Kendini sorgulamaktan kaçan muhalefeti artık biz sorguluyoruz. Neden sorguluyoruz? Çünkü iktidarın teknesi su alıyor, batacak! Bir bakıyorsunuz muhalefet liderleri koşmuş, kovalarla tekneyi boşaltıyor.
Şu seçim sürecine bir bakın! Ağzından ayet-hadis düşürmeyen Sayın Cumhurbaşkanımız 6 ay boyunca LGBT ile yattı, LBGT ile kalktı. Alayını LGBT'ci ilan etti.
Hatta seçimi kazandığı netleşince Kısıklı'daki evinin önünde toplanan kalabalığabu hitabını onaylattı.
"Kardeşlerim, bu CHP, LGBT'ci midir? Bu HDP, LGBT'ci midir? Bu İyi Parti, LGBT'ci midir? O yanındaki bazı ufaklıklar var onlar da LGBT'ci midir? Peki, AK Parti'ye LGBT sızabilir mi? MHP'ye sızabilir mi? Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerine sızabilir mi?' dedi.
(Not: Anadolu'nun en ücra köşesindeki saf insanlarımızdan, çoluk çocuğa kadar insanımız dindar Cumhurbaşkanımız sayesinde bu LGBT'nin ne olduğunu, neler yaptıklarını detaylı bir şekilde öğrendiler.)
Muhalefet neden bu damgaya razı oldu?
Muhalefet yapmayı beceremedikleri için ya da insan neslini tehdit eden bu sapkınlığa alan açmak için mi bu damgaya razı oldu?
6'lı masadakiler öyle montaj videolarla filan değil bizzat delillerle siyaset yapsalardı en azından bu LGBT damgasından kurtulur hem de insanımıza gerçeği gösterirlerdi.
Örneğin bir lider veya vekil adayı, LGBT Öğrenci Derneği önüne kameralarla gidip. "Ey AKP, Ey Erdoğan! Bu dernek sizin imzanızla açıldı" diyebilirdi.
Bir başkası, İstanbul'daki 170 yataklı LGBT otelinin önüne gidip, "Ey AKP, Ey Erdoğan! Bu otel 2007'de sizin imzanızla açıldı, Cumhuriyet tarihindeki bu ilki siz başardınız!" diyebilirdi.
Bir başka 6'lı masanın yetkilisi, Meclis kürsüsünden, "Ey bize LGBT'ci diyenler! Hiç bir hükümetin aklına dahi gelmeyen LGBT başlığını 29/11/2011 tarihinde 6251 sayılı yasa ile siz resmileştirdiniz" diyebilirdi.
Örneğin Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan çıkıp, "Biz, AKP'deydik ve Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde MEŞCİD (Müslüman Eşcinseller Derneği) kuruldu, bizim mitinglerimize katılıp, bayraklarını açtılar" diyebilirlerdi.
Demediler, yapmadılar. Haliyle yedikleri damga ile kaldılar.
Bir kamera yeterdi
Şimdi muhalefet ve medyası Erdoğan seçimlere devletin tüm imkanlarıyla girdi, TRT'yi kullandı, bürokratları kullandı vs. diyor.
Peki, siz neden elinizdeki imkanları kullanmadınız? Oysa bir kamera bile yeterdi!
O kamera ile Doğu ve Güneydoğu illerimizde açılan hendeklerin başına gidip, "askere, valilere teröristlere dokunmayın emri verildiği günlerde bu hendekler kazıldı" diyebilirlerdi.
Evladı dağa kaldırılan ailelere gidip, "Evladınız ne zaman dağa götürüldü" sorusuna "Çözüm sürecinde" cevabı alınabilirdi.
Meydanlardan ezan, bayrak, vatan söylemlerinin tavan yaptığı günlerde bir kamera ile Ege'de işgal edilen adalarımıza gidip, Yunan askerlerinin keyfini kaydedip, AKP döneminde bu işgal gerçekleştirildi, denilebilirdi.
Meydanlarda, 'Ayasofya' gösterileri yapıldığı sıralarda bir kamera ile Van'da, Tecavüz adasındaki (Akdamar) kilise, AKP'nin hazineden verdiği para ile yeniden açıldı, denilebilir. Arşivlerden Kayseri'deki besmele ile açılan kilise videosu yayınlanabilir, Ali Erbaş'a bunun hükmü sorulabilirdi?
Böylesine milli ve manevi dezenformasyona karşı nitelikli ve insanımızı gerçeklerle yüzleştirici daha nice adımlar atılabilirdi. Ama atılmadı.
Neden mi? Aga öyle istiyor. Eğer 2002'de CHP veya bir başka parti iktidar olsaydı AKP'nin yaptıklarını yapacaktı.
Ama millet buna razı olmazdı. O yüzden AKP iktidar oldu ve ABD ve AB'nin her istediği kanunu, icraatı, uygulamayı hayata geçirdi.
Şimdi CHP-İYİ Parti ve diğerleri bunları deşifre ederse 'aga'yı (ABD-AB'yi) kızdırırlar. Haliyle kör döğüşe devam ediyorlar.
Eren Erdem
YSK'nın sonuçları Resmi Gazete'de yayımlandı ve CHP Sosyal Medya Yönetimi'nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem çıkıp şu cümleleri kurdu:
"Bugünden itibaren sosyal medyada size sarayın ve saray medyasının anlattığı, tanıttığı, tarifini onların yaptığı yalan, iftira ve montajla karaladıkları Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP imajını değil, Babala TV'de izlediğiniz hiçbir sorudan, eleştiriden asla kaçmayan, bilgeliğiyle, ferasetiyle, olgunluğuyla seçim kampanyası boyunca sizleri kendisine hayran eden Kemal Kılıçdaroğlu'nu göreceksiniz…"
Kılıçdaroğlu: "Ortaya çıkan tabloyu ağır bir yenilgi olarak görmeyi asla kabul etmem, sizin de kabul etmenizi doğru bulmam. Kazanamadık doğru ama bunu ağır bir yenilgi olarak kamuoyu önüne koymak olmaz."
Umut (!) CHP'nin ekmeği… Hem yiyorlar, hem de yediriyorlar…
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025