Toplu taşıma araçları, toplumu en iyi gözlemleyeceğiniz noktalardan birisidir. Biz de her gün bu gözlemleri yapıyoruz.
Yine böyle bir yolculukta (tabi kendimi sağlama almışım) tıkış tıkış gidiyoruz. Şoför ile 40 yaşlarında birisi sohbet ediyor; "Haftaya Almanya'ya gideceğim." "Neden?" "Hanım doğum yapacak."
Biz olsak! 'Hayırdır, ülkemizde hastane mi kalmadı, doktor mu yok' şeklinde bir şaşkınlık belirtiriz ama şoför de bu işleri biliyor olsa ki! 'Alman vatandaşı olsun, diye oraya gidiyorsunuz değil mi' şeklinde soru-cevap verdi. Kişi de teyit etti.
Sonra haberlerde çok sık izliyorsunuz! Ne kadar ünlü, zengin ve siyasetçi hatta ülkemizi yönetenlerin kendileri, eşleri, çocukları, torunları vs. doğum yapmak için ABD ve batı ülkelerine gidiyor.
Bu ülkede doktor, hastane vs. olmadığından değil çocuklarımız, o ülkenin vatandaşı olsunlar, diye!
Peki, bizim ülkemizin neyi var? Bu millet, bir zamanlar dünyanın imrendiği, sırf yaşam biçimlerine bakarak kitlelerin, ırkların Müslüman olduğu ve Türk Milleti adını aldığı bir milletti.
Kurduğumuz devletler zamanlarının süper güçleriydi. Ekonomi, siyasi, sosyal ve askeri alanda dünyaya yön veren devletlerdi. Hâlâ üç kıtada at oynatmış bir milletiz, diye övünüyoruz.
Peki, ne oldu da bu millet, ülkesinden kaçmak veya kendisini daha sağlama almak için başka devletlerin vatandaşlığını tercih ediyor?
Devletimiz vatandaşına umut vermiyor mu? Vatandaş geleceğinden neden kaygı duyuyor? Ya gençler!
Yine bir anımı paylaşayım. Komşumun oğlu özel bir firmanın kredisi ile tıp okudu ve bitirdi. Staj için Almanya'ya gönderdiler. Başarılı oldu. Geçen gün babasına, "bizim doktor ne zaman dönüyor" diye sordum.
"Dönmeye niyeti yok. Almanya'da kalacak" cevabını verdi. "Ama ülkemizin bu gençlere beyinlere ihtiyacı var" dediğim de, oradaki iş koşulları, maaş, yaşam kalitesi vs. çok daha iyi olduğu için Almanya'da kalmak istiyor, dedi.
Ne diyeyim ben? Manen asla kabul etmesem de madden haklı adam.
Bir zamanlar Almanya, ülkemizden iş gücü transferi başlattı. (ki, bu serbestliği zamanın hükümetlerinin basiretsizliği olarak yorumluyorum). İnsanımız gurbete gitti.
Hadi o gün mazeret vardı. Peki, bugün neden insanımız özellikle gençler Türkiye'den kaçıyor?
Tarımda Avrupa'da bir numarayız! Ekonomimiz şaha kalktı! Artık dünyada söz sahibiyiz! Kendi tankımızı, topumuzu kendimiz üretiyoruz! Almanya bile bizi kıskanıyor diyorlar. O zaman bu gençler Türkiye'den neden kaçar gibi gidiyor?
Almanya'da Federal Göç ve Mülteci Dairesinin (BAMF) yayınladığı rapor, ülkemiz açısından çok acı hatta utanç verici bir durumu gösteriyor.
Söz konusu raporda Türkiye'den iltica başvurusunda bulunanların yarısından fazlasının üniversite eğitimi aldığı ifade ediliyor.
Rakamlar korkunç! 2017'de Almanya'ya iltica başvurusu yapan Türkler arasında üniversite eğitimi almış olanların oranı yüzde 46 iken bu oran 2018'de yüzde 59.3'e yükseldi.
Aynı raporda dikkat çeken bir gösterge de İran ve Suriye ile alakalı. 2017'de İran'dan Almanya'ya iltica için başvuranlardan yüzde 42.6'si üniversite eğitimi almış kişiler ve 2018'de bu oran 47.5'e çıkıyor.
İltica başvurusunda bulunanlar arasında üniversite mezunu Suriyeli gençler ise üçüncü sırada.
Müslümanları para için Haçlı kapısına muhtaç edenler utansın diyorum. Bugün dünyanın kurtuluş olarak gördüğü, hem bireyleri, hem de devletleri ekonomik olarak bağımsızlığını kazandıracak Milli Ekonomi Modelini görmeyenler utansın…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024