Ali İmran suresine bakıyoruz, 169-174. ayetlerin manasını okuyoruz...
"Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Doğrusu onlar Rableri katında diridirler, cennet meyvalarından rızıklanırlar... (169)
"Onlar, Allah'ın kendilerine verdiği ihsandan (şehitlik rütbesinden) dolayı neşeli haldedirler ve arkalarında kendilerine şehitlik rütbesi ile katılamayan mücahitler hakkında şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır." (170)
"Onlar Allah'tan gelen bir nimet ve daha üstün bir ihsan sebebiyle ve müminlerin mükafatını Allah'ın zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler." (171)
"Yaralandıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına koşarlar ve hele onlardan iyilik edip fenalıktan sakınanlar için çok büyük bir mükafat vardır. (172)
"Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; 'Düşmanınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun' dedi ve bu söz onların imanını arttırdı ve üstelik, 'Allah bize kafidir O ne güzel vekildir' dediler". (173)
"Sonra da kendilerine hiç bir zarar dokunmaksızın Allah'tan bir nimet ve bir ticaret fazlalığı ile geri döndüler. Bu suretle Allah'ın rızasına da uymuş bulundular." (174)
Bu ayetlerde şehitlerin yüce mertebeleri övülüyor.
Bir hadis-i şerifte Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Uhud'da kardeşlerimiz şehit olduklarında Allah-ü Teala onların ruhlarını yeşil kuşların içlerine koydu ki onlar, Cennetin ırmaklarından sulanırlar ve meyvelerinden yerler ve Arş'ın gölgesinde asılı olan altın kandillere giderler, istirahat ederler. Yiyecek ve içeçeklerin hoşluğunu ve uyuyacak yerlerinin yumuşaklığının güzelliğini tattıklarında: 'Nolaydı Allah'ın bize neler yaptığını kardeşlerimiz bilselerdi de cihattan çekinmeseler, harpten kaçınmasalardı' dediler. Allah-ü Teala da: 'Ben onlara tebliğ ederim' buyurdu ve bu ayetleri indirdi." (Hak Dini Kur'an Dili, Elmalılı M. Hamdi Yazar, c: 2, s: 423).
"Şehitlik rütbesi, Allah tarafından müminlere ihsan buyurulan en yüksek manevi bir rütbedir."
"Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; 'Düşmanlarınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun' dedi de bu söz onların imanını arttırdı ve üstelik, 'Allah bize kafidir ve o ne güzel vekildir' dediler." (173)
Rivayete göre Bedir Savaşı'nda, Müslümanların bir ara bozulduktan sonra tekrar toplanmaları üzerine, önemli bir sonuca ulaşamayan düşman ordusunun kumandanı Ebu Süfyan, savaş alanını terk ederken Hz. Peygamber'e: "Ey Muhammed! Önümüzdeki yıl Uhud'da seninle tekrar karşılaşacağız!..." tehdidini savurmuş. Hz. Peygamber de, "İnşallah!..." demişti. Ertesi yıl, Ebu Süfyan'ın böyle bir hazırlık içinde bulunduğu haberi Medine'ye ulaşınca, Hz. Peygamber bir süvari birliği ile düşmanı karşılamaya çıkmıştı. İşte yukarıdaki ayet düşman tarafından gelen bu haber karşısında Müslümanların azim ve kararlılığını, onların yüksek moral gücünü takdir ile ifade etmektedir.
Samimiyet ve cesarette şeref, kahpelik ve korkaklıkta esaret vardır.
Hasbünallahu ve ni'mel Vekil... Allah bize kafidir... O ne güzel Vekil'dir... Ne mutlu, bir adım sonrası şehitlik rütbesi olan yolda yürüyenlere... Bir nefes sonrası hayra, sevaba koşma yarışında olanlara... Allah adamlarını tanıyanlara, onlarla bir ve beraber olup rıza-i Bari'ye nail olabilenlere... Rahmet olsun onlara, bereketler yağsın...
"Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma. Doğrusu onlar Rableri katında diridirler, cennet meyvalarından rızıklanırlar... (169)
"Onlar, Allah'ın kendilerine verdiği ihsandan (şehitlik rütbesinden) dolayı neşeli haldedirler ve arkalarında kendilerine şehitlik rütbesi ile katılamayan mücahitler hakkında şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır." (170)
"Onlar Allah'tan gelen bir nimet ve daha üstün bir ihsan sebebiyle ve müminlerin mükafatını Allah'ın zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler." (171)
"Yaralandıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına koşarlar ve hele onlardan iyilik edip fenalıktan sakınanlar için çok büyük bir mükafat vardır. (172)
"Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; 'Düşmanınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun' dedi ve bu söz onların imanını arttırdı ve üstelik, 'Allah bize kafidir O ne güzel vekildir' dediler". (173)
"Sonra da kendilerine hiç bir zarar dokunmaksızın Allah'tan bir nimet ve bir ticaret fazlalığı ile geri döndüler. Bu suretle Allah'ın rızasına da uymuş bulundular." (174)
Bu ayetlerde şehitlerin yüce mertebeleri övülüyor.
Bir hadis-i şerifte Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Uhud'da kardeşlerimiz şehit olduklarında Allah-ü Teala onların ruhlarını yeşil kuşların içlerine koydu ki onlar, Cennetin ırmaklarından sulanırlar ve meyvelerinden yerler ve Arş'ın gölgesinde asılı olan altın kandillere giderler, istirahat ederler. Yiyecek ve içeçeklerin hoşluğunu ve uyuyacak yerlerinin yumuşaklığının güzelliğini tattıklarında: 'Nolaydı Allah'ın bize neler yaptığını kardeşlerimiz bilselerdi de cihattan çekinmeseler, harpten kaçınmasalardı' dediler. Allah-ü Teala da: 'Ben onlara tebliğ ederim' buyurdu ve bu ayetleri indirdi." (Hak Dini Kur'an Dili, Elmalılı M. Hamdi Yazar, c: 2, s: 423).
"Şehitlik rütbesi, Allah tarafından müminlere ihsan buyurulan en yüksek manevi bir rütbedir."
"Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; 'Düşmanlarınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun' dedi de bu söz onların imanını arttırdı ve üstelik, 'Allah bize kafidir ve o ne güzel vekildir' dediler." (173)
Rivayete göre Bedir Savaşı'nda, Müslümanların bir ara bozulduktan sonra tekrar toplanmaları üzerine, önemli bir sonuca ulaşamayan düşman ordusunun kumandanı Ebu Süfyan, savaş alanını terk ederken Hz. Peygamber'e: "Ey Muhammed! Önümüzdeki yıl Uhud'da seninle tekrar karşılaşacağız!..." tehdidini savurmuş. Hz. Peygamber de, "İnşallah!..." demişti. Ertesi yıl, Ebu Süfyan'ın böyle bir hazırlık içinde bulunduğu haberi Medine'ye ulaşınca, Hz. Peygamber bir süvari birliği ile düşmanı karşılamaya çıkmıştı. İşte yukarıdaki ayet düşman tarafından gelen bu haber karşısında Müslümanların azim ve kararlılığını, onların yüksek moral gücünü takdir ile ifade etmektedir.
Samimiyet ve cesarette şeref, kahpelik ve korkaklıkta esaret vardır.
Hasbünallahu ve ni'mel Vekil... Allah bize kafidir... O ne güzel Vekil'dir... Ne mutlu, bir adım sonrası şehitlik rütbesi olan yolda yürüyenlere... Bir nefes sonrası hayra, sevaba koşma yarışında olanlara... Allah adamlarını tanıyanlara, onlarla bir ve beraber olup rıza-i Bari'ye nail olabilenlere... Rahmet olsun onlara, bereketler yağsın...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021