İzmir'in kurtuluşunun 102. yıldönümünde İzmir'de iyi bir sonuç ile İzlanda'yı yendik: 3-1
Milli futbolcular karşılaşmanın genelinde iyi bir oyun oynayarak üç puanı aldılar.
Peki Galler maçından farklı olarak ne vardı?
Her şeyden önce milli takım üçlü savunma diziliminden dörtlü dizilişe geçmişti.
Mevcut oyuncu havuzunun üçlü oynamaya uygun olmadığını düşünüyorum. Vincenzo Montella böylelikle bir hatadan dönmüş oldu.
İkinci husus Montella, Hakan Çalhanoğlu'nu ilk 45'te kullandı.
Hakan sakatlıktan yeni döndüğü için Montella ondan sınırlı bir süre yararlanmak zorundaydı.
Hakan'ı ikinci yarı değil ilk yarı kullanmak karşılaşmanın ilk anlarında topa sahip olmak açısından önemli idi.
Zira ilk yarıda inisiyatif bizde kalmış oldu ve takım daha dinçken Hakan'dan yararlanmak daha akılcı bir tercih idi.
Hakan İkinci yarı oyuna girseydi belki de oyuna hakim olmak anlamında sıkıntı yaşayabileceğimiz bir devrede ondan yeteri kadar yararlanmakta zorlanabilirdik.
Ayrıca Montella, Galler maçından sonra klasik bir santrafor ile oynamadığı için eleştirilmişti.
Belli ki bu eleştirilerin Montella üzerinde etkisi olmuş. Montella klasik bir santrafor olan Umut Nayir ile başlayarak bu eleştirileri dikkate aldığını gösterdi.
Ayrıca sağ ayaklı Mert Müldür'den sol bek yaratma hevesinden vazgeçilmesi başlı başına doğru bir hamle idi.
Karşılaşmada Kerem Aktürkoğlu da hat-trick yaparak yıldızlaştı.
Üç golün üçünü de atarak klasını da göstermiş oldu.
Özellikle ikinci goldeki muazzam şutu ve üçüncü golde gösterdiği son vuruştaki ustalık övgüye değer.
Evet karşılaşmanın genelinde milli takımımız üstün olan taraftı.
Topa daha çok sahip olan bizdik. Karşılaşmaya İsmail Yüksek iyi başladı.
İsmail Yüksek maç genelinde oyunu ileri forse etti. İsmail genelde yan ve geriye pas yapan bir oyuncu.
Fakat İzlanda karşısındaki İsmail Yüksek ileri oynamayı düşünen bir görüntü verdi.
İsmail bu görüntüsü ile çok önemli bir oyuncu olduğunu ispat etmiş oldu.
Zira geri pas yapmadan oynarsa takımı ileri taşımak için ne kadar kritik bir oyuncu olduğunu göstermiş oldu.
Milli takım ilk yarıda bir tek gol bulabildi ve de kalemizde bir gol gördük.
Peki neden daha fazla gol bulamadık? Bunun temel sebebi iyi oyunumuza rağmen kalabalık İzlanda savunmasına çözüm üretememek idi.
Topu her ne kadar sıkıntısız şekilde üçüncü bölgeye taşısak da son andaki pas tercihi hatalarımız ile kalabalık içinde iyi organize olamadık.
Bunu başardığımız anda ise zaten golü bulabildik. İlk golümüz harika bir organizasyon ile gerçekleşti.
Maalesef rakibin duran toptan gol bulma kabiliyetinin gayet farkında olmamıza rağmen kornerden bir gol yedik.
Golü atan Palsson'nun önünde üç dört kadar milli oyuncumuz olmasına rağmen hiçbiri topa yükselmedi.
Ayrıca Palsson vuruş yaptıktan sonra arkasındaki Abdülkerim sanki top kendisine gelmiş gibi havaya kafa vuruşu yaptı.
Bu da enteresan görüntü idi. İkinci yarıya da golle başladık.
Fakat golümüzden sonra İzlanda dişini gösterdi.
Şimdi bakın kamuoyunda İzlanda hakkında sadece duran toplar ile etkili olabilen ve sadece böyle goller atan bir takım olduğu yönünde yorumlar yapıldı.
Fakat attığımız ikinci golden sonra gördük ki İzlandalı futbolcular bundan öte kabiliyetlere sahip.
Adamlar sert ama isabetli paslar ile ayağa çok iyi oynayabildiklerini gösterdiler.
Bu durum karşısında bir miktar oyundan düştük.
Fakat her şeye rağmen takımı ayakta tutmaya yeminli bir oyuncu vardı.
O da Arda Güler idi. Arda Güler belli ki çok güçlenmiş.
Arda ayakta kalmasa maçı koparmakta zorlanabilirdik.
Evet Galler maçındaki oyunumuza bakarak bu maçın zor geçeceğini düşünmüştüm.
Fakat milliler iyi futbol ile düşüncelerimi boşa çıkardı.
Eğer böyle oynayacaksa milli takımın önü gayet açık görünüyor.
