Tv ve youtube programlarından tanıdığımız, sosyal medyadan yaptığı çarpıcı yorumlarla dikkat çeken akademisyen, yazar, gazeteci, tv sunucusu Sedef Kabaş 22 Ocak'tan beri içerde.
Neden? Bir televizyon programında maksadını aşan bir teşbihte bulundu. Kurmaması gereken bir cümle kurdu. Sedef Kabaş'ın kurduğu cümleyi de, yaptığı teşbihi de kabul etmediğimizi, yanlış yaptığını o gün dile getirdik.
Sedef Kabaş, o cümleleri kurdu. Sonra ne oldu? Aynı gece yarısı evi basılarak gözaltına alındı.
Oysa geçen yıl Sayın Erdoğan, 'gece yarısı ev basma, gözaltına alma' olaylarının, FETÖ'cü taktiği olduğunu açıklamış ve 'hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle yaptığı eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz… Gecenin bir yarısı gözaltına alma gibi uygulamalara son veriyoruz' demişti.
Nöbetçi mahkemeye çıkarıldı ve mahkemece, 'kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek' olması gerekçe gösterilerek tutuklandı.
İlginç bir karar!
Şu isimleri hatırlar mısınız? Celal Kara, Cihan Kansız, Eşref Aksu, Gökmen Demircan, Hadi Çaldır, Hüseyin Ayar, Mehmet Karababa, Menekşe Uyar, Mesut Özcan, Mustafa Boz, Seyfettin Mermerci, Yakup Hakan Günay ve Zekeriya Öz.
Hepsinin FETÖ'cü olduğunu, hepiniz biliyordunuz. Ama hepsi, hepinizin gözlerinin içine bakarak kaçtı, gitti. Hala da bulamadınız.
Ya Adil Öksüz? Yakalandı, don, atlet fotoğrafı çekildi, mahkemeye çıkarıldı, serbest bırakıldı. Bir daha da bulunamadı.
Hepsini geç! Sezgin Baran Korkmaz. İddialar ortada, deliller net ama Sezgin Bey uçtu, gitti. Hiçbir hakim, savcı, istihbaratçı, emniyet mensubu, 'bu kişilerin kaçma, saklanma' ihtimaline dikkat çekmedi.
Sayın Kabaş'ın avukatlığını filan yapmıyorum. Adalete dil olmaya çalışıyorum. Adalet kişilere göre tezahür edemez. Ederse o kantar, gün gelir seni de tartar.
Yaşanılan süreci, hem hukuk, hem de demokrasi bağlamında değerlendiren tek lider BTP lideri Hüseyin Baş'tı.
Sayın Baş o sabah; 'Hataya, hata ile mukabele edilmez. Tutuklama ceza değil tedbirdir. Yüzlerce cani serbest bırakılırken hakaret suçundan gazeteciyi gece 02:00'de gözaltına alıp tutuklamak kabul edilemez. Tabi bunlar demokratik ülkeler için geçerli…' mesajını yayımladı.
Tabi başka mesajlar yayınlayanlarda vardı. Hem de sıraya geçerek. Örneğin, AKP Sözcüsü Ömer Çelik mesajında 'ahlaksızlık' derken, Fahrettin Altın, 'arsız' kelimesini kullandı.
İbrahim Kalım, 'zavallı, müptezel' tabirini yaparken eski Adalet Bakanı Gül, 'edepten nasipsiz' kelimelerini kullandı.
Süleyman Soylu ise 'Sedef edepsiz, arkasına sığınanlar daha edepsiz' cümlelerini kurdu.
Adaletin ve ahlakın ilkeleri bellidir. Kişilere, kurumlara göre dizayn edilemez.
Sedef Kabaş'a ahlak dersi vermeye çalışanların yaptıkları açıklamaların, kurdukları cümlelerin hangisi ahlaklı?
Sedef Kabaş'a karşı yapılan bu muamele toplumun büyük kesimi tarafından da tepkiyle karşılandı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcıları Avukat Ahmet Erimhan ve Avukat İbrahim Berk tutuklu gazeteci Sedef Kabaş'ı cezaevinde ziyaret etti. Sayın Erimhan ve Berk burada Kabaş ile görüştükten sonra çıkışta yaptıkları açıklamada şöyle dediler:
"Sedef Kabaş hanımefendiyi ziyaret ettik. Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın selamlarını ilettik. Kendileri de çok memnun oldular." Dedi.
BTP Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Berk, Sedef hanım 'Ben önce cezalandırıldım şimdi niçin cezalandırıldığıma dair bir yargılama yapılacak.' diyor dedi ve şöyle devam etti, "Maalesef biz de hukukçu olarak son 20 yıldır Türkiye'de hep gözlemliyoruz. Tutuklama cezalandırma aracı olarak kullanılıyor. Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili açılan davaların üçte biri ancak mahkumiyetle neticeleniyor.
Bir mahkumiyet, bir ceza gerektirip gerektirmediğine bakılmaksızın önce tutuklama kararı verilmesi AİHM kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, hukukumuza, ceza yasalarına aykırıdır. Bir gözdağı, bir korkutma aracı olarak tutukluluk kararının verilmesi çok ciddi mağduriyetlere sebep oluyor. Sonuçta burada yatan bir anne, bir kadın, bir gazeteci."
BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan ise, "Sedef hanımın morali yerinde ama bir insan var orada. Talimatlarla yürütülmemesi gereken, hürriyetten yoksun bırakmak bir insanı bu çağda O'na verilebilecek en büyük ceza. 15 gün sonra tutukluluğuna itiraz için yeniden bir başvuru yapılacak. Adaletle özgürlüğüne yeniden kavuşturulmasını diliyoruz." dedi.
Ahlaka dönersek!
'Ulan ahlaksızlar', 'adiler', 'cibilliyetsiz', 'zürriyetsiz', 'tezek', 'çamur', 'mankafa', 'alçak', 'affedersin Ermeni', 'şerefsiz', 'edepsiz', 'yalaka', 'geri zekâlı', 'vampir', 'dönek, 'virüs, 'soysuz', 'rezil', 'çakal', 'ölü sevici', 'terbiyesiz herif' gibi kelimeleri kimlerin kullandığını çok iyi biliyorsunuz.
Yargıyı bilmem ama bu kelimeleri dilinden düşürmeyenlerin 'ahlak' kavramındaki karşılığını biliyorum.
Umudumuz adil ve ahlaklı günlere ulaşmak.
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025