Türkiye 64 yıldır NATO üyesi?
Malum, NATO 4 Nisan 1949 yılında kuruldu.
Atatürk'ün çizgisinden uzaklaşarak Batının kuyruğu olmayı ideal haline getiren o günün siyasileri Türkiye'yi hemen NATO'ya sokmak, haçlı ordusunda saf tutmak için kolları sıvadılar.
Tabi NATO kabul etmedi, bunun için bir bedel ödenmesi gerekiyordu.
Türkiye'nin bir samimiyet testinden geçmesi gerekiyordu.
Ve Türkiye, NATO'ya girebilmek uğruna, kendisiyle hiçbir alakası olmayan Kore Savaşı'na Eylül 1950'de müdahil oldu. Bu Türk milleti açısından gereksiz ve anlamsız savaş için Türkiye 5 binin üstünde asker gönderdi. Bu askerlerimizin 900'ünü kaybettik, 2 binden fazla askerimiz de yaralı olarak döndü.
Türkiye, haçlı batının samimiyet testinden can vererek geçmişti ve 1952 yılında NATO üyeliğine kabul edildi.
Aradan 64 yıl geçti; bu 64 yıl boyunca Türkiye, üyesi olduğu NATO'nun bir dediğini iki etmedi, üslerini NATO'ya açtı, NATO operasyonlarında merkez üs oldu, NATO uğruna dostluk ilişkileri kurabileceği birçok ülkeyi düşman haline getirdi, NATO'nun BOP kapsamında başta Afganistan, Irak, Libya olmak üzere İslam ülkelerinde yaptığı talana göz yumdu, NATO nereye asker istese hemen gönderdi?
Peki, ya NATO Türkiye için ne yaptı?
Türkiye'nin onlarca yıldır başını ağrıtan PKK terörünü ortadan kaldırabilmek için herhangi bir girişimde bulundu mu? Hayır. Bırakın bulunmayı, PKK kamplarında NATO envanterine kayıtlı stringer füzeleri bulundu.
Yıllardır Yunanistan ile yaşadığımız gerilimlerde bir kez olsun hiç yanımızda yer aldı mı? Hayır. Bırakın yanımızda yer almayı, Yunan uçakları NATO uçağı gözüktüğü için müttefik ülke uçağı kabul edildiğinden adamlar rahat rahat it dalaşı yapabildi.
Adamlar Türkiye'yi koruyacağız diye Malatya Kürecik'e radar üssü kurdular; bu radardan, NATO üyesi olmayan İsrail istifade edebiliyor, ABD ile istihbarata paylaşımı sayesinde terör örgütü PKK istihbarat alabiliyor ama Türkiye istifade edemiyor.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda, NATO üyesi olan Türkiye davasında son derece haklı olmasına rağmen NATO Türkiye'yi yalnız bıraktı, ambargo uyguladı.
Bize yardım eden tek ülke Libya oldu. O dönem Libya'nın başında da, hani şu NATO uçaklarına İzmir'i merkez üs haline getirerek katledilmesine sebep olduğumuz, siyasilerimize dostluk nişanları takan Muammer Kaddafi vardı.
NATO bize sırtını dönerken adam bize destek oldu, biz ne yaptık, bize sırtını dönen NATO'yla bir olup, bize dost olan Kaddafi'yi vurduk.
Düşmanla bir olup dostu yok etmek işte bu? Sizin bu dünyada ve de ahirette yatacak yeriniz olur mu hiç? Başka bir yanlışa gerek var mı?
Neyse biz günümüze dönelim.
İşte bu NATO'nun geçtiğimiz hafta Varşova'da yapılan son zirvesinde 28 üyenin devlet yetkilileri, diplomatları bir araya geldi, ana gündem Rusya olmak üzere 2 gün süren toplantı yaptılar.
