logo
30 MAYIS 2025

Safahat şairinin sustuğu gün

27.12.2017 00:00:00
27 Aralık 1936, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un sustuğu tarihtir.
Her 27 Aralık günü kocaman bir hüzün çöker üstümüze, ufkumuza ve çok yakından tanıdığımız, en yakın akrabalarımızdan birinin vefat yıl dönümü gibi algılarız.
İlkokul yıllarında değilse de ortaokuldan itibaren onu çok yakından tanıdık, İstiklal Marşı'mızın on kıtasını da ezberleyip anlamaya başladıkça daha çok sevdik ve Safahat'ın sayfaları arasında dolaştıkça, onun feryatlarına şahit oldukça da öz amcamız, öz dayımız gibi sahiplendik.
Her yılın sonunda gelen 27 Aralık günü bundan dolayı bizim için bir hüzün günüdür.
Ebedi aleme rıhletiyle belki o yanık sesli ve bağrı da hep yanık olan bülbül susmuş ama vefatının üstünden geçen 81 yıldan beri eşsiz eseri Safahat'ın sayfaları arasında feryadına devam ediyor.
Koca Osmanlı ülkesinin adeta bir yangın yerine döndüğü, yedi cephede yedi düvelle savaşıldığı ve günden güne koca devletin kar yığını gibi eridiği o günlerde bir sağa bir sola koşup durmuş, umut aşılamak için, moral vermek için feryadına feryad eklemiş.
"Girmeden bir millete tefrika düşman giremez
Tolu vurdukça yürekler onu top sindiremez"

diyerek birliğe, beraberliğe dikkat çekmiş.

"Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır"

feryadıyla da yorgun ve çilekeş millet fertlerine gayret aşılamaya çalışmış.
Şairin vefatından 81 yıl sonra ve söz konusu şiirlerin yazılmasından yaklaşık yüz yıl sonra bu gün Safahat'ı okuduğumuzda şiirlerden bir çoğunun hala güncelliğini koruduğuna, şairimizin şikayetlerinden bir çoğunun hala halledilmediğine şahit oluyoruz.
Sürekli tefrikadan şikayet etmiş, bugün tefrika en parlak devrini yaşıyor, cehaletten şikayet etmiş, bugün hala en çok çektiğimiz illet, tembellikten, kahve köşelerinde pineklemekten şikayet etmiş, bugün yine en baş belamız.
Şairimizin yüz yıl evvel çektiği Şark fotoğrafında ne yazık ki değişen bir şey yok, hatta kötüye doğru hızlı bir kayma var:


"Musallat, hiç göz açtırmaz da Garb'ın kanlı kabusu.
Asırlar var ki, İslam'ın muattal, beyni, bazusu.
Ne gördün, Şark'ı çok gezdin? diyorlar. Gördüğüm:
Yer yer,
Harab iller; serilmiş hanümanlar; başsız ümmetler;
Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;
Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar;
Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;
Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;
Tegallübler, esaretler; tehakkümler, mezelletler;
Riyalar; türlü iğrenç ibtilalar; türlü illetler;
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar;
Cemaatsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar;
Gaza namıyle dindaş öldüren biçare  dindaşlar;
Ipıssız aşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar;
Emek mahrumu günler; fikr-i ferda bilmez akşamlar!

Geçerken, ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum;
Duyan yok, ses veren yok, bin perişan  yurda başvurdum.
Mezarlar, ahiretler, yükselen karşında duradur;
Ne topraktan güler bir yüz, ne göklerden güler bir nur!
Derinlerden gelir feryadı yüz binlerce alamın;
Ufuklar bir kızıl çember, bükük boynunda İslam'ın!
Göğüsler turlayıp durmakta, zincirler daralmakta;
Bunalmış kalmış üçyüz elli milyon cansa gırtlakta!
İlahi! Gördüğüm alem mi insaniyyetin mehdi?
Bütün ümranı tarihin bu çöllerden mi yükseldi?
Şu zairsiz bucaklar mıydı vahdaniyyetin yurdu?
Bu kumlardan mı, Allah'ım, nebiler fışkırıp durdu?
Henüz tek berk-ı iman çakmadan cevvinde dünyanın,
Bu göklerden mi, ya  Rab, coştu, sağnak sağnak, edyanın
Serendib'ler şu sahiller mi? Cüdi'ler bu dağlar mı?
Bu iklimin mi İbrahim'e yol gösterdi ecramı?
Harem'ler, Beyt-i Makdis'ler bu topraktan mı yoğruldu?
Bu vadiler mi dem tuttukça bihuş etti Davud'u?
Hira'lar, Tür-i Sina'lar, bu afakın mı şehkarı?
Bu taşlardan mı, yer yer, taştı Ruhullah'ın esrarı?

