Eğitim, bireyin davranışlarında istendik değişimler meydana getirme süreci olarak tanımlanır. Bu süreç, günümüz dünyasında okullarda organize edilmektedir. Bu noktada okullar, bireylerin yetiştirilmesinde en önemli ikinci aşama konumundadır. Birinci aşama, bireyin okula başlayana kadar ailesinde aldığı eğitimdir ki çok önemli bir basamaktır ve sonraki dönemlerde belirleyici unsur görevindedir.
Eğitimde, sabit-değişken durumunda olan öğrenci, hem etken hem edilgen bir pozisyonda bulunur. Başlangıçta edilgen de olsa, ana hedef onu etken bir pozisyona taşımaktır. Eğitim politikaları, dünyada, bu amaçla oluşturulur.
Eğitim dünyasında, son yılların kabul edilen öğrenci araştırmalarında sekiz zeka çeşidi ortaya çıkmıştır. Howard Gardner'ın araştırmalarıyla kabul edilen bu sekiz zeka, eğitim politikalarını da şekillendirmiştir. Çoklu zeka kuramı olarak adlandırılan bu teoriye göre bireyde; görsel, bedensel, müziksel, sözel, içsel, sosyal, matematiksel ve doğasal zekâ vardır (ki dokuzuncusu da araştırılıyor). Buna göre de müfredatlar oluşturulmuştur. Zaten bireylerin ilgi ve yeteneklerinin farklı olması kaçınılmazdır. Ancak ülkemizde okullarımızın bu zeka çeşitlerine uygun donanımı bulunmamaktadır. Donanım, doğal olarak ekonominin varlığını işaret eder. İşte bu noktada biz, Milli Ekonomi Modeli'nin olmazsa olmaz konumunu vurguluyoruz.
Donanımı biraz açalım. Örneğin müzik zekasına sahip öğrenciler için müzik sınıflarının ve enstrümanlarının olması gerekir. Hatta okullarının olması? Buralarda öğrencilere bütün enstrümanlar sunulmalı ve uygun alanlarda öğrenciler yetiştirilmelidir. Bu da ekonomi ile yani Milli Ekonomi Modeli ile gerçekleşecektir.
Yine bedensel zekaya sahip öğrenciler için spor alanlarının (tenis, havuz, sahalar vb.), hatta ve kesinlikle okullarının olması ve uygun alanlarda öğrencilerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu da ekonomi ile yani Milli Ekonomi Modeli ile gerçekleşecektir.
Bu örnekleri uzatmak ve detaylandırmak mümkün. Fakat burada, genel anlamda eğitim sistemimiz için öncelikli olana işaret etmek niyetindeyiz.
Öğrencilerimizin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilip uzmanlaştırılmasında ve devlete, millete layıkıyla hizmet sunmasında, Milli Ekonomi Modeli'nin eğitim için kullanılması "her şeyden önce" acil bir durum arz etmektedir. Uluslararası değerlendirme kuruluşlarının yaptığı derecelendirmelerde kötü bir durumda bulunan "eğitimimizi" kurtarmak istiyorsak hemen, derhal Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanmasına geçilmelidir.
Avrupa ülkelerinde bu konuda farklı yöntem ve teknikler uygulansa da, sonuçları itibariyle değerlendirdiğimizde, reel %20'nin üzerinde işsizlikle karşılaşırız. Bu da eğitimde ortaya konan parlak projeleri, bir anlamda etkisiz kılmaktadır. Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı konjonktürde, hem eğitim süreci hem de sonrası (hatta daha öncesi ve daha sonrası) tamamen güneş gibi parlak bir aydınlık olacaktır. Çünkü Milli Ekonomi Modeli'nin ortaya koyduğu para denklemi ile sosyal devlet projeleri incelendiğinde görülecektir ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
Eğitimde, sabit-değişken durumunda olan öğrenci, hem etken hem edilgen bir pozisyonda bulunur. Başlangıçta edilgen de olsa, ana hedef onu etken bir pozisyona taşımaktır. Eğitim politikaları, dünyada, bu amaçla oluşturulur.