NATO üyesi olmayan Ukrayna'nın hassasiyetleri bile dikkate alınırken, hatta ön planda tutulurken, son 1 yılda binden fazla insanını teröre kurban veren Türkiye'nin hassasiyetleri gündem maddelerinin son sırasında bile yoktu.
Üstelik bize hiçbir faydası olmayan NATO uğruna Rusya'ya karşı ön cephe konumuna itiliyoruz. Yani çıkabilecek bir savaşın cephesi konumundayız, topun ucundayız. 1. Dünya savaşında da cephe ülkeydik ve 1 milyon kayıp verdik, 21 milyon küsur kilometrekare toprak kaybettik. Atatürk olmasaydı neredeyse Türk milleti diye bir millet kalmayacaktı.
Yine NATO uğruna boğazlarda geçerli olan Montrö'yü NATO lehine Rusya aleyhine delme adına Kanal İstanbul'u devreye sokmanın hesabı içindeyiz. Yine topun ucundayız.
O halde bu kadar gerçeğin ışığında şu soruyu sorma ihtiyacı hissediyoruz?
"Biz niye NATO üyesiyiz?"
Şimdi de komşumuz olan İslam ülkelerini Irak ve Suriye'yi Büyük İsrail adına işgal etsin, talan etsin diye bir haçlı ittifakı olan NATO'yu topraklarımıza davet ediyoruz.
Bir Müslüman'ı öldürmenin hükmü belliyken, tüm Müslümanları yok etme hedefi olan bir haçlı ittifakına davetiye çıkarmanın hükmü nedir sizce?
Böyle bir NATO işgalinin Müslüman Türk milletine bir faydası var mı? Nasıl olsun ki.
Bırakın faydasını, bir sonraki işgal listesinde Türkiye var. Yani siyasilerimiz kendi celladına davetiye çıkartıyor.
Son sözü Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a bırakalım: "Türkiye'nin komşuları ile hukukunda NATO'ya değil, NATO'suz milli projelere ihtiyacı vardır." (Türkiye ve NATO, Yeni Mesaj, 31 Temmuz 2013)
Malum, NATO 4 Nisan 1949 yılında kuruldu.
Atatürk'ün çizgisinden uzaklaşarak Batının kuyruğu olmayı ideal haline getiren o günün siyasileri Türkiye'yi hemen NATO'ya sokmak, haçlı ordusunda saf tutmak için kolları sıvadılar.
Tabi NATO kabul etmedi, bunun için bir bedel ödenmesi gerekiyordu.
Türkiye'nin bir samimiyet testinden geçmesi gerekiyordu.
Ve Türkiye, NATO'ya girebilmek uğruna, kendisiyle hiçbir alakası olmayan Kore Savaşı'na Eylül 1950'de müdahil oldu. Bu Türk milleti açısından gereksiz ve anlamsız savaş için Türkiye 5 binin üstünde asker gönderdi. Bu askerlerimizin 900'ünü kaybettik, 2 binden fazla askerimiz de yaralı olarak döndü.
Türkiye, haçlı batının samimiyet testinden can vererek geçmişti ve 1952 yılında NATO üyeliğine kabul edildi.
Aradan 64 yıl geçti; bu 64 yıl boyunca Türkiye, üyesi olduğu NATO'nun bir dediğini iki etmedi, üslerini NATO'ya açtı, NATO operasyonlarında merkez üs oldu, NATO uğruna dostluk ilişkileri kurabileceği birçok ülkeyi düşman haline getirdi, NATO'nun BOP kapsamında başta Afganistan, Irak, Libya olmak üzere İslam ülkelerinde yaptığı talana göz yumdu, NATO nereye asker istese hemen gönderdi?
Peki, ya NATO Türkiye için ne yaptı?
Türkiye'nin onlarca yıldır başını ağrıtan PKK terörünü ortadan kaldırabilmek için herhangi bir girişimde bulundu mu? Hayır. Bırakın bulunmayı, PKK kamplarında NATO envanterine kayıtlı stringer füzeleri bulundu.
