Dünkü yazımızda milli eğitimde yaşanan sıkıntılara kısmen değindik. Detaylara indiğimizde tepeden tırnağa birçok problem sayılabilir ama bu kadar kafidir.
Her konuda batıdan alma akılla hareket eden siyasi iradenin gerçek bir milli eğitimi ortaya koyması mümkün değildir.
Çünkü eğitim sistemi AB müzakere çerçeve belgesinde denetimden geçmesi gereken bir fasıldır ve açılıp kapatılması için AB’li denetimcilerin onayından geçmesi gerekmektedir.
Dün önümüze Sevr’i koyup ülkemizi parsel parsel işgal edenlerin kalkıp da Türk milli eğitim sisteminden yeni Atatürk’lerin, Alparslanların, Fatihlerin çıkmasına müsaade etmeyeceği kesindir.
Hep yapılmaması gerekenler söyleniyor
Siyasilerimizin ekonomi konularında da milli bir politikası olmadığı için, bütçemiz de millilikten tamamen uzaktır. Bütçe “vatandaştan vergi toplama, sürekli borç alıp borçları ve faizleri ödeme” mantığına dayalı olduğu için milli eğitim siyasilerimiz için bir yüktür ve milli eğitime bütçeden yeterli pay ayrılması asla mümkün değildir.
Bu temel sebeplerden dolayı siyasilerimiz “milli eğitimde ne yapılmalıdır”dan ziyade “ne yapılmamalıdır” düşüncesiyle icraatlar ortaya koymaktadır.
“Her lise mezunu üniversite okuyamaz”, “Her gence iş bulmak zorunda değiliz”, “AB’li ve Yunan dostları üzmemek için inkılap tarihi gerçekleriyle anlatılmamalı”, “Fen-edebiyat fakültesi mezunları öğretmen olamaz”, “Üniversite mezunu olup da isteyen herkes araştırma görevlisi olamaz”, “Parası olmayan kaliteli eğitim alamaz”, “Her öğrenciye burs ve yurt imkanı sağlanamaz” vs vs. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Gerçek milli eğitim BTP ile sağlanır
Dilerseniz bizler de yapılması gerekenleri ve bunların nasıl yapılacağını ortaya koymaya çalışalım. Bu noktada ne yapılması gerektiğini en güzel bir şekilde ortaya koyan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Sosyal Devlet-Milli Devlet” modeli ve de bu modeli temel olarak alan BTP’nin parti programıdır.
Özetle ifade etmek gerekirse, öncelikle milli eğitimin temel amacı Türk gençliğine milli bir kimlik kazandırmak olmalıdır.
Bu öyle bir kimlik ki, gençlik, tarihinden gelen milli ve manevi değerlerle donanacak, kendi kültürü ve medeniyeti ile yoğrulacak, vatan, bayrak, millet, din, ahlak gibi bütün değerlerinin kıymetini bilecek, bulunduğu her ortamda kimliğini muhafaza edecek, dostunu ve düşmanını bilecek, bağımsızlık ruhunu sürekli muhafaza edecek, güçlü, kişilikli, şahsiyetli olacak…
Kimliğini kaybeden milletin geleceği yoktur
Kimliğini kaybeden milletlerin ülkelerini, vatanlarını, sahip olduğu değerlerini koruyabilmesi mümkün değildir. Bir milletin geleceği, kimlik sahibi bir gençlikle mümkündür. İşte bu sebeple milli eğitimin en önemli hedefi bu olmalıdır.
Bugün siyasilerimiz, batıdan alma akılla hareket ettikleri için geçmişte bizlere destanlar yazdıran, Ehl-i Beyt aşkıyla yoğrulmuş Türk-İslam kimliğini milli eğitimden çıkarmışlardır. Batıya hayran, kendi değerlerine ise yabancı olan bir gençlik yetişmesi için her şey yapılmaktadır.
Vatikan merkezli diyalog faaliyetleriyle Türk gençlerine tahrif olmuş dinler de hak olarak gösterilip, gençlerimize Batı dünyasının inancı hoş gösterilmeye çalışılmaktadır. Kendi inancına yabancılaşmış bir neslin, vatan diye bir derdi olmayacağı muhakkaktır.
