Marifet bir tattır. Onu; Allah (cc), kullarından dilediğine tattırır. Bu tatma da yine şahıslara göre değişir. Bazı kimseler azıcık tadar. Bazıları da doyuncaya kadar tadar. Bazıları da yetecek kadar tat alır.... Bir kısımları ise:- Yeter...Der; fakat, olacak olan olur... Sonuna kadar verilir. İsterse iradesi elinden gitsin, dağlara düşsün...Marifet alemi çok değişiktir. Kimi insan marifet alemi denilince bir köy kadar bilir. Bazısı bir kasaba kadar büyük bilir. Bazıları da, bir koca ülke kadar gözünde büyütür.Bazıları da, dünyayı ve ahireti tahayyül eder; marifekt alemini o kadar büyütür.Ama işin aslı, ne odur, ne de öbürü...Ancak, tadan bilir...Hz Resulullah'ın (sav)'den bir hadisi şerif rivayet edilir. O hadisi şerifte şöyle buyrulur: "Kıyamet günü olunca bir dellal şöyle bağırır:- Kalbinde iyilik ve ihsanlardan bir habbe şey olan (Müslüman)'ı Cehennemden çıkarınız"...Resulullah (sav) bir başka hadisi şerifinde şöyle buyurur: "İhsan, Allahü Teala'yı görür gibi ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen dahi, O seni görür".Bu hadisi şerifler, marifetin hakikatini anlatırlar; işte gerçek marifet bunların derin manaları içindedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

































































































