Özel hastanelerin, özel okulların mantığını bir nebze olsun anlarım. Çünkü yapıları, mermerleri, tuvaletleri, muslukları vs. kalitelidir. Teknik cihazları, laboratuarları, çalışanları anında hizmete hazırdır. Hastalara karşı doktorları, hemşireleri ve diğer çalışanları ilginin ötesinde bir davranış içerisindedir.
Özel okullar da öyle. Okul binası, eğitim malzemeleri, servis, yemek vs. hizmetler yönünden devlet okullarına göre çok çok ileridedir. Tabi bunların devlet okul ve hastanelerine göre bir bedeli vardır.
ANLAMADIĞIM İSE TARAFİKTEKİ ÖZEL HALK OTOBÜSÜ VARLIĞIDIR.
Nedir bu Özel Halk Otobüsleri, niye var? Bu otobüslerin tamamı belediye otobüslerinden model olarak çok geride.. Hâlâ kamyon bozması otobüsler bile var İstanbul'da. Fiyatları diğer otobüslerle de aynı. Birçok şoförü nezaketten yoksun. O halde neden var bu özel halk otobüsleri?
Bu soruyu neden soruyum biliyor musun? Çünkü bu toplu taşıma araçları trafikte hem kendileriyle, hem de belediye otobüsleriyle, hem de dolmuşlarla bir yarış içerisindeler.
Yaz geldi. Trafik kısmen azaldı. Tabi yolcu sayısı da azaldı. İşte bu otobüsü kullananlar, trafikte duraktan yolcu kapmak için koskoca araçla diğer otobüs hatta taksilere nasıl makas attıklarını bizzat görüyor ve yaşıyorum.
Kendilerini uyaran vatandaşlara nasıl sokak ağzıyla hakaret ettiklerini duyuyorum. Bir ara bana da bu ağızla cevap vermeye kalktı biri ama ağzını bir müddet kullanamaz hale geldi.
Sayın Topbaş'a soruyorum; Özel Halk Otobüsleri neden var? Sonra Sayın Topbaş şunu da ifade edeyim; sizin hakkınızda da hiç iyi konuşmuyorlar. Şu 65 yaş uygulamanız, indirimli kartlarınızın çokluğu bunları kudurtuyor. Çünkü az kazanıyorlar. Haliyle sizi de çokça anıyorlar.
Tamam! 153 ihbar hattınız var. Ama kimi, kime ve hangi birini şikâyet edelim? Diyelim ki, şikâyet ettik. Siz de ceza kestiniz. Ama ceza keserek bu işin ıslah olmadığını 3 dönemdir görmüş olmanız lazım. Eğer görseydiniz, bugün bu yazıyı yazmaya zaman ayırmazdım.
Bir de İstanbul trafiğinin mayınları olan dolmuşlar var. Sahi hiç mayına bastınız mı? Benim ki de soru! 2, 3 araç korumalı aracınızla trafikte hangi mayına basabilirsiniz ki?
İstanbullulara sorayım; seçim zamanı hariç arka sokaklarda hiç Bakan, Vekil, Belediye Başkanı vs. göreniniz var mı?
Geçtiğimiz Cuma günü dolmuşa bindim. Hava sıcaklığı malum?
"Şoför Bey klimayı açar mısınız?"
"Klima bozuk."
"Ama bunun ceza gerektirdiğini biliyorsunuz!"
"Bozuk kardeşim, plakayı al, bildiğin yere şikâyet et."
"Tamam, kardeşim. Bildiğim yere değil ama köşemden yazacağım bu konuyu."
deyince şoför afalladı.
"Araç sahibine defalarca dedim. Adam yaptırmıyor. Zaten birçok aracın da kliması yok" vs.
"Tamam, sakin ol. Hepsini yazacağım." yazdım. Merak eden için plakada bende.
Belediye yetkilileri; dolmuşlar bizim kontrol alanımızda değil. Kendi federasyon ve odaları var. Oralara şikâyetlerinizi yapın, diyeceklerdir.
Kimi, kime şikâyet edelim. Kurt, kurdu ısırmıyor. Ta ki yaşlanıncaya kadar. Yine geçen hafta aynı hattaki bir başka dolmuş tam üç gün boyunca arka camları naylon kaplayarak insan taşıdı. Polise mi şikâyet edeydim? Kimi, kime? "Benim memurum," mantığı bu ülkede hiç bitmedi. Artı 30 yıllık araçlarla dolmuşçuluk yapılıyor arka sokaklarda.
Özetle, çile İstanbul çile.