Yarınki yazımızda milli eğitimde neler yapılmalıdır konusuna devam edeceğiz.
Her konuda batıdan alma akılla hareket eden siyasi iradenin gerçek bir milli eğitimi ortaya koyması mümkün değildir.
Çünkü eğitim sistemi AB müzakere çerçeve belgesinde denetimden geçmesi gereken bir fasıldır ve açılıp kapatılması için AB’li denetimcilerin onayından geçmesi gerekmektedir.
Dün önümüze Sevr’i koyup ülkemizi parsel parsel işgal edenlerin kalkıp da Türk milli eğitim sisteminden yeni Atatürk’lerin, Alparslanların, Fatihlerin çıkmasına müsaade etmeyeceği kesindir.
Hep yapılmaması gerekenler söyleniyor
Siyasilerimizin ekonomi konularında da milli bir politikası olmadığı için, bütçemiz de millilikten tamamen uzaktır. Bütçe “vatandaştan vergi toplama, sürekli borç alıp borçları ve faizleri ödeme” mantığına dayalı olduğu için milli eğitim siyasilerimiz için bir yüktür ve milli eğitime bütçeden yeterli pay ayrılması asla mümkün değildir.
Bu temel sebeplerden dolayı siyasilerimiz “milli eğitimde ne yapılmalıdır”dan ziyade “ne yapılmamalıdır” düşüncesiyle icraatlar ortaya koymaktadır.
“Her lise mezunu üniversite okuyamaz”, “Her gence iş bulmak zorunda değiliz”, “AB’li ve Yunan dostları üzmemek için inkılap tarihi gerçekleriyle anlatılmamalı”, “Fen-edebiyat fakültesi mezunları öğretmen olamaz”, “Üniversite mezunu olup da isteyen herkes araştırma görevlisi olamaz”, “Parası olmayan kaliteli eğitim alamaz”, “Her öğrenciye burs ve yurt imkanı sağlanamaz” vs vs. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Gerçek milli eğitim BTP ile sağlanır
Dilerseniz bizler de yapılması gerekenleri ve bunların nasıl yapılacağını ortaya koymaya çalışalım. Bu noktada ne yapılması gerektiğini en güzel bir şekilde ortaya koyan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Sosyal Devlet-Milli Devlet” modeli ve de bu modeli temel olarak alan BTP’nin parti programıdır.
Özetle ifade etmek gerekirse, öncelikle milli eğitimin temel amacı Türk gençliğine milli bir kimlik kazandırmak olmalıdır.
Bu öyle bir kimlik ki, gençlik, tarihinden gelen milli ve manevi değerlerle donanacak, kendi kültürü ve medeniyeti ile yoğrulacak, vatan, bayrak, millet, din, ahlak gibi bütün değerlerinin kıymetini bilecek, bulunduğu her ortamda kimliğini muhafaza edecek, dostunu ve düşmanını bilecek, bağımsızlık ruhunu sürekli muhafaza edecek, güçlü, kişilikli, şahsiyetli olacak…
Kimliğini kaybeden milletin geleceği yoktur
Kimliğini kaybeden milletlerin ülkelerini, vatanlarını, sahip olduğu değerlerini koruyabilmesi mümkün değildir. Bir milletin geleceği, kimlik sahibi bir gençlikle mümkündür. İşte bu sebeple milli eğitimin en önemli hedefi bu olmalıdır.
Bugün siyasilerimiz, batıdan alma akılla hareket ettikleri için geçmişte bizlere destanlar yazdıran, Ehl-i Beyt aşkıyla yoğrulmuş Türk-İslam kimliğini milli eğitimden çıkarmışlardır. Batıya hayran, kendi değerlerine ise yabancı olan bir gençlik yetişmesi için her şey yapılmaktadır.
Vatikan merkezli diyalog faaliyetleriyle Türk gençlerine tahrif olmuş dinler de hak olarak gösterilip, gençlerimize Batı dünyasının inancı hoş gösterilmeye çalışılmaktadır. Kendi inancına yabancılaşmış bir neslin, vatan diye bir derdi olmayacağı muhakkaktır.
Yarınki yazımızda milli eğitimde neler yapılmalıdır konusuna devam edeceğiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024