiyle ilgili sorulara yanıt verildi
Yakalanmasaydı İstanbul'a girecekti
Düzce'de yolcu otobüsünden 46 bin silah parçası çıktı
Nereye kadar çıkacak?
Gram altın 6 bin 234 TL
İşte gözaltındaki isimler
14'ü futbolcu toplam 29 kişi
Yüzde 20'lik kesim gelirin yarısını alıyor
Türkiye'de gelir adaletsizliği
Bahis soruşturmasında yeni dalga
Erden Timur dahil 24 kişi gözaltına alındı
Asgari ücret komisyonu kararı Resmi Gazete'de
1 yıl boyunca günlük 1101 TL
İsrail, Batı Şeria'da bir haftada 8 bin ağacı söktü
Tarım sektörünü sistematik hedef alıyor
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Allah’a kulluk ve hamd
SDG ile anlaşma yok!
Suriye'den resmi açıklama geldi
Libya uçağının düşmesi sabotaj mı?
Şüpheler Netanyahu'yu gösteriyor
Sadettin Saran serbest
Yine adli kontrol şartı geldi
'Devletin gücünü içeriye değil, dışarıya gösterin'
BTP'den gündeme dair kritik mesajlar
Futbolda şike kumpası soruşturması
Lütfi Arıboğan, Ahmet Gülüm, İlhan Helvacı ve Ebru Köksal adliyede
Avrupa'da İslamofobi Raporu 2024
Müslüman karşıtlığı normalleşiyor
MSB tarafından basın bilgilendirme toplantısı yapıldı
Libya uçağının düşmesiyle ilgili sorulara yanıt verildi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.