empolat@mynet.com
Ekonomiden sorumlu bakanımız Ali Babacan Dubai'de, ABD ile 8.5 milyar Dolarlık bir kredi anlaşmasına imza atmıştı. Bu 8.5 milyar Dolarla, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi arasında kurulan bağlantılar hükümet- özellikle de Başbakan- tarafından hoş karşılanmadığı gibi, ısrarla bu krediyle Irak'a asker gönderme arasında bir bağlantı olmadığı iddia ediliyordu. Ama durumun hiç de böyle olmadığı dar vakitte anlaşıldı. Yatsı bile olmadan, takriben ikindi vakitlerinde mum söndü, birileri karanlıkta kaldı. Gerçi ekonomi bakanımız Babacan 'herşeyin çok açık olduğu', 'gizlenecek birşeyin olmadığı' yönünde bir iki açıklama yaptı ama yine de herşey o kadar açık değildi. Muhakkak ki gizli kapaklı önemli detaylar gizliydi.
ABD 8.5 milyar dolara onay verirken, şartlarını da bir bir kabul ettirdi tabii ki. ABD'nin Babacan marifetiyle Türkiye'ye dikte ettiği en önemli madde şu:
"Türkiye'nin Irak'a Özgürlük Harekatı'nda Irak'a insanı yardım dahil olmak üzere ABD Hükümeti ile işbirliği yapmadığı, Irak'ın yeniden inşası ve istikrarının sağlanmasında ABD hükümeti öncülüğündeki çabaları desteklemediğinin belirlenmesi ya da tek taraflı olarak Kuzey Irak'a asker göndermesi durumunda ABD hükümeti bildirim tarihinden itibaren, geçerlilik süresinin askıya alındığını Hazine'ye bildirecektir."
Hani Türkiye, Irak'ın istediği bölgesinde istediği gibi hareket edecekti! Hani Türkiye Kuzey Irak'a kesin olarak girecekti! ABD daha baştan göbeğimizi 8.5 milyar dolarla bağlamış, Irak'ın güneyindeki yerimizi de ayırmış. Parayı da peşin vermiş ama şartlı.
Farzedelim ki, Kuzey Irak'ta Barzani ve Talabani eşkıyası ciddi bir Türkmen kıyımına başladı veya PKK Kuzey Irak'ta ayan beyan bize meydan okumaya başladı ne yapacağız? ABD'nin bize müsaade vermesini bekleyeceğiz. Peki ya vermezse?
Hükümet çok kritik bir hata yapıyor. Bu hatanın telafisi kolay olmaz.
Başbakan Erdoğan, "Irak'a asker göndermenin bedeli 8.5 milyar dolar mı" sorusuna, soruyla cevap veriyor: "Peki Irak'a gitmemenin bedeli ne?"
Sayın Başbakan bu sorunun cevabı bu olmamalı. Bu cevapla Irak'a asker göndermeye 8.5 milyar dolar karşılığında razı olduğunuzu kabul etmiş oluyorsunuz. Irak'a gitmemenin bedelini ulus olarak ayrıca değerlendirir ve altından kalkabiliriz. Ama Irak'a 8.5 milyar dolar karşılığında asker göndermenin hesabını veremezsiniz. Ulus olarak her türlü sıkıntıyı göğüsleyebiliriz ama hükümet olarak bu yükün altında ezilebilirsiniz!
Ekonomiden sorumlu bakanımız Ali Babacan Dubai'de, ABD ile 8.5 milyar Dolarlık bir kredi anlaşmasına imza atmıştı. Bu 8.5 milyar Dolarla, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi arasında kurulan bağlantılar hükümet- özellikle de Başbakan- tarafından hoş karşılanmadığı gibi, ısrarla bu krediyle Irak'a asker gönderme arasında bir bağlantı olmadığı iddia ediliyordu. Ama durumun hiç de böyle olmadığı dar vakitte anlaşıldı. Yatsı bile olmadan, takriben ikindi vakitlerinde mum söndü, birileri karanlıkta kaldı. Gerçi ekonomi bakanımız Babacan 'herşeyin çok açık olduğu', 'gizlenecek birşeyin olmadığı' yönünde bir iki açıklama yaptı ama yine de herşey o kadar açık değildi. Muhakkak ki gizli kapaklı önemli detaylar gizliydi.
ABD 8.5 milyar dolara onay verirken, şartlarını da bir bir kabul ettirdi tabii ki. ABD'nin Babacan marifetiyle Türkiye'ye dikte ettiği en önemli madde şu:
"Türkiye'nin Irak'a Özgürlük Harekatı'nda Irak'a insanı yardım dahil olmak üzere ABD Hükümeti ile işbirliği yapmadığı, Irak'ın yeniden inşası ve istikrarının sağlanmasında ABD hükümeti öncülüğündeki çabaları desteklemediğinin belirlenmesi ya da tek taraflı olarak Kuzey Irak'a asker göndermesi durumunda ABD hükümeti bildirim tarihinden itibaren, geçerlilik süresinin askıya alındığını Hazine'ye bildirecektir."
Hani Türkiye, Irak'ın istediği bölgesinde istediği gibi hareket edecekti! Hani Türkiye Kuzey Irak'a kesin olarak girecekti! ABD daha baştan göbeğimizi 8.5 milyar dolarla bağlamış, Irak'ın güneyindeki yerimizi de ayırmış. Parayı da peşin vermiş ama şartlı.
Farzedelim ki, Kuzey Irak'ta Barzani ve Talabani eşkıyası ciddi bir Türkmen kıyımına başladı veya PKK Kuzey Irak'ta ayan beyan bize meydan okumaya başladı ne yapacağız? ABD'nin bize müsaade vermesini bekleyeceğiz. Peki ya vermezse?
Hükümet çok kritik bir hata yapıyor. Bu hatanın telafisi kolay olmaz.
Başbakan Erdoğan, "Irak'a asker göndermenin bedeli 8.5 milyar dolar mı" sorusuna, soruyla cevap veriyor: "Peki Irak'a gitmemenin bedeli ne?"
Sayın Başbakan bu sorunun cevabı bu olmamalı. Bu cevapla Irak'a asker göndermeye 8.5 milyar dolar karşılığında razı olduğunuzu kabul etmiş oluyorsunuz. Irak'a gitmemenin bedelini ulus olarak ayrıca değerlendirir ve altından kalkabiliriz. Ama Irak'a 8.5 milyar dolar karşılığında asker göndermenin hesabını veremezsiniz. Ulus olarak her türlü sıkıntıyı göğüsleyebiliriz ama hükümet olarak bu yükün altında ezilebilirsiniz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012