Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "Hz. Fâtıma" Resûlullah'ın rıhletinden sonra Hz. Fâtıma'nın yaşadaıklarını şöyle anlatıyor:
"Sünni eserlerden Hilyetü'l-Evliya'da, İmam Muhammed Bâkır (a.s.)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
"Resûlullah'ın (s.a.v.) vefatından sonra Hz. Fâtıma'nın (a.s.) sadece bir gün, o da hafif gülümseme dışında güldüğü görülmedi. Hz. Fâtıma (a.s.), Peygamber'den (s.a.v.) sonra 6 ay yaşadı." (Ebu Nuaym, Hilyetü'l-Evliya, c. 2, s. 43).
Sünni yazarlardan Askalanî Fethu'l-Bâri'de Hz. Aişe'den şöyle rivayet etmektedir:
"Resûlullah (s.a.v.) Fâtıma'ya (a.s.) şöyle dedi: Cebrail, Müslümanların kadınları arasında hiçbirinin Senin kadar musibete dûçar olmayacağını Bana bildirmiştir. Öyleyse Senin sabrın, onların hiçbirinden az olmamalıdır." (Askalani, Fethu'l-Bâri, c. 9, s. 201).
Hz. Fâtıma'nın (a.s.) hayatında, Peygamberin (s.a.v.) rıhletinden sonraki kısmı ele alırken değineceğimiz en önemli konu Fedek hurmalığı meselesidir. Esasen mesele mirasla alakalı olarak görülse de, Hz. Fâtıma (a.s.) gibi masumiyeti ayetlerle sabit bir mü'minenin, mal hırsına kapılması elbette ki söz konusu değildir. Hz. Zehra (a.s.) babasının rıhletinden sonra hilafet makamından hak ettiğini bulamamış; tam tersine Resûlullah'ın (s.a.v.) son anlarında Kendisine ve Eşine bildirdiği eziyete, haksızlığa mâruz kalmış; acı olaylar yaşamıştır. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Hz. Peygamberin (s.a.v.) zamanında büyük bir İslam kardeşliği olmasına rağmen, esasında Arap toplumunda hakim olan kabilecilik şuuru hiçbir zaman tam mânâsıyla ortadan kalkmamıştır.
Rıhletin hemen ardından baş gösteren fitnelerin bir sebebi bu olsa gerektir. İkinci olarak; Resûlullah'ın (s.a.v.) vefatıyla beraber İslam toplumu içinde büyük bir panik havası oluşmuş, o anda akla ilk gelen bu paniği engellemek, halkın dağılmasını ve nifak çıkmasını önlemek için beklemeden yeni bir halife seçmek gereğine olan inançtır. Bu olay o kadar hızlı gelişmiştir ki, Resûlullah (s.a.v.) henüz defnedilirken, Sakife gölgeliğinde yeni halifenin seçimi gerçekleştirilmiştir. Az bir kalabalık yeni halifenin seçiminde tartışmalı biçimde oy kullanmıştır. Oysa seçime dahi gerek olmayacak şekilde Resul-i Ekrem hayatta iken yerine geçecek halifeyi belirlemişti. Bunu defalarca ve açıkça beyan etmesine rağmen, bu gerçek kaba idrakli Arap toplumunda tam mânâsıyla anlaşılamamış olsa gerektir. Bunu, Hz. Ebu Bekir gibi ömrünü Resûlullah'ın (s.a.v.) yanında geçiren bir sahabinin ağzından dahi duymaktayız. Hz. Ebu Bekir, Hz. Fâtıma'ya (a.s.) yaptıklarından dolayı duyduğu pişmanlığı dile getirirken, "Keşke hayatta iken Resûlullah'a (s.a.v.) yerine kimi halife bıraktığını sorsaydım" demektedir. Hem Hz. Fâtıma'nın (a.s.) itirazlarına rağmen bildiği şekilde hareket etmiş, hem de hayatı boyunca bunun ıstırabını çekmiştir. Hz. Peygamber, vefatından 3 ay gibi bir kısa zaman önce, Gadiri Hum'da İmam Ali'yi (a.s.) yerine halife ilan etmiş, yüz binden fazla sahabi de buna şahitlik etmişti. Burada yapılması gereken, âdeta bir vasiyet mahiyetindeki Gadr-i Hum konuşmasında denileni yerine getirmekten başka bir şey değildi. Ancak gelişmeler hiç de böyle olmamıştır." (devam edecek…)
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020