logo
17 KASIM 2025


Seni sevmeyene Türk ve Müslüman denemez

17.11.2025 00:00:00
Bir Cumhuriyet kuruldu ama nasıl!

Hangi koşullarda ve hangi insan gücüyle kuruldu bu ülke.

Cumhuriyetimizin kurucusu yüce Atatürk'ün en çokta askeri başarıları anlatıldı ve anlatılır bu ülkede.

Peki, siz hiç Atatürk'ün hangi hastalıklara yakalandığını, nasıl bu hastalıklarla mücadele ettiğini ve buna rağmen bu büyük başarıları nasıl elde ettiğini hiç düşündünüz mü?

Aziz Atatürk'ün cephelerdeyken yakalandığı hastalıkları öğrendiğinizde, inanıyorum ki gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.

O, okul hayatı boyunca hep yatılı okullarda okumuş ve en kötü fiziki koşullarda öğrenimini tamamlamıştı.

Henüz 15 yaşında iken sıtmaya yakalanmış ve ölümün kıyısından dönmüştü.

1909'da ise Gülhane hastanesine yatmış, tedavi süreci ve hastalık nedenini ise kimseye söylememişti.

1911'de Trablusgarp'a gitmek için hazırlık yaparken, at tepmesinden dolayı ciddi bir şekilde yaralanmış ve 15 gün boyunca tedavi altında kalmıştı.

Trablusgarp'a nasıl gittiğini çok merak eden olmamıştır.

O günkü koşulları bir gözünüzün önüne getirin.

İngiliz kontrolündeki Mısır'ı geçebilmek öyle kolay bir iş değildir.

Gazeteci kimliği ile kavurucu Libya çölünü deve sırtında ve çoğu zaman yaya gitmek zorunda kalmıştı.

Tam 8 gün boyunca devam eden bu yolculukta Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, kurdukları çadırda yemeklerini kendileri pişirip yiyordu.

1912'de ise dişlerinden rahatsız olmuş ve büyük bir acı çekmesine rağmen tedavi imkanı bulamamıştı.

Trablus Derne'de ki çatışmalarda uçaktan atılan bir bombanın kireç taşını fırlatması sonucu, sol gözü ağır bir şekilde yaralanmıştı.

Mendilini gözüne sarmış ve diğer elinde kılıcı ile savaşmaya devam ediyordu.

Bu olayı askerlerin duymaması için, arkadaşlarını titizlikle ikaz etmişti.

Daha sonra tedavi için bin bir zorlukla Mısır'a gelmişti.

Ancak burada gözünün tedavi edilemeyeceği ve acilen Avusturya'ya gitmesi gerektiği kendisine söylenmişti.

Mustafa Kemal paşa ise bunu kabul etmemiş, "Zaten burada kaç kişiyiz ki bırakıp gideceğiz" diyerek kestirip atmıştı.

Tarihler 1915'i gösterdiğinde ise, bu seferde Çanakkale'de göğsünü düşmana siper etmişti.

Atılan bir top mermisi şarapneli göğsüne isabet etmiş ve elbisesini yıpratmıştı.

Atatürk'ü ölümün kenarından kurtaran ise, göğsünde taşıdığı saat olmuştu.

Buna rağmen göğsünde çok ciddi bir ağrı oluşmuştu.

Tedavisinin bu seferde İstanbul'da yapılması gerektiği kendisine söylense de, Atatürk buna karşı çıkmış ve; "Ben bu askeri bırakıp hiçbir yere gidemem" demişti.

Ancak Atatürk'ün göğsünden yaralanmasının yanı sıra, çok daha ağır bir rahatsızlığı vardı.

Atatürk ağır bir sıtmaya yakalanmıştı.

Ulu önder o kadar zayıflamıştı ki, görenler onu tanıyamamıştı.

20 günlük tedavinin yanı sıra, bir hafta da annesinin evinde istirahat etmişti.

1918'de İstanbul'da kaldığı Pera Palace otelde ise böbrek sancıları dayanılmayacak boyutta seyrediyordu.

Atatürk'ün sol böbreği iltihaplıydı ve durumu çok kötüydü.

Tedavi için üç haftalığına Viyana'ya gitmeye ikna edilmişti.

Şubat 1919'da Samsun'a çıkmak için son hazırlıklarını yapan Atatürk, o tarihlerde bütün dünyayı kasıp kavuran İspanyol gribine yakalanmıştı.

Bütün vücudu, yüksek ateşle yanıyordu.

