Soruyorum ülkemdeki insanlara mutlu musunuz? Ülkenin halinden memnun musunuz? Gidişattan hoşnut musunuz? İnsanımızın her geçen gün ekonomik olarak adeta yerlerde sürünmesinden mutlu musunuz?
Belki istisna bir kitle hariçtir ancak, ülke olarak çok ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşadığımız günlerdeyiz. Yani her zaman bilen, Bilge İnsan'ın tabiri ile zifiri karanlığın içindeyiz.
Mutluluğu ya da bedbahtlığı sıralayalım gelin isterseniz:
Maddi imkânı olmadığı, geleceğinden emin olamadığı için evlenemeyen gençlerin halinden memnun musunuz mesela?
Ya da imkânsızlık içinde okumaya çalışan yurdum evlatlarının adeta çırpınarak okumaya çalışmasından memnun musunuz?
Gelir gider dengesini malum sebeplerden sağlayamadığı için kepenk kapatan esnafın halinden memnun musunuz?
Belki de mutluluğu amaçlayarak kurulan yuvaların maddi imkânsızlık nedeniyle sona ermesinden mutlusunuzdur mesela.
Ecdadının, atalarının kanı ile canı ile kazandığı bu vatanda emek vererek, çalışarak üretime katkıda bulunan ya da bulunamayan vatandaşın sırf sosyal güvenliği yok diye devlet hastanelerine gidememesi de sizleri mutlu edebilir.
Boş verin, biz gidemesek de elin Suriyelisine gelip randevusuz doktor odasına girip muayene hakkı verilip, bizlerin bu ülkede ikinci sınıf vatandaş olmasından da mutlu olabilirsiniz ayrıca.
Sadece maddi değil malum yandaş TV kanalların halka empoze ettiği zehirle, sönen ahlaki çöküşten de mutlusunuzdur.
Halkın mutlu olmadığını ispatlayan o kadar çok neden var ki anlatmaya sayfalar yetmez. Eğer anlamını bilemeyecek kadar yandaşsanız mutlu olmanızı iddia edeceğiniz mazeretleriniz olabilir mesela.
Çocuğunuz üniversiteye gidecek puan kazanamadı ise Suriye'den gelen herhangi bir asker kaçağı ya da vatan haininin elini kolunu sallayarak üniversiteye gitmesinden memnun olabilirsiniz.
Bizim gibi vatanını canından aziz bilen necip bir Türk Milleti'nin tam da içine sokulmuş fitnelerden sevinç duyabilirsiniz.
Sokaklarda jöle sürmüş değişik parfüm kokuları ile gezen komşu ülke gençlerini görünce göğsünüzü kabartarak mutlu olabilirsiniz. O gençler ki, savaştan kaçmak gibi bir günah-ı kebairi işlediği aşikârken, siz bundan mutluluk duyabilirsiniz.
Ancak "vatan sevgisi imandandır" anlayışı sizin düşüncenizi yanlış çıkaracaktır. Hani bahaneye çare olmaz derler ya. Ülkenin bölünüp parçalanmasından başka bir işe yaramayacak başkanlık sisteminin gelmemesi sizi üzüntüye sevk edebilir. Dünya ve ahiret denklemini düşünen insanlarımızın tekrar tekrar tefekkür ve muhasebe yapması her zamankinden daha fazla zaruret arz etmektedir.
Belki istisna bir kitle hariçtir ancak, ülke olarak çok ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşadığımız günlerdeyiz. Yani her zaman bilen, Bilge İnsan'ın tabiri ile zifiri karanlığın içindeyiz.
Mutluluğu ya da bedbahtlığı sıralayalım gelin isterseniz:
Maddi imkânı olmadığı, geleceğinden emin olamadığı için evlenemeyen gençlerin halinden memnun musunuz mesela?
Ya da imkânsızlık içinde okumaya çalışan yurdum evlatlarının adeta çırpınarak okumaya çalışmasından memnun musunuz?
Gelir gider dengesini malum sebeplerden sağlayamadığı için kepenk kapatan esnafın halinden memnun musunuz?
Belki de mutluluğu amaçlayarak kurulan yuvaların maddi imkânsızlık nedeniyle sona ermesinden mutlusunuzdur mesela.
Ecdadının, atalarının kanı ile canı ile kazandığı bu vatanda emek vererek, çalışarak üretime katkıda bulunan ya da bulunamayan vatandaşın sırf sosyal güvenliği yok diye devlet hastanelerine gidememesi de sizleri mutlu edebilir.
Boş verin, biz gidemesek de elin Suriyelisine gelip randevusuz doktor odasına girip muayene hakkı verilip, bizlerin bu ülkede ikinci sınıf vatandaş olmasından da mutlu olabilirsiniz ayrıca.
Sadece maddi değil malum yandaş TV kanalların halka empoze ettiği zehirle, sönen ahlaki çöküşten de mutlusunuzdur.
Halkın mutlu olmadığını ispatlayan o kadar çok neden var ki anlatmaya sayfalar yetmez. Eğer anlamını bilemeyecek kadar yandaşsanız mutlu olmanızı iddia edeceğiniz mazeretleriniz olabilir mesela.
Çocuğunuz üniversiteye gidecek puan kazanamadı ise Suriye'den gelen herhangi bir asker kaçağı ya da vatan haininin elini kolunu sallayarak üniversiteye gitmesinden memnun olabilirsiniz.
Bizim gibi vatanını canından aziz bilen necip bir Türk Milleti'nin tam da içine sokulmuş fitnelerden sevinç duyabilirsiniz.
Sokaklarda jöle sürmüş değişik parfüm kokuları ile gezen komşu ülke gençlerini görünce göğsünüzü kabartarak mutlu olabilirsiniz. O gençler ki, savaştan kaçmak gibi bir günah-ı kebairi işlediği aşikârken, siz bundan mutluluk duyabilirsiniz.
Ancak "vatan sevgisi imandandır" anlayışı sizin düşüncenizi yanlış çıkaracaktır. Hani bahaneye çare olmaz derler ya. Ülkenin bölünüp parçalanmasından başka bir işe yaramayacak başkanlık sisteminin gelmemesi sizi üzüntüye sevk edebilir. Dünya ve ahiret denklemini düşünen insanlarımızın tekrar tekrar tefekkür ve muhasebe yapması her zamankinden daha fazla zaruret arz etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasgül Talay / diğer yazıları
- Tıkıldık kaldık / 26.01.2021
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018