Bakalım milliler bu futbollarını geliştirecekler mi?
Milli futbolcular karşılaşmanın genelinde iyi bir oyun oynayarak üç puanı aldılar.
Peki Galler maçından farklı olarak ne vardı?
Her şeyden önce milli takım üçlü savunma diziliminden dörtlü dizilişe geçmişti.
Mevcut oyuncu havuzunun üçlü oynamaya uygun olmadığını düşünüyorum. Vincenzo Montella böylelikle bir hatadan dönmüş oldu.
İkinci husus Montella, Hakan Çalhanoğlu'nu ilk 45'te kullandı.
Hakan sakatlıktan yeni döndüğü için Montella ondan sınırlı bir süre yararlanmak zorundaydı.
Hakan'ı ikinci yarı değil ilk yarı kullanmak karşılaşmanın ilk anlarında topa sahip olmak açısından önemli idi.
Zira ilk yarıda inisiyatif bizde kalmış oldu ve takım daha dinçken Hakan'dan yararlanmak daha akılcı bir tercih idi.
Hakan İkinci yarı oyuna girseydi belki de oyuna hakim olmak anlamında sıkıntı yaşayabileceğimiz bir devrede ondan yeteri kadar yararlanmakta zorlanabilirdik.
Ayrıca Montella, Galler maçından sonra klasik bir santrafor ile oynamadığı için eleştirilmişti.
Belli ki bu eleştirilerin Montella üzerinde etkisi olmuş. Montella klasik bir santrafor olan Umut Nayir ile başlayarak bu eleştirileri dikkate aldığını gösterdi.
Ayrıca sağ ayaklı Mert Müldür'den sol bek yaratma hevesinden vazgeçilmesi başlı başına doğru bir hamle idi.
Karşılaşmada Kerem Aktürkoğlu da hat-trick yaparak yıldızlaştı.
Üç golün üçünü de atarak klasını da göstermiş oldu.
Özellikle ikinci goldeki muazzam şutu ve üçüncü golde gösterdiği son vuruştaki ustalık övgüye değer.
Evet karşılaşmanın genelinde milli takımımız üstün olan taraftı.
Topa daha çok sahip olan bizdik. Karşılaşmaya İsmail Yüksek iyi başladı.
İsmail Yüksek maç genelinde oyunu ileri forse etti. İsmail genelde yan ve geriye pas yapan bir oyuncu.
Fakat İzlanda karşısındaki İsmail Yüksek ileri oynamayı düşünen bir görüntü verdi.
İsmail bu görüntüsü ile çok önemli bir oyuncu olduğunu ispat etmiş oldu.
Zira geri pas yapmadan oynarsa takımı ileri taşımak için ne kadar kritik bir oyuncu olduğunu göstermiş oldu.
Milli takım ilk yarıda bir tek gol bulabildi ve de kalemizde bir gol gördük.
Peki neden daha fazla gol bulamadık? Bunun temel sebebi iyi oyunumuza rağmen kalabalık İzlanda savunmasına çözüm üretememek idi.
Topu her ne kadar sıkıntısız şekilde üçüncü bölgeye taşısak da son andaki pas tercihi hatalarımız ile kalabalık içinde iyi organize olamadık.
Bunu başardığımız anda ise zaten golü bulabildik. İlk golümüz harika bir organizasyon ile gerçekleşti.
Maalesef rakibin duran toptan gol bulma kabiliyetinin gayet farkında olmamıza rağmen kornerden bir gol yedik.
Golü atan Palsson'nun önünde üç dört kadar milli oyuncumuz olmasına rağmen hiçbiri topa yükselmedi.
Ayrıca Palsson vuruş yaptıktan sonra arkasındaki Abdülkerim sanki top kendisine gelmiş gibi havaya kafa vuruşu yaptı.
Bu da enteresan görüntü idi. İkinci yarıya da golle başladık.
Fakat golümüzden sonra İzlanda dişini gösterdi.
Şimdi bakın kamuoyunda İzlanda hakkında sadece duran toplar ile etkili olabilen ve sadece böyle goller atan bir takım olduğu yönünde yorumlar yapıldı.
Fakat attığımız ikinci golden sonra gördük ki İzlandalı futbolcular bundan öte kabiliyetlere sahip.
Adamlar sert ama isabetli paslar ile ayağa çok iyi oynayabildiklerini gösterdiler.
Bu durum karşısında bir miktar oyundan düştük.
Fakat her şeye rağmen takımı ayakta tutmaya yeminli bir oyuncu vardı.
O da Arda Güler idi. Arda Güler belli ki çok güçlenmiş.
Arda ayakta kalmasa maçı koparmakta zorlanabilirdik.
Evet Galler maçındaki oyunumuza bakarak bu maçın zor geçeceğini düşünmüştüm.
Fakat milliler iyi futbol ile düşüncelerimi boşa çıkardı.
Eğer böyle oynayacaksa milli takımın önü gayet açık görünüyor.
Bakalım milliler bu futbollarını geliştirecekler mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025