Samsun'a birlikte çıktığı ekipte yer alan Dr. Reşit Saydam tarafından tedavisi yapılmıştı.

Nisan 1919'da bu seferde şiddetli bir mide ağrısına yakalanmıştı.

Kısa sürede tedavisi yapıldıktan sonra, kurtuluş savaşının ilk adımını atmak için Samsun'a çıkmıştı.

Samsun'a çıktığında ise bu seferde 11. Kez olmak üzere sıtmaya yakalanmıştı.

Yine aynı şekilde tedavi olmayı ve askerleri yalnız bırakmayı kabul etmemişti.

23 Nisan 1923'de TBMM'nin açılışı yapılır.

Büyük önderin aynı gün eli sürekli sol böbreğinin üzerindedir.

Bu haldeyken bile sabahlara kadar Meclis'te kalır ve konuşmalar yapardı.

Mart 1921'de ise, Mustafa Kemal paşanın yanağında çıban çıkmış ve aynı zamanda kulağında sürekli bir ağrı söz konusu olmuştu.

16 Ağustos 1921'de Sakarya savaşı hazırlığında ata binmek üzereyken, atın ürkmesiyle Atatürk yere düşmüş ve sol kaburga kemiklerinden 3'ü kırılmıştı.

Yaveri Muzaffer Kılıç ilk müdahaleyi yapmış ve buldukları tahta parçaları ile Atatürk'ün göğüs kafesini sarıp sarmalamıştı.

Ardından hastaneye kaldırılan Atatürk, kaburga kemiklerinin kırılmasıyla göğsünde kan birikimi olduğunu öğrenir.

Atatürk bu seferde hastanede yatmayı kabul etmez ve bu şekilde cepheye gitmek için yola koyulur.

Bir gaz lambasının bulunduğu derme çatma bir Anadolu evi.

Bir milletin kaderini değiştirecek yüce ruhlu bu insan acılar içinde kıvranıyor ve fakat hiçbir şekilde halinden şikâyet etmiyordu.

Mart 1922'de Akşehir'de iken yeniden böbrek rahatsızlığı nüksetti ve 15 gün kadar ilaç tedavisi görmek zorunda kaldı.

Doktorların Atatürk'ü muayenesinde bu seferde kalp ritim bozukluğunun olduğu anlaşılır.

Cumhuriyet ilan edildikten 2 hafta sonraydı.

Bir ara Latife hanımla yemekte iken ağır bir göğüs sancısı ile yüzü solan Mustafa Kemal Atatürk, aldığı ağrı kesici ve morfinle biraz olsun kendine gelebilmişti.

2 gün sonra ise aynı ağrı tekrarlamış ve doktorlarının ısrarı üzerine İzmir'de 2 ay kadar dinlenebilmişti.

1923 yılından sonra ise bu seferde sürekli burun kanamaları meydana geliyor ancak, Atatürk bunu doktorlarından saklamaları için yanındakileri sıkı sıkıya tembihliyordu.

Mayıs 1927 yılıydı.

Atatürk bu seferde kalp spazmı geçirmişti.

Yıl 1936.

Atatürk'ün bacaklarında şiddetli bir şekilde kaşıntı başlamıştı.

Kaşıntılara bağlı olarak yaralarda oluşmuştu.

Kremle çare aranıyordu ama nafileydi.

Atatürk'ün karaciğeri artık iflas etmişti.

Burnundan sık sık kan akıyor, pamuk tıkayarak bir müddet sırt üstü yatarak, hiçbir şey olmamış gibi ülke meseleleri ile ilgilenmeye devam ediyordu.

31 Aralık 1937.

Atatürk Çankaya köşküne çağırdığı tüm arkadaşlarıyla odasına kadar çıkar ve dolabında ki bütün elbiselerini onlar hediye eder.

"Bakalım bir dahaki seneye çıkacak mıyım" der.

Cumhuriyetimizin banisi aziz Atatürk'ün artık bunca hastalıklara karşı koyacak mecali kalmamıştı.

En son "Hatay benim şahsi meselemdir" dediği mevzuyu da halletmişti.

Elbette ki daha yapacağı çok fazla şey vardı.

Son günlere yaklaşılmıştır ve artık doğru dürüst yemek bile yiyemez haldedir.

57 yıllık ömrü boyunca bir gün olsun kendi şahsı namına, en küçük bir hesap içinde olmamıştır.

Daima vatanım ve milletim demiştir.

Yok olmaktan kurtardığı koca bir ülkenin genç nesilleriyle gurur duymaktadır.