Peki, İstanbullu bu çileyi hak ediyor mu? Herhalde yani. İstanbul'u 1994'ten beri aynı anlayışa teslim ettiğine göre herkes halinden memnun. İşte arada bizim gibi huysuzlar çıkıyor. Di mi!
Özel okullar da öyle. Okul binası, eğitim malzemeleri, servis, yemek vs. hizmetler yönünden devlet okullarına göre çok çok ileridedir. Tabi bunların devlet okul ve hastanelerine göre bir bedeli vardır.
ANLAMADIĞIM İSE TARAFİKTEKİ ÖZEL HALK OTOBÜSÜ VARLIĞIDIR.
Nedir bu Özel Halk Otobüsleri, niye var? Bu otobüslerin tamamı belediye otobüslerinden model olarak çok geride.. Hâlâ kamyon bozması otobüsler bile var İstanbul'da. Fiyatları diğer otobüslerle de aynı. Birçok şoförü nezaketten yoksun. O halde neden var bu özel halk otobüsleri?
Bu soruyu neden soruyum biliyor musun? Çünkü bu toplu taşıma araçları trafikte hem kendileriyle, hem de belediye otobüsleriyle, hem de dolmuşlarla bir yarış içerisindeler.
Yaz geldi. Trafik kısmen azaldı. Tabi yolcu sayısı da azaldı. İşte bu otobüsü kullananlar, trafikte duraktan yolcu kapmak için koskoca araçla diğer otobüs hatta taksilere nasıl makas attıklarını bizzat görüyor ve yaşıyorum.
Kendilerini uyaran vatandaşlara nasıl sokak ağzıyla hakaret ettiklerini duyuyorum. Bir ara bana da bu ağızla cevap vermeye kalktı biri ama ağzını bir müddet kullanamaz hale geldi.
Sayın Topbaş'a soruyorum; Özel Halk Otobüsleri neden var? Sonra Sayın Topbaş şunu da ifade edeyim; sizin hakkınızda da hiç iyi konuşmuyorlar. Şu 65 yaş uygulamanız, indirimli kartlarınızın çokluğu bunları kudurtuyor. Çünkü az kazanıyorlar. Haliyle sizi de çokça anıyorlar.
Tamam! 153 ihbar hattınız var. Ama kimi, kime ve hangi birini şikâyet edelim? Diyelim ki, şikâyet ettik. Siz de ceza kestiniz. Ama ceza keserek bu işin ıslah olmadığını 3 dönemdir görmüş olmanız lazım. Eğer görseydiniz, bugün bu yazıyı yazmaya zaman ayırmazdım.
Bir de İstanbul trafiğinin mayınları olan dolmuşlar var. Sahi hiç mayına bastınız mı? Benim ki de soru! 2, 3 araç korumalı aracınızla trafikte hangi mayına basabilirsiniz ki?
İstanbullulara sorayım; seçim zamanı hariç arka sokaklarda hiç Bakan, Vekil, Belediye Başkanı vs. göreniniz var mı?
Geçtiğimiz Cuma günü dolmuşa bindim. Hava sıcaklığı malum?
"Şoför Bey klimayı açar mısınız?"
"Klima bozuk."
"Ama bunun ceza gerektirdiğini biliyorsunuz!"
"Bozuk kardeşim, plakayı al, bildiğin yere şikâyet et."
"Tamam, kardeşim. Bildiğim yere değil ama köşemden yazacağım bu konuyu."
deyince şoför afalladı.
"Araç sahibine defalarca dedim. Adam yaptırmıyor. Zaten birçok aracın da kliması yok" vs.
"Tamam, sakin ol. Hepsini yazacağım." yazdım. Merak eden için plakada bende.
Belediye yetkilileri; dolmuşlar bizim kontrol alanımızda değil. Kendi federasyon ve odaları var. Oralara şikâyetlerinizi yapın, diyeceklerdir.
Kimi, kime şikâyet edelim. Kurt, kurdu ısırmıyor. Ta ki yaşlanıncaya kadar. Yine geçen hafta aynı hattaki bir başka dolmuş tam üç gün boyunca arka camları naylon kaplayarak insan taşıdı. Polise mi şikâyet edeydim? Kimi, kime? "Benim memurum," mantığı bu ülkede hiç bitmedi. Artı 30 yıllık araçlarla dolmuşçuluk yapılıyor arka sokaklarda.
Özetle, çile İstanbul çile.
Peki, İstanbullu bu çileyi hak ediyor mu? Herhalde yani. İstanbul'u 1994'ten beri aynı anlayışa teslim ettiğine göre herkes halinden memnun. İşte arada bizim gibi huysuzlar çıkıyor. Di mi!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025