Allah Resulu (sav), her ahlakın kemaline sahip olduğu gibi, hilmin de kemaline sahipti. Hakk'ın sınırı rencide edilirse öfkelenirdi. Batılı yıkmadıkça öfkesi dinmezdi. Başka hususlarda ise, herkesten daha halim davranırdı. Mesela konuşma usülünü bilmeyen, cahil, yola gelmesi umulup da Peygamberin şahsına kötülük yapan veya dışı içine uymayan kimseye karşı son derece yumuşak davranırdı.Buhari ve Müslim, Ebu Said El Hudri'den şöyle rivayet ediyorlar:"Hz. Peygamber (sav) ganimet malını dağıtırken yanında bulunduğumuz bir sırada Benî Temim kabilesinden bir adam geldi ve şöyle dedi:- Ya Resulallah adaletten ayrılma!Hz. Peygamber (sav):- Yazıklar olsun! Ben adalet etmezsem, kim adalet edecek? Helak oldun ve zarara uğradın. Ben adalet etmezsem, kim adalet edecek? Dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (ra):- Ey Allah'ın Resulu, bana izin ver; bunun kellesini uçurayım.Dedi. Fakat Allah'ın Resulu buna izin vermedi". Resulullah (sav), Allah'ın hakkına tecavüz edilmedikçe, kendi şahsı ile ilgili hiçbir şeyden öütürü intikam almazdı. Fakat Allah için alırdı.İbn-i Cerir, Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet ediyor:"Resulullah (sav) camiye girdi. Sırtında kalın ipten dokunmuş Necran malı bir aba vardı. Arkasından bir Arap gelerek abasının bir tarafını tutup çekti ve Peygamberin boynunda bir iz bıraktı. Sonra şöyle dedi:- Ya Muhammed, üzerinde bulunan Allah'ın malından bize de ver.Peygamber (sav) arkasına dönüp baktı ve gülümsedi. Sonra kendisine birşey vermek için; "Çağırınız gelsin" dedi".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.