"Cumhuriyeti biz kurduk, onu koruyup yükseltecek olan sizlersiniz" diyerek, Türk gençliğine mesajını iletmişti.

57 Yıllık ömrüne 11 Savaş, 24 Madalya, 13 kitap ve koca bir ülkeyi sığdıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, sonsuz saygı ve minnetle anıyoruz.

Ulu önderimizin aramızdan ayrılmadan önce son olarak ağzından dökülen söz ise, "Aleykümselam" olmuştur.

Böyle bir insanın Türk milletinin içinden çıkmış olması, çok büyük bir övünç kaynağıdır.

Atatürk'e karşı olan sevgi, her geçen gün ve dakika çığ gibi artarak büyümektedir.

7'den 70'e tüm ülke, onun devrimlerinin izindedir ve bekçisidir.

Gerçek Atatürk'ü Türk milletine anlatan ve "Hoş Geldin Atatürk" eseri ile çok büyük bir hizmete imza atmış olan Prof. Dr. Haydar BAŞ beyi ise,  bu vesileyle en kalbi şükran ve minnetlerimizle yâd ediyoruz.

Şimdi siz söyleyin.

Atatürk'e dil uzatan bir kimsenin Türk ve Müslüman olma ihtimali var mıdır?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Hacı Gaydan / diğer yazıları
Rumlar akıllanmıyor
KKTC'nin 42. kuruluş yıl dönümünde bayrak yaktılar
Bu kadar silah kime gidiyordu?
Batman'da iki yılda 2 binden fazla silah ele geçirildi
Zelenski, Atina'da temaslarda bulundu
Miçotakis'e destek teşekkürü
Çin-Tayvan geriliminde Japonya kararsız
Japon kamuoyu ikiye bölündü
Bilim insanlarından La Lina uyarısı
Çok ölümcül olabilir!
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ne demek istedi?
'İnanç özgürlüğünden' kastı nedir?
İsrail’in evlerini yıktığı Filistinliler çaresiz
Gazze'de şiddetli yağış insani krizi daha da derinleştiriyor
Beyoğlu'nda çöken metro inşaatında iskelesinden acı haber
İstanbul Valiliğinden kazaya ilişkin açıklama
Play-off'tayız
Türkiye Bulgaristan'ı 2-0 yendi
Hemen acil servise başvurun
Besin zehirlenmesinde bu faktörlere dikkat!
'Yalan makinesi mi?'
Erdoğan Özel'e yüklendi
Fatih'te 'gıda zehirlenmesi' soruşturmasında gelişme
Annenin vefat öncesi ifadesi ortaya çıktı
KKTC 42 yaşında
15 Kasım Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor
Trump'tan Suud'a 'Abraham Anlaşması' baskısı
"Çok yakında katılacağını umuyorum"
Kocaeli fabrika yangınında ölü sayısı 7'ye yükseldi
Yoğun bakımdaki bir kişi kurtarılamadı
Rumlar akıllanmıyor
KKTC'nin 42. kuruluş yıl dönümünde bayrak yaktılar
Bu kadar silah kime gidiyordu?
Batman'da iki yılda 2 binden fazla silah ele geçirildi
Zelenski, Atina'da temaslarda bulundu
Miçotakis'e destek teşekkürü
Çin-Tayvan geriliminde Japonya kararsız
Japon kamuoyu ikiye bölündü
Bilim insanlarından La Lina uyarısı
Çok ölümcül olabilir!
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ne demek istedi?
'İnanç özgürlüğünden' kastı nedir?
İsrail’in evlerini yıktığı Filistinliler çaresiz
Gazze'de şiddetli yağış insani krizi daha da derinleştiriyor
Beyoğlu'nda çöken metro inşaatında iskelesinden acı haber
İstanbul Valiliğinden kazaya ilişkin açıklama
Play-off'tayız
Türkiye Bulgaristan'ı 2-0 yendi
Hemen acil servise başvurun
Besin zehirlenmesinde bu faktörlere dikkat!
'Yalan makinesi mi?'
Erdoğan Özel'e yüklendi
Fatih'te 'gıda zehirlenmesi' soruşturmasında gelişme
Annenin vefat öncesi ifadesi ortaya çıktı
KKTC 42 yaşında
15 Kasım Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor
Trump'tan Suud'a 'Abraham Anlaşması' baskısı
"Çok yakında katılacağını umuyorum"
Kocaeli fabrika yangınında ölü sayısı 7'ye yükseldi
Yoğun bakımdaki bir kişi kurtarılamadı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.