Cihanın Garb'ı vahşet-zar iken, Şark'ında, Karnak'lar,
Herem'ler, Sedd-i Çin'ler, Tak-ı Kisra'lar, Havernak'lar,
İrem'ler, Sür-i Bahirler sema-peyma değil miydi?
O maziler, İlahi, bir yıkık rü'ya  mıdır şimdi?
Ne yapsın, na-ümid olsun mu Şark'ın intibahından,
Perişan ruhumuz, haib dönerken bar-gahından?
Bu haybetten usandık biz, bu hüsran artık elversin!
İlahi! Nerde bir nefhan ki, donmuş hisler ürpersin,
Serilmiş sineler, kabusu artık silkip üstünden,
Hayat elbette hakkımdır! desin, dünya değil! derken?"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Aziz Karaca / diğer yazıları
Bayram ikramiyesi ödemelerinde
Tarihler belli oldu
İş gücü verileri paylaşıldı
İşsizlik geçen aya göre arttı
TÜİK 3 aylık büyüme verilerini açıkladı
Beklentilerin altında gerçekleşti
Ev ilanlarında yeni dönem
Fahiş fiyat artışına yaptırım geldi
İzmir'de otomobile silahlı saldırı
Aynı aileden 3 kişi hayatını kaybetti 3 kişi ağır yaralandı
Verim yarı yarıya düştü
Çiftçiye şimdi de kuraklık şoku
Yabancı çeteler her yerde
6 ilde 23 kişi yakalandı
'Türkiye olmasaydı Kıbrıs Filistin gibi olurdu'
KKTC Başbakanı Üstel'den çarpıcı açıklama
Narin Güran Davası
15 sanık adliyede
ABD''den Rusya'ya 'müzakere' uyarısı
Reddederse yaptırım masada
Trump, mahkemenin kararına 'siyasi' dedi
"Tamamen Trump nefreti mi?"
İBB soruşturmasında 3 tahliye
Etkin pişmanlıktan yararlandılar
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Kurban
Gazze'de ateşkes
İsrail ve Hamas kabul etti
Bingöl'de 4,3 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Kiğı ilçesi
Bayram ikramiyesi ödemelerinde
Tarihler belli oldu
İş gücü verileri paylaşıldı
İşsizlik geçen aya göre arttı
TÜİK 3 aylık büyüme verilerini açıkladı
Beklentilerin altında gerçekleşti
Ev ilanlarında yeni dönem
Fahiş fiyat artışına yaptırım geldi
İzmir'de otomobile silahlı saldırı
Aynı aileden 3 kişi hayatını kaybetti 3 kişi ağır yaralandı
Verim yarı yarıya düştü
Çiftçiye şimdi de kuraklık şoku
Yabancı çeteler her yerde
6 ilde 23 kişi yakalandı
'Türkiye olmasaydı Kıbrıs Filistin gibi olurdu'
KKTC Başbakanı Üstel'den çarpıcı açıklama
Narin Güran Davası
15 sanık adliyede
ABD''den Rusya'ya 'müzakere' uyarısı
Reddederse yaptırım masada
Trump, mahkemenin kararına 'siyasi' dedi
"Tamamen Trump nefreti mi?"
İBB soruşturmasında 3 tahliye
Etkin pişmanlıktan yararlandılar
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Kurban
Gazze'de ateşkes
İsrail ve Hamas kabul etti
Bingöl'de 4,3 büyüklüğünde deprem
Merkez üssü Kiğı ilçesi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.