İnsan yaratılışı icabı hayra ve şerre, iyi ve kötüye meyillidir. İmtihan sırrı, hikmeti gereği duygularında var olan gerçektir.
İnsan sever-sevmez, kızar-kızmaz, bilir-bilmez... Aslında olumsuz gibi görülen duygularda hayatımızın parçasıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken ölçülü davranmaktır. Nerede susacağını nerede konuşacağını bilmek, nerede seveceğini ve nerede ikaz edeceğini bilmektir. Asaletli, kişilikli, medeni bir tavır ortaya koymaktır.
Nefret etmek bir şeye karşı olumsuz hisler ortaya koymaktır. Kişi ya kendisi olumsuz davranışlar ile nefret eder, ya da bir başkasının yönlendirmesi ile nefret eder. Nefret ettirilir.
Allah Resûlü (s.a.a) hadis-i şeriflerinde, "Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin" buyuruyor.
Dikkat edilmesi gereken, iyi ve doğru olan şeylere nefret etmemek. Ve ettirmemektir.
Bu bir eğitim konusudur.
Yıllar sonra bir gün çocukluk arkadaşımla karşılaşmıştım. Hal hatırdan sonra bana bir hatırasını anlattı. Çocukken camiye gitmiş. Abdest alma yerlerinde takunya var. Ayaklarına takunyaları giymişler. Çocukluk bu ya biraz da gülünç geliyor. Ve orada sesli sesli konuşuyorlar. Bir anda sakalları uzun, yaşlı biri bunların üzerine yürüyor. Çocuklar korkuyor. Bir de çıkışıp azarlıyor.
Neden mi?
Abdest alma yerinde niye yüksek sesle konuşup gülmüşler...
Arkadaşım dedi ki; o günden beri bir daha camiye gitmedim.
Maalesef camiye gitmenin manasını dahi bilmiyoruz. Camiye ibadet etmek, gönüller kazanmak, bilgilenmek için gidilir.
Yunus Emre ne güzel demiş:
"Bir gez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil."
Yine der ki:
"Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir."
Camilerde genç, çocuk kalmadı. Bunun sebebi yanlış müdahalelerdir. Gerek imamlar, gerekse cemaat çocukları anlayışla karşılamalıdır.
Kimileri var camide, dernek görevlisidir. Eee. Aman halıyı kirletme, aman çöp atma. Aman musluğu açık bırakma... Ne oldu? Süper halılar. Süper klimalar, süper minare ve kubbeler...
Ama halıları kirletecek çocuk yok, klimalar altında serinleyecek genç kalmadı. Minarelere çıkmak için can atan öğrenci, kubbelerde okuyuşları yankılanacak afacanlar yok artık.
Bugün başlansa yıllar sürecek program ve uygulama ile ancak kaybedilenler geri gelebilir diyeceğim amma bundan da çok ümitli değilim.
Şimdiki siyaset; çocuk, yaşlı, genç ne varsa camilerden silip süpürmek istiyor.
Ezanı sevdirelim nefret ettirmeden. Namazı, orucu, anne babayı, vatanı, bayrağı sevdirelim nefret ettirmeden.
Hani, eve gelen gelinler olur, bütün aile birden talim ve disipline başlar: "Şöyle olacaksın!" Kadının hayatı zehir olur. Nefret eder.
Bir de bir eve gelin gelir, evin kızı olur. Bütün aile sevgi ve hürmetle bağrına basar. Huzur bulur. Huzur saçar.
Kendinizden, değerlerinizden nefret ettirmeyin.
İçinde haset, fesat, adaletsizlik, kibir, iftira, saygısızlık, yalan bulunan nefret bir nevi kişisel ve toplumsal hastalıktır.
Hayata hoş görü ile bakan, sabırlı, sevgi yayan, birlik ve hizmetten yana koşan, gayret edenler etrafına faydalı olanlardır. Birleştiren, kazananlardır.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021