Yıllardır Yunanistan ile yaşadığımız gerilimlerde bir kez olsun hiç yanımızda yer aldı mı? Hayır. Bırakın yanımızda yer almayı, Yunan uçakları NATO uçağı gözüktüğü için müttefik ülke uçağı kabul edildiğinden adamlar rahat rahat it dalaşı yapabildi.
Adamlar Türkiye'yi koruyacağız diye Malatya Kürecik'e radar üssü kurdular; bu radardan, NATO üyesi olmayan İsrail istifade edebiliyor, ABD ile istihbarata paylaşımı sayesinde terör örgütü PKK istihbarat alabiliyor ama Türkiye istifade edemiyor.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda, NATO üyesi olan Türkiye davasında son derece haklı olmasına rağmen NATO Türkiye'yi yalnız bıraktı, ambargo uyguladı.
Bize yardım eden tek ülke Libya oldu. O dönem Libya'nın başında da, hani şu NATO uçaklarına İzmir'i merkez üs haline getirerek katledilmesine sebep olduğumuz, siyasilerimize dostluk nişanları takan Muammer Kaddafi vardı.
NATO bize sırtını dönerken adam bize destek oldu, biz ne yaptık, bize sırtını dönen NATO'yla bir olup, bize dost olan Kaddafi'yi vurduk.
Düşmanla bir olup dostu yok etmek işte bu? Sizin bu dünyada ve de ahirette yatacak yeriniz olur mu hiç? Başka bir yanlışa gerek var mı?
Neyse biz günümüze dönelim.
İşte bu NATO'nun geçtiğimiz hafta Varşova'da yapılan son zirvesinde 28 üyenin devlet yetkilileri, diplomatları bir araya geldi, ana gündem Rusya olmak üzere 2 gün süren toplantı yaptılar.
NATO üyesi olmayan Ukrayna'nın hassasiyetleri bile dikkate alınırken, hatta ön planda tutulurken, son 1 yılda binden fazla insanını teröre kurban veren Türkiye'nin hassasiyetleri gündem maddelerinin son sırasında bile yoktu.
Üstelik bize hiçbir faydası olmayan NATO uğruna Rusya'ya karşı ön cephe konumuna itiliyoruz. Yani çıkabilecek bir savaşın cephesi konumundayız, topun ucundayız. 1. Dünya savaşında da cephe ülkeydik ve 1 milyon kayıp verdik, 21 milyon küsur kilometrekare toprak kaybettik. Atatürk olmasaydı neredeyse Türk milleti diye bir millet kalmayacaktı.
Yine NATO uğruna boğazlarda geçerli olan Montrö'yü NATO lehine Rusya aleyhine delme adına Kanal İstanbul'u devreye sokmanın hesabı içindeyiz. Yine topun ucundayız.
O halde bu kadar gerçeğin ışığında şu soruyu sorma ihtiyacı hissediyoruz?
"Biz niye NATO üyesiyiz?"
Şimdi de komşumuz olan İslam ülkelerini Irak ve Suriye'yi Büyük İsrail adına işgal etsin, talan etsin diye bir haçlı ittifakı olan NATO'yu topraklarımıza davet ediyoruz.
Bir Müslüman'ı öldürmenin hükmü belliyken, tüm Müslümanları yok etme hedefi olan bir haçlı ittifakına davetiye çıkarmanın hükmü nedir sizce?
Böyle bir NATO işgalinin Müslüman Türk milletine bir faydası var mı? Nasıl olsun ki.
Bırakın faydasını, bir sonraki işgal listesinde Türkiye var. Yani siyasilerimiz kendi celladına davetiye çıkartıyor.
Son sözü Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a bırakalım: "Türkiye'nin komşuları ile hukukunda NATO'ya değil, NATO'suz milli projelere ihtiyacı vardır." (Türkiye ve NATO, Yeni Mesaj, 31 Temmuz 2013)
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024