Orman ağaçlarının asli ürünü odun olmasına karşın, ekonomik değeri olan yan ürünleri de kabuk, reçine, yağ ve meyvelerdir. Dericilikte, boyacılıkta, şarapçılıkta ve tıpta (büzücü olarak) kullanılan tanen maddesi (tannik asit veya sepi maddesi), bazı bitkilerin kök, odun, kabuk, yaprak ve meyvelerinden elde edilmektedir. Özellikle, meşe, huş, söğüt, ladin, göknar, karaçam, sahilçamı ve sarıçam ağaçlarının kabukları da bu amaçla kullanılmaktadır. Hasır, sepet ve ip örmede ıhlamur ağacının soymuk (yalamuk) denen iç kabuğu kullanılır. Şişe mantarı da mantar meşesi kabuğundan yapılır. Ayrıca, ağaç kabuklarından yakacak, gübre, toprak ıslahı-yol yapımı ve süzme malzemesi de üretilmektedir.
Bazı ibreli ağaçların kök, kütük, gövde, dal ve kabuklarından elde edilen ve boya, cila, bazı kimyasal maddeler ve yağların yapımında kullanılan önemli ve değerli bir ham madde de reçinedir. Yine, ilaç ve parfümeri alanında kullanılan sığla yağı da Türkiye'ye özgü bir yerli (endemik) ağaç türü olan ve Muğla çevrelerinde ormanlar oluşturan sığla ağacından elde edilmektedir. Bazı ağaç ve ağaççıkların yaprakları, çeşitli yöre halkı tarafından hayvan yemi olarak değerlendirilmektedir. Defne ağacının yaprakları baharat olarak tüketildiği gibi, parfümeri alanında ve defne yağı yapımında önemli bir ham maddedir. Palamut meşesinin meyvesi olan palamutları, dericilikte sepi maddesi olarak kullanılmaktadır. Yine, mazı sineğinin mazı meşesinde oluşturduğu mazı urlarından da tanen maddesi elde edilmektedir. Fıstık çamının fıstıkları aşçılıkta kullanılan, çok değerli bir besin maddesidir. Ayrıca, ormandaki yabani meyve ağaç (ceviz, kestane) ve ağaççıklarının meyvelerinden yöre halkı yararlanmaktadır.
Ormandan elde edilen diğer yan ürünler ise, çeşitli av hayvanları, sanayide ham madde olarak kullanılan veya hayvanlara yedirilen çeşitli bitkiler ve bitkisel organlar, topraktan çıkarılan kömür, petrol, çeşitli madenler, kayalar ve orman ekosisteminde var olan pınar ve derelerdir. Ayrıca, insanlar tarafından yararlanılmayan ve ormana terk edilen kök, dal, yaprak, ibre, ot ve kesim artıkları gibi organik maddelerin çürümesiyle, orman toprağında humus oluşmaktadır ki, bu da bitkilerin besin maddelerini topraktan daha iyi almasına ve toprağın nemli kalmasına yardımcı olmaktadır.
Orman, bulunduğu ortamı ve çevresini etkileyerek, bir takım faydalı ve zararlı hizmetler yapar. Örneğin, doğal dengeyi sağlamak, fırtına-sel-çığ-erozyon gibi zararlı olayları önlemek, çevreyi güzelleştirmek, düşmana karşı savunma görevi yapmak, yaşam ve sağlığı korumak, ev-tarla ve hayvanların zarar görmesini önlemek, dinlenme ve eğlence olanağı sağlamak, oksijen ve karbon dioksit üretmek, çeşitli ürünler vererek çevreye faydalı olmak gibi yararlı birçok hizmetleri söz konusudur. Buna karşın, zararlı hayvan ve böcekleri barındırmak, yağışların bir kısmını tutarak yıllık su verimini azaltmak, yangını kolaylaştırmak ve çevreye yaymak, topraktaki suyun terleme (transpirasyon) yoluyla tüketilmesine, yağmur sularının buharlaşmasına sebep olmak gibi zararlı hizmetleri de vardır. Ancak ormanın bu zararlı hizmetleri, teknik ormancılık müdahaleleri ile kısmen önlenebilmektedir.
* * *
Orman ve orman toprağının verdiği ürün, yan ürün ve yaptığı hizmetlerin ancak bir kısmı ekonomik olarak değerlendirilebilmektedir. Hele ormanın sağladığı hizmetlerin faydalarını, bugünkü koşullarda parayla ölçmek hemen hemen imkansızdır. Bu nedenle, orman alanlarını ormancılık dışı faaliyetlere tahsis ederken, tahsis alanındaki ormanın sağladığı hizmetlerin getirisi ile ormancılık dışı faaliyetlerin getirisi mutlaka karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırmada, birkaç kişinin lehine ve yöre halkının aleyhine bir durum söz konusu olmamalıdır. Ormancılık dışı faaliyetlerin yöre halkına veya memlekete yararı yoksa, orman alanı ormancılık dışı faaliyetlere tahsis edilmemelidir.
Orman arazisinden bitkisel olmayan ürünlerin (taş, kum, toprak, mermer, maden, kömür, petrol, doğal gaz gibi) çıkarılmasını ya devlet ve halk birlikte üstlenmeli veya çıkaran firmaya verilirken, elde edilecek getirinin en az %50'si devlete ait olmalıdır. Bu durumda, yöre halkı da düşünülmelidir. Halka ve memlekete faydası olmayacak şekilde, yabancıların veya yandaşların lehine orman alanlarının tahsis edilmesi memlekete yapılacak en büyük kötülüktür. Diğer taraftan, bu faaliyetlere tahsis edilecek orman alanlarının genişliği mümkün olduğunca dar (5-10 hektar) tutulmalıdır. Söz konusu alandaki çıkarım faaliyetleri bitirildikten ve alan düzeltilip yeniden ağaçlandırıldıktan sonra, ilgililere yeni bir alan tahsis edilebilir. Bu kural mutlaka uygulanmalıdır. Ayrıca, ağaçlandırılması mümkün olmayan orman alanları bu faaliyetlere kesinlikle tahsis edilmemelidir.
Su ve derelerin yöre halkına faydası sayılamayacak kadar çoktur. Hükümetler bu konuda, kendi veya rantçıların çıkarından çok yöre halkını düşünmelidir. Yöre halkına zarar verecek hiçbir faaliyete, hükümet veya rantçılar lehine izin verilemez. Devlet ancak yöre halkına zarar vermeyecek şekilde faaliyette bulunabilir. Dereler üzerine büyük hidroelektrik santralleri (HES) yerine, aşırıya kaçmamak koşulu ile daha sık küçük ölçekte santraller yapma yoluna gidilmelidir.
- Ormancılıkta araştırma yöntemi / 28.03.2022
- Orman üretim araştırmaları / 21.03.2022
- Sosyo-ekonomik konumu iyileştirmek / 15.03.2022
- Ağaç soyunu iyileştirmek / 08.03.2022
- Ortamın verim gücünü arttırmak / 01.03.2022
- Meşcerede aralama kesimleri / 22.02.2022
- Ormanda üretim nasıl arttırılır? / 15.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 07.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 01.02.2022