Haber Türk' sitesinden aldığım yazıyı aynen aktarıyorum.
'AB, müzakere tarihi vermedi... Danimarka'nın Elseneur bölgesinde iki gün sürecek gayri resmî toplantılarına başlayan AB üyesi ülkelerin dış işleri bakanlarından oluşan AB genel işler konseyi, Türkiye'de yapılan demokratik reformları memnuniyetle karşılarken, tam üyelik müzakerelerine başlamak için tarih konusunda net bir açıklamada bulunmadılar. AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Gunter Verheugen, tarih konusunda net bir açıklama yapmazken, "Ankara'nın bu yıl sonundan önce AB'ye üyelik için gerekli siyasî kriterler konusunda nihaî bir karar vermek için yeterli bir bilânço sunacağını sanmıyorum.'' diye konuştu.'
Bu ve buna benzer haberleri özellikle TBMM'de uyum yasaları oylanıp kabul edildikten sonra sık sık okumaya başladık. AB'ye koşulsuz teslim olan siyasilerimizin ağzını bıçak açmıyor. AB tarafından ne istendiyse verdiler. Ancak AB tarafından hala görüşme takvimi bile verilmiyor. 'AB olmazsa olmaz' diyen siyasi partiler halkın karşısına hangi yüzle çıkacaklar, şaşırmış durumdalar. AB üyelik girişimlerini kabul etmediği için, AB olmazsa yapamayız diyen AKP, SP, DSP, CHP ve AB'ye taraf olan diğer partilerin geri çekilmesi gerekir. Veya geri çekilmeyip taviz üstüne taviz vermeye devam edecekler. Ellerini verenlerin, kollarını da kurtaramayacaklarını hatırlatmak gerekir.
Bakın çok satan bir gazetenin manşetine, Bavyera İçişleri Bakanı Beckstein, ''Türkiye AB'ye girer mi'' sorusuna 'Ülkesinde yabancılara gayrı menkul satış izni vermeyen ya da zorluklar çıkaran Türkiye'nin gideceği daha çok yolu var' şeklinde cevap verir.
Elbette ki Avrupalıların istekleri bitmeyecek. Nereye kadar, biz biz olmaktan vazgeçene kadar. Bayrağımızdan, ordumuzdan, kimliğimizden, topraklarımızdan, yer altı ve yer üstü zenginliğimizden, egemenlik haklarımızdan, netice olarak hayat hakkımızdan vazgeçmediğimiz müddetçe bizi almayacaklar.
Prof. Dr. Haydar Baş bey tam 18 yıl önceden bu günleri görmüş ve feveran etmiştir. 'Biz biz kaldığımız müddetçe bizi AB'ye almayacaklar' demiş ve eklemiştir. 'AB'nin istekleri ile milli menfaatlerimiz örtüşmemektedir' demiştir. Bütün bu gelişmeler Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin siyasi basiretini ve stratejik dehasını göstermektedir.
İşte halkın BTP'ye teveccühünün, onu tek başına iktidara taşıma azminin sebeplerinden bir tanesi de budur.
'AB, müzakere tarihi vermedi... Danimarka'nın Elseneur bölgesinde iki gün sürecek gayri resmî toplantılarına başlayan AB üyesi ülkelerin dış işleri bakanlarından oluşan AB genel işler konseyi, Türkiye'de yapılan demokratik reformları memnuniyetle karşılarken, tam üyelik müzakerelerine başlamak için tarih konusunda net bir açıklamada bulunmadılar. AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Gunter Verheugen, tarih konusunda net bir açıklama yapmazken, "Ankara'nın bu yıl sonundan önce AB'ye üyelik için gerekli siyasî kriterler konusunda nihaî bir karar vermek için yeterli bir bilânço sunacağını sanmıyorum.'' diye konuştu.'
Bu ve buna benzer haberleri özellikle TBMM'de uyum yasaları oylanıp kabul edildikten sonra sık sık okumaya başladık. AB'ye koşulsuz teslim olan siyasilerimizin ağzını bıçak açmıyor. AB tarafından ne istendiyse verdiler. Ancak AB tarafından hala görüşme takvimi bile verilmiyor. 'AB olmazsa olmaz' diyen siyasi partiler halkın karşısına hangi yüzle çıkacaklar, şaşırmış durumdalar. AB üyelik girişimlerini kabul etmediği için, AB olmazsa yapamayız diyen AKP, SP, DSP, CHP ve AB'ye taraf olan diğer partilerin geri çekilmesi gerekir. Veya geri çekilmeyip taviz üstüne taviz vermeye devam edecekler. Ellerini verenlerin, kollarını da kurtaramayacaklarını hatırlatmak gerekir.
Bakın çok satan bir gazetenin manşetine, Bavyera İçişleri Bakanı Beckstein, ''Türkiye AB'ye girer mi'' sorusuna 'Ülkesinde yabancılara gayrı menkul satış izni vermeyen ya da zorluklar çıkaran Türkiye'nin gideceği daha çok yolu var' şeklinde cevap verir.
Elbette ki Avrupalıların istekleri bitmeyecek. Nereye kadar, biz biz olmaktan vazgeçene kadar. Bayrağımızdan, ordumuzdan, kimliğimizden, topraklarımızdan, yer altı ve yer üstü zenginliğimizden, egemenlik haklarımızdan, netice olarak hayat hakkımızdan vazgeçmediğimiz müddetçe bizi almayacaklar.
Prof. Dr. Haydar Baş bey tam 18 yıl önceden bu günleri görmüş ve feveran etmiştir. 'Biz biz kaldığımız müddetçe bizi AB'ye almayacaklar' demiş ve eklemiştir. 'AB'nin istekleri ile milli menfaatlerimiz örtüşmemektedir' demiştir. Bütün bu gelişmeler Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin siyasi basiretini ve stratejik dehasını göstermektedir.
İşte halkın BTP'ye teveccühünün, onu tek başına iktidara taşıma azminin sebeplerinden bir tanesi de budur.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024