Geçtiğimiz günlerde usta kalem Metin Aydoğan Bey'in misafiri olduk sevgili okurlar. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu ve gelmiş olduğu noktayı enine boyuna konuşma fırsatı bulduğumuz sohbeti inanın doyumsuzdu. Sohbetten derlediğimiz ana başlıklar:"İyi bir Türkiye görmüyorum. Siyasi ve ekonomik çözülme, Türkiye'yi o denli güçsüz bıraktı ki, ayrışma ve çöküş neredeyse kendiliğinden gerçekleşecek bir olgu? Yabancılara ülkeyi yönetme olanağı verilmiştir. Ulus-devlet yapısıyla Türkiye'nin varlığını sürdürebilmesi artık Türklerden çok yabancıların vereceği kararlara bağlı duruma gelmiştir. Tam bağımsızlık ise çoktan yitirilmiştir. Ülkeyi yönetenler ulusal varlığı korumak için uygulamaya dönük herhangi bir karar almazken ya da alamazken, yabancılar parçalanmanın eylemsel olarak gerçekleştirileceği uygun anı beklemekte, uygun koşulları hazırlamaktadır. Washington ve Brüksel'de parçalanmanın alt yapısını oluşturacak kararlar alınırken, bu kararların sonucunu oluşturacak olan ve öngörülen sınır değişiklikleri haritalara açıkça yansıtılırken, Türkiye dışarıda alınan ve dayatılan bu kararları eksiksiz yerine getirmekte, kendini yok edecek sürece gönüllü olarak katılmaktadır. Devletin gücü kendisine karşı kullanılmakta, devlet yasa çıkarılarak tasfiye edilmektedir."" Bugün Türkiye'de askeri işgal (henüz) yoktur ancak ulusal varlığı dağılmaya götürecek siyasi ve ekonomik uygulamalar, Osmanlı'nın son döneminden daha ağır ve yoğundur. Medyanın olumsuz etkisini, yerli işbirlikçileri ve bilgisiz, bilinçsiz yöneticileri aşarak, askersiz, silahsız bir işgali ve bunun yıkıcı etkisini halka anlatmak güçleşmiştir. ""Bu ülkede, tutsak değil özgür ve bağımsız yaşamak isteyenleri bekleyen tek seçenek saldırının kaynağı olan emperyalizme karşı direnmektir. Direnişi başarıya ulaştırarak ulusal egemenliği kalıcı kılmak için tek seçenek ise halkın birliğini, dayanışmasını sağlamak, kitleleri örgütlemektir." " Önce bağımsız, tam bağımsız olacaksın, kendi kararını kendin vereceksin. Kendi ekonomine sahip olacaksın, üreteceksin, ürettiğinden fazla tüketmeyeceksin. Bugün Atatürkçü olduğunu söyleyen pek çok sahte Atatürkçü ya da medyatik aydının iddia ettiği gibi çağdaşlaşmanın batılılaşmak demek olmadığını bileceksin. Elbette dışa açılmalıyız, ürettiğimiz malları dünyanın her yerine satmalıyız, ticaret yapmalıyız, kültürel ilişkilere girmeliyiz ama sadece batıyla değil, her yerle. AB, Gümrük Birliği, IMF gibi tutsaklık anlaşmaları dışa açılmak değil, ülkeyi dışa teslim etmektir. AB ülkeleriyle de dünyanın tüm ülkeleriyle de eşitlik ve dostluğa dayalı ilişkiler kurmalıyız.Atatürk ne yapmışsa onu yapmalıyız. " Evet, sevgili okurlar Metin Aydoğan Bey'in çözüm adına son cümleleri "Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan gitmek" oldu. Bugün söyler misiniz Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan giden tek lider kimdir? Bu gerçeği özelde Türkiye, genelde tüm dünya haykırmadıkça inanın iki yakamız bir araya gelemeyecektir?
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023