Eğitim dünyasında, son yılların kabul edilen öğrenci araştırmalarında sekiz zeka çeşidi ortaya çıkmıştır. Howard Gardner'ın araştırmalarıyla kabul edilen bu sekiz zeka, eğitim politikalarını da şekillendirmiştir. Çoklu zeka kuramı olarak adlandırılan bu teoriye göre bireyde; görsel, bedensel, müziksel, sözel, içsel, sosyal, matematiksel ve doğasal zekâ vardır (ki dokuzuncusu da araştırılıyor). Buna göre de müfredatlar oluşturulmuştur. Zaten bireylerin ilgi ve yeteneklerinin farklı olması kaçınılmazdır. Ancak ülkemizde okullarımızın bu zeka çeşitlerine uygun donanımı bulunmamaktadır. Donanım, doğal olarak ekonominin varlığını işaret eder. İşte bu noktada biz, Milli Ekonomi Modeli'nin olmazsa olmaz konumunu vurguluyoruz.
Donanımı biraz açalım. Örneğin müzik zekasına sahip öğrenciler için müzik sınıflarının ve enstrümanlarının olması gerekir. Hatta okullarının olması? Buralarda öğrencilere bütün enstrümanlar sunulmalı ve uygun alanlarda öğrenciler yetiştirilmelidir. Bu da ekonomi ile yani Milli Ekonomi Modeli ile gerçekleşecektir.
Yine bedensel zekaya sahip öğrenciler için spor alanlarının (tenis, havuz, sahalar vb.), hatta ve kesinlikle okullarının olması ve uygun alanlarda öğrencilerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu da ekonomi ile yani Milli Ekonomi Modeli ile gerçekleşecektir.
Bu örnekleri uzatmak ve detaylandırmak mümkün. Fakat burada, genel anlamda eğitim sistemimiz için öncelikli olana işaret etmek niyetindeyiz.
Öğrencilerimizin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilip uzmanlaştırılmasında ve devlete, millete layıkıyla hizmet sunmasında, Milli Ekonomi Modeli'nin eğitim için kullanılması "her şeyden önce" acil bir durum arz etmektedir. Uluslararası değerlendirme kuruluşlarının yaptığı derecelendirmelerde kötü bir durumda bulunan "eğitimimizi" kurtarmak istiyorsak hemen, derhal Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanmasına geçilmelidir.
Avrupa ülkelerinde bu konuda farklı yöntem ve teknikler uygulansa da, sonuçları itibariyle değerlendirdiğimizde, reel %20'nin üzerinde işsizlikle karşılaşırız. Bu da eğitimde ortaya konan parlak projeleri, bir anlamda etkisiz kılmaktadır. Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı konjonktürde, hem eğitim süreci hem de sonrası (hatta daha öncesi ve daha sonrası) tamamen güneş gibi parlak bir aydınlık olacaktır. Çünkü Milli Ekonomi Modeli'nin ortaya koyduğu para denklemi ile sosyal devlet projeleri incelendiğinde görülecektir ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
Hüsamettin Çalışkan / diğer yazıları
- ‘Otomobil uçar gider’ / 14.03.2023
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020
- ‘Masa da masaymış ha!’ / 11.03.2023
- Reddiye-III / 29.12.2020
- Reddiye-II / 28.12.2020
- ABDAL MUSA SULTAN PEND-NAMESİ / 26.12.2020
- Reddiye-I / 25.12.2020
- Peygamberimiz (s.a.v) okuma yazma biliyordu! / 23.12.2020
- ‘Sınavsız üniversite’ ontolojisi / 18.12.2020
- Haydar Haydar… / 24.04.2020
- Sonuç ve Milli Ekonomi Modeli / 